12

12.9K 553 58
                                    

Merhaba,
bölüm yazmaya elim o kadar gitmiyor ki. Sadece burası değil diğerleri içinde öyle.
Biraz yorucu ve yoğun bi zamandan geçiyorum.
Sınavlarda cabası.
Anlayışınıza sığınıyorum. İçime sinmeyen bir bölüm yazmak , yazmış olmak için yazmak istemiyorum.
Biraz zaman atlaması yaşayacağız.
Medya da Barış'ın montunu giyen bir Asena var diyeyim. :)
İyi okumalar🤍

-Olayların , kişilerin , kurumların ve konumun gerçek hayatla ilgisi yoktur. Tamamen benim hayal dünyama dayalıdır.

Son gittiğimiz operasyonun üzerine bir hafta süren bir operasyon daha eklediğimiz 3 haftayı geride bırakmıştık.Kamuflajlarımı koyduğum dolabın kapağını kapattığımda saçımda ki tokayı çıkartıp saçlarımı serbest bıraktım.

Öne eğilip parmaklarımla saçlarımı havalandırıp sonrasında arkaya doğru attım. Odada ki aynadan kendime baktığımda saçlarımın ön kısımlarınıda düzelttim.Güzel görünüyordum.

Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra bana alışan bir kaç göz bana değmemiş, aksine sahipleri sadece selam vermiş ve ilerlemişlerdi.Yavaş yavaş varlığımı kabul ediyorlardı. Yine bana dönüp ardından başka yöne bakmayan gözler olsada , umursamıyordum. Başarımı güzelliğimle taçlandırıp aralarında iltifatlı laflarımı döndürüyorlardı. Gurur okşanmıyor diyemezdim.

Ali'nin işleri yoğun olduğu için eve daha geç gelecekti. Son operasyonumuz hakkında uzun uzadısıya toplantılar yapıyorlardı. Terör örgütünün büyük bir kampını çökertmiştik. Ele geçirilen bir teröristten edinilen bir kaç bilgi kontrol ediliyor ve üzerine fazlasıyla planlar yapılıyordu.

Dağdan dağa biraz sıkılmıştım. Ankara da sosyal hayatım da mesaim kadar fazlaydı. Arkadaşlarım oradaydı. Bir çok kez telefonla konuşsakta yüz yüze buluşup bir kahve içmenin tadını tutmuyordu. Aliyle bir kaç kez çıkmıştık. Çocuklarla bazen oturup laflıyorduk. Aslında daha samimi ve tatmin edici oluyordu.

Evin kapısına çevrili olan adımlarımı karşı daireye çevirdim. Can geçen günlerde kapımı tıklatıp 'komutanım dedikodu yapalım' diye gelmişti. Başta şaşırsamda fazlasıyla keyifli laflar çevirmiştik. Tim'de bulunanlar hakkında fazlasıyla bilgiye sahip olmuştum. Bizim Faruk'un operasyona giderken ayağı takıldığı için göle düştüğü aklıma geldikçe kahkaha atasım geliyordu.

Kapı açıldığında karşımda iri cüssesiyle birlikte Barış belirmişti. Giydiği beyaz tişört dökümlü duruyordu. Bir eli kapının arkasındaydı.

"Selam." gülümseyerek konuştuğumda aynı şekilde karşılık almıştım.

"Selam." dedi. Gülümsemesi solmadı.

"Diğerleri yok mu? Kapıyı sen açıncada şaşırdım zaten. Normalde bağırarak açılması gerektiğini söylüyordun malum." gülümsemem daha çok bilmiş bir edaylaydı.

"İstenmeyen kişi gibi hissediyorum, senin geldiğini hissedip kapıya koşmuştum halbuki." başını kapıya yaslayarak güldüğünde bir an fazla iyi gelmişti gözüme. Yerimde kıpırdandığımda bozuntuya vermemeye çalışıp gülümsemeye devam ettim.

"Dışarı çıkalım mı?" pat diye sorduğum soruyla kaşları havalanmıştı. Şaşkınlığı yüzüne yansısada uzun sürmemişti. Benim karşımda tepkilerini kontrol edemediğini fark ettiğim için bu durum artık hoşuma gidiyordu.

Dağların AsenasıWhere stories live. Discover now