~FİNAL BÖLÜMÜ~

En başından başla
                                    

Merih Ege, Şahan amcasının kucağında Mehran Efe babasının yanında idi. Mihra ise babasının kucağında göğüsünde, Melek ve Şahin yurt dışı gezmesinde olduğu için onlar katılmamıştı. Her yaz bir yer belirliyor ve tüm yazı orada geçiriyorlardı.

Yemekten sonra yine hanımlar ve beyler olmak üzere masayı toparlamışlardı. Az önceki futbol oyununa Barut'a dahil olmuştu. Hanımlar ise Gülhanım'ın yapmış olduğu kahveyi içerek beylerini izliyorlardı. Bir ara Melek ile görüntülü konuşmuşlardı. İkizleri ekrandan doyasıya sevmişlerdi. Vaktin geç olduğu bir zamanda ise herkes kendi evine dağılmıştı. Yağmur ve Şahan, Gülhanım'a gelin bizde kalın deselerde dinlememişlerdi. Kendi evlerine geldikleri zaman, Mehran Efe ve  Merih Ege'yi güzelce yatırmıştı Gülhanım, Yusuf Mirza ise kızını göğüsünde yatırmış televizyon izliyordu.

- Babasının gülü," demiş ve siyah saçlarına öpücük kondurmuştu. Mihra Ece  hemen başını kaldırmış ve babası ile yüz yüze gelmişti. Babasına nazlı bir gülüş sunmuş ve geri göğüsüne yatmıştı. Yusuf Mirza, kızının bu hareketi ile daha çok gülmüştü. Elini beline koydu ve hafifçe okşadı.

- Baba, kız bakıyorum keyifler yerinde." Elinde  kahve tepsisi ile giren karısına kocaman bir gülümseme sunmuştu Yusuf Mirza, yatış pozisyonu düzeltti ve oturur pozisyona geldi kızı Mihra Ece'yi göğüsüne yasladı.

- Büyük kızım gelince keyfim daha çok yerine geldi." Diye karısına göz kırpmıştı. Gülhanım kocaman gülümsedi ve kocasının göğüsüne başını koydu. Kızının deniz gözlerine baktı, sahte bir kızgınlıkla.

- Küçük hanım! Maşallah kocamın göğüsünden hiç kalkmıyorsunuz." Demişti, Mihra annesine kocaman gülümsemişti. Tabiki de kızını kıskanmıyordu Gülhanım, aksine çok fazla mutlu oluyordu bu durumdan. Eliyle Mihra'nın elini tuttu, erkek çocuk annesi olmak çok güzeldi, ama kız çocuğu onun verdiği duygu bambaşka bir şeymiş Mihra'da onu öğrenmişti. Süslü tokalar, çiçekli, böcekli, pembe elbiseler giydiriyordu. Başına takmış olduğu taçlar ile daha güzel oluyordu. Buruna öpücük kondurdu.

- Annesine çekmiş, oda hiç kalkmaz göğüsümden." Dedi Yusuf Mirza,

- Huzur var çünkü" demişti. Yusuf Mirza karısının alnına öpücük kondurdu. Daha sonra birlikte kahvelerini içtiler sohbet ettiler, Mihra ile oynadılar. Gülhanım kızının üzerini değiştirmek için odasına gittiği vakitte Yusuf Mirza, kahve fincanlarını yıkadı ve odasına geçti. Karısı, Mihra'nın pijamalarını gidiyordu. Ama Mihra küçük ayakları ile annesine zorluk çıkarıyordu. Yatağın üzerine oturdu kızının tüm dikkatini kendi üzerine çekti. Mihra, babasına aşkla bakarken, Gülhanım çoktan üzerini değiştirmişti kızının. Yusuf Mirza kucağına aldı, her gece yaptığı gibi önce kızını güzelce öpücüklere, boğmuş, kokusunu içine çekmişti. Daha sonra Mihra'yı yatağın ortasına yatırdı ve  avuç içlerini okşayıp uyumasını sağladı. Mihra'nın böyle bir huyu vardı, avuç içleri okşanmadan hayata uyumazdı. Gülhanım her ne kadar alıştırma dese de Yusuf Mirza, dinlememişti. 

Sabahın en erken saatlerinde ise bahçeden gelen seslerle uyanmışlardı anne kız, Yusuf Mirza, Merih Ege'yi omuzlarına almış Mehran Efe'den kaçıyorlardı. Gülhanım, üzerini değişmiş daha sonra kızına kendi ördüğü pembe kıyafetleri giydirmişti.

- Annesinin güzeli! Nasıl güzelsin sen Rabbim bahtını da güzel eylesin İnşallah çiçek kızım." Demişti başına güzelce tacını geçirdi ve kızını kucağına alıp mutfağa indi. Mihra'yı bebek koltuğuna oturdu ve eline birtane çıngırak verdi. Daha sonra poğaçalık hamur yoğurdu. O dinlenene kadar çay suyunun altını yaktı. Şarkılar söyle söyle, kızı ile poğaçaları yapmışlardı. Mihra annesini dikkatlice izliyor ve gülüyordu. Duydukları adım sesleri ile kapı girişine baktı Gülhanım.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin