Side eye

359 52 18
                                    

"LAN ŞEREFSİZLER! SEVGİLİNİZ OLDU SATTINIZ BENİ!" diye sitem etti Felix. Grupta herkes sevgili iken Hyunjin ile Felix değildi. Malum, herkes sevgilisi ile ilgileniyor.
"Sende yap" dedi Jeongin.
"SENDEN BEKLEMEZDİM JEONGİN!"
"Evet haklı, mesela benimle ol!"
diye sitem etti Hyunjin.
"NE! BOMBASTİC SİDE EYE!" diye bağırdı Jisung.

Geriye kalanlar ne mi yapıyordu?
Chan seungmine sarılıyordu. Minho ise Jisung kucak kucağa, Jeongin ise Changbinin omzuna yatmıştı.

"BİR SANİYE FELİXİMİ VERMEM!" dedi ve ayaklanarak araya girdi Jeongin.
"BEN SENİ VERDİM AMA!"
"Felix, gelir misin?" diye sordu Hyunjin.

İyiye mi, kötüye mi işaretti belli değil.

"AHA FELİX BOK YOLUNA GİDİYOR!"diye bağırdı Jeongin, ama Felix ve Hyunjin çoktan gitmişti.

"Neden getirdin buraya beni?"
"Otursana" dedi ve bankı gösterdi.
"Aslında bir şey diyeceğim Felix."
"Tabii, dinliyorum."
"Seni ilk gördüğümden beri" dedi ve derin bir nefes aldı. Yukarı baktı, ekip onları pencereden izliyordu.
"Beni ilk görüşünden beri?"
"Seni ilk gördüğüm andan itibaren, hayatım değişti. Hayatım neşelendi. En güzel anılarım, seninle oldu. Ve ben bir ömür boyu en güzel anılarımın seninle olmasını istiyorum?"
"Yani bu ne demek-"
"Sana aşığım" dedi ve Felixi kendine çekerek bir anda öptü Hyunjin.

Opss, anın heyecanı ile penceredekileri iki saniyede unutmuştu.

Felix ilk olayın şokunun etkisi altında kalsada sonra karşılık vermeye başladı. Ayrıldıklarında Hyunjin şunları dedi.

"Sana, tahmin edemediğin kadar aşığım."
"Bende, sana çok aşığım." dedi ve kendine çekip Hyunjine sarıldı Felix. Ardından yanağını öptü.

"Artık kalkalım" derken ayaklandı, ve pencerede onları izleyen ekibi gördü.

"Hyunjin.."
"HASSS, ONLARI UNUTMUŞUM!"
"Sen önden gir sınıfa"
"Utanıyor musun sen?" dedi ve güldü.
"Sence?"
"Tamammm, özür dilerim." dedi ve Felixin elini tuttu. Sınıfa çıkmaya başladılar.

"Ellerin, ellerimin arasında kayboluyor."
"Sanırım hoşuna gitti?'
"Çookk"

Felix bu yanıta güldü ve sınıfa geldiklerinde derin bir nefes aldı.

"BOK YOLUNA GİTTİ DEMİŞTİM!"
"JEONGİN SUS!" diye bağırdı Minho.
"LAN BİR DURUN! HAYIRLI OLSUN!" dedi ve sarıldı Changbin ikiliye, ardından diğer üyeler de gelmişti.

Evet güzel bir andı, ama Felix eziliyordu. Herkes kaslı olunca, ezilmemek elde değil.

"FELİX EZİLCEK O BİR CEP MİNİK BİR ŞEY!"
"İMDAT!" diye bağırdı Felix, Felixin ezileceğini söyleyen tek Hyunjindi.

"Tamam oturun şuraya!" diye bağırdı Chan.
"Ne zaman birbirinizden hoşlandınız?" dedi Jeongin.
"Neden bize demediniz?" diye sordu Changbin. Anlaşılan herkes bir soru soracaktı.
"Peki siz nasıl tanışmıştınız?" diye sordu Jisung.

Tanrım, ne kadar çok soru vardı böyle.

"Tamam cevaplıcaz!" diye bağırdı Hyunjin. Sorulardan sıkılmıştı.
"Felixi bilmem ama, ben Felixden 2 ay gibi bir süredir hoşlanıyorum."
"Bende, Hyunjin bana destek için geldiğinden beri."
"Ve ayrıca yeni oldu, ne ara diyelim?"
"Evet, Hyunjin haklı!" dedi Felix.
"Ve biz ayrıca şöyle tanıştık-"
"ORASI GİZLİ OLSUN!"
"Sen nasıl istersen güzelim." dedi ve Felixin yanağını öptü Hyunjin.

"Jeongin gözünü kapat"

MinKnow
Merhaba güzellik nasılsınız acaba

Jisung
Siz yazınca daha da iyi oldum beyefendi

Minknow
Ben seni çok özledim bir şeyler mi yapsak acaba???

Jisung
Ne gibi şeyler mesela???

Minknow
Bilmem nasıl seyler istersin??

Jisung
Şuan yanımda olmanı, sana sarılmayı ve seni öpmeyi istiyorum

Minknow
Mesaj alındı güzelim, geliyorum

Jisung
Gel bakalım

Telefonumu koyup, eve şöyle bir baktım. Gayet düzenliydi. Vay be Jisung sen nesin böyle. Ama Bir sorun vardı, ben yemek yapamazdım. Onu da Minho yapar artık ne yapayım.

Sadece sehpada ki dağınıklığı almak için biraz oraları topladım, Minho 10 dakikaya gelirdi herhalde.

Orayı, burayı toplayım derken zaman nasıl geçti anlamadım. Zilin çalması ile küçük bir çocuk gibi sevinmiştim.

Kapıyı açtığım gibi gördüğüm Minhoya sıkıca sarıldım.

"Baya özlemişsin, daha sabah beraberdik."
"Ben hep beraber olmak istiyorum!"
"Olalım o zaman." dedi ve içeri girdi.
"Aç mısın?"
"Değilim sen?'
"Bende değilim."

Minho iç çekti ve beni tezgahla arasına aldı. Ellerini tezgaha dayanmıştı.

"Jisung, en son okulda yedin. Saat şimdi 20.00 bir şeyler yemedin değil mi?"
"Ama aç değilim ki.."
"O zaman," dedi ve mutfağa geçti.
"Benim için bir şeyler ye çünkü Minho şefin sana yemek hazırlayacak!"

Minho, gerçekten güzel yemek yapıyordu. Her şeyde yetenekli sanki. Ben ise hem onla sohbet edip onu izliyordum.

"Hey! Uzaktan izleme, yakınıma gel. Hatta sarılabilirsin bile."
"Öyle diyorsan." dedim ve arkadan Minhoya sarıldım.
"Heh şöyle."
"Hoşuna gitti sanırım?'
"İçinde sen varsan, her şeyi severim ben. Hem şuna bak bakalım sence olmuş mu?" diye sordu ve elindeki yemeği benim ağzıma getirdi.

"Gerçekten çok lezzetli!"
"Öyle mi dersin?" dedi ve beni tezgah ile arasına aldı.
"Bu iki oluyor ama.."
"Benim hoşuma gidiyor ama." dedi ve beni bir anda öptü.

İlk başta şaşırsamda, elimi boynuna doladım ve karşılık verdim.

"Yemek yanacak!" dedim.
"Bende yandım ama.."
"Çok kekosun!" diye bağırdığımda bana gülümsedi.

En sonunda artık uykumuz gelmişti, Minho sayesinde güzel bir akşam geçirmiştim. Ve şimdi ise sarılarak uyuyorduk.

Onu çok seviyordum.

Vay anam babam be benim böyle bir ficim vardı demi.
Oy vermeyi unutmayınnnn

Instagram: wintoaa

Valla okunmalar çok hızlı artıyor, teşekkür ederimmmm

Görüşelim:)💗

Şey ben kimim?/MinsungWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu