BÖLÜM~53 🧱 Acaba?

159 20 84
                                    

"Hocam merhabalar, ben Kerem Çakır, Ayşe Çakır'ın durumu hakkında görüşmek istiyordum."
Kerem'i yukarıdan aşağı süzen öğretmen
"Siz abisi misiniz?" diye sordu.

Kerem hafif tebessüm ederken bir an ne söylemesi gerektiğini bilemedi. Çok kosa bir an evirip çevirip düşündü ve sonunda
"Eee hayır, ben eşiyim." diyebildi.

Şaşkınlıkla gözleri açılan öğretmen
"Aaa ben evli olduğunu bilmiyordum."
"Öğrenciler arasında ayrıma yol açmaması için söylemedik."
"Anlıyorum haklısınız tabii."

"Peki şey eee, okula ilgisi başarı durumu nasıl?"
"Oldukça hevesli başladı ve çok da iyi ilerliyordu. Şu son bir iki hafta biraz sessizleşti. Kabuğuna çekildi. Belli ki yaşadığı başka sıkıntıların etkisi altında. Sınav haftasına kadar toparlamasını ümit ediyorum."

"Peki şey eee arkadaşlarıyla nasıl, yani evlendikten sonra biraz yalnız kaldı. Sosyalleşmenin Ayşe'ye iyi geleceğini düşünüyorum ama pek arkadaşlarından söz etmiyor."
"Sınıf ortamında sohbet ettiği bir kaç kız öğrenci var ancak bu arkadaşlığı ne kadar okul dışına taşıyor bilemiyorum."

"Son zamanlarda okul çıkışı arkadaşlarıyla oyalanıyor. Muhtemel bahsettiğiniz kızlarladır."
"Zannetmiyorum o kızlar okulun tiyatro grubunda ve gösteriye hazırlanıyorlar."

"E tamam işte Ayşe de gösteriyi falan izliyordur."
"Kerem Bey, Ayşe zil çaldığı gibi okuldan çıkıyor."

Duraksayan Kerem bunun nasıl olabileceğini sorgularken karşısındaki hocanın dikkatli bakışlarından hislerini kaçırabilmek için gülümsedi.
"Tamam hocam, bilmem gereken başka bir şey var mı?"
"Kerem Bey, iş nasıl bu noktaya geldi de evlendiniz bilemiyorum ancak aile konusunda Ayşe oldukça yalnız. Ebeveynlerin imzalamaları için gönderdiğimiz bir çok kağıt boş olarak geri dönüyor. Ve oldukça utana sıkıla bu durumu paylaşıyor. Açıkçası ben hep ilgisiz bir ailesi var zannediyordum çünkü bizlere o şekilde lanse etti. Belki bu konularda biraz daha üzerine düşerseniz daha özgüvenli olabilir."

"Tabii, dikkat ederim. Başka bir şey yoksa ben Ayşe'yi alıp gidebilir miyim?"
"Ayşe bir ders önce çıktı."

"Anlamadım? Şu an okulda değil mi?"
"Hayır, haberiniz yok mu?"

Kerem haberim yok demeyi kendisine yediremediği için bocaladı. Konuyu öğrenmek istediği şeye döndürmeye çalıştı.
"Doğru yaa söyledi tabii, sınıf arkadaşı Ömer ile ders çalışıyorum demişti."
"Olabilir tabii, Ömer sınıf arkadaşı değil ancak ben de bir kaç kez ikisini sohbet ederken gördüm."

"Başka bir sınıftan mı?"
"Yok hayır, onunki biraz daha karmaşık ve özel bir durum. Benim paylaşmam hoş olmaz. Şimdi gitmem gerekiyor ders başlayacak, tekrar beklerim, görüşmek ümidiyle."
"İyi günler hocam."

Kerem okulun ortasında biranda nereye gideceğini bilemez bir şekilde kaldı. Ayşe ile oradan ayrılmayı, kendisini o çok sevdiği denizin kenarında bir yere götürüp eteklerindeki tüm taşları konuşup denize dökmeyi hayal etmişti.

Şimdi nerede dahi olduğunu bilmediği eşini aramak ağrına gitti. Canı sıkkın bir şekilde yavaş adımlarla çıkış kapısına geldi, biraz daha ilerleyip arabanın yanına varınca eline telefonunu aldı. Ayşe'nin ekrandaki numarasına uzun uzun bakarken hiç konuşmadan geçen üç günü düşündü. Ha aradı arayacak diye bekleyip durmuştu. Ne seminerden bir şey anlamış ne de diğer doktorlarla yaptığı sohbetlerden. Durgun, sessiz ve yalnızdı, tüm canlılığını yitirmiş aklı tek bir şeye odaklanmıştı.

Kerem hep sorunun kendisinde olduğunu, düşüncesiz davranarak Ayşe'yi böyle bir ilişkiye sürüklediğini düşündü. Bu yüzden de onu zorlamamak adına arayamadı. Ancak özlemine de engel olamadı ve şuan geldiği yerde bu hasreti bitiremeyişine ayrıca üzüldü. Şimdi ne yapsam diye düşünürken yanına çekinerek gelen kız
"Ee sen Ayşe'nin abisisin değil mi? Öyle demişti abim geldi."

ORMANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin