-Ay! Çabuk gelsin kaydeşim çok güzel top oynay." Demiş ve Hergün annesine kardeşinin ne zaman geleceğini sorardı. Yusuf Mirza ise, cinsiyetinin erkek olduğunu duyunca biraz bozulmuştu. Hatta üç gün boyunca bu şoku üstünden atmamıştı. Mağlum kendisi bir kız çocuğu aşığı olduğu için, ikinci bebeklerinin erkek olması onu birazcık hayal kırıklığına uğramıştı. Ama daha sonra sağlıklı olsun da, hiç önemli değil demişti. Evlat, demek can demekti.

- Tüm gün karnımın, içinde gezdi durdu resmen kıpır kıpır." Demişti gülerek, anlaşılan Merih beyde ağabeyi gibi yaramaz olacaktı.

Merih Ege Payedâr

Mehran Efe'ye uyumlu olsun diye seçmişlerdi bu isimi ve herkesin çok hoşuna gitmişti. Normal bir hamilelik geçiriyordu Gülhanım, erken doğum riskini atlatmıştı. Fazla değil en geç on beş gün içinde kucaklarına alacaklardı. Heyecanlıydı hemde deli gibi, sanki ilk defa anne olacakmış gibiydi. Yusuf Mirza gülmüş ve karısının yanağına tekrar bir öpücük kondurmuştu. Akşam yemeğinde ise en çok yiyen kişi yine Gülhanım'dı. İki hamileliğinde de çok acıkıyor resmen doymak bilmiyordu. Sürekli birşeyler aşeriyor ve onları karıştırarak yiyordu birde. Derken önüne konulan meyve tabağından hemen muzu da alıp iştahla yemeye başladı. Hatta bir eline de elma aldı. Isırdı, Bir elinde elma, bir elinde muz iştahla yiyordu.

- Anne! Çok yiyoysun ya kaydeşim sıkışmaz mı?" Oğlunun sesini duymasıyla kıkırdadı. Babasının kucağında oturan oğluna baktı, başını olumsuz anlamda salladı.

- Yok annecim, birşey olmaz merak etme."demişti Mehran Efe, babasına bakmıştı. Başını göğüsüne koymuştu,

- Babam, kaydeşim ne zaman gelecek? Top oynamak istiyoyum onunla" oğlunun saçlarına öpücük kondurdu ve soymuş olduğu mandalinayı karısına uzatmıştı. Gülhanım anında mandalinayı alıp yerken, Yusuf Mirza gülmüştü. Oğlunun saçlarına öpücük kondurdu.

- Az kaldı oğlum. Az kaldı." Dedi Mehran Efe başını olumlu anlamda salladı ve babasının göğüsünde uykuya daldı. Daha sonra Yusuf Mirza oğlunu odasına götürdü, yatağına yatırdı ve karısı ile birlikte kendi odaların geçtiler. Karısının geceliğini güzelce giydirdi, saçlarını taradı, öptü ve koyununa alıp tıpkı Mehran efe'de yaptığı Merih Ege'ye masallar anlattı ve karısını güzelce uyuttu.

~~~~~

Gecenin bir yarısı beline saplanan acıyla gözlerini açtı, canı o kadar çok yanıyordu ki, yatakta oturur pozisyona geldi yanındaki gece lambasını açtı ve yanında uyuyan kocasına baktı. Daha sonra yorganı kaldırdı anında kaşlarını çattı. Yatak ıslaktı, bu sefer beline saplanan ikinci sancı ile acı içinde bağırdı. Suyu gelmişti! Doğruyordu! Derin derin nefesler aldı.

- Yusuf Mirza! Kalk!" Dedi acı içinde ama kocası hala uyuyordu.

- Yusuf Mirza!" Diye bu sefer daha güçlü bağırdı ve Yusuf Mirza anında kara gözlerini araladı. Yatakta oturan karısına baktı. Kendi tarafındaki, gece lambasını yaktı ve uykulu gözlerle karısına baktı. Karısının göğüs kafesi, iniyor kalkıyordu.

- Gülüm iyi misin?" Diye sordu merakla,

- Yusuf Mirza, doğruyorum!" Dedi can havliyle ve kocasının anında yataktan kalkması bir olmuştu. Hemen hazır olan çantaları almış, karısının üzerini giydirmişti. Acele etmiyor karısını korkutmamaya çalışıyordu. Hamilelik çok güzel geçmişti, doğumda öyle geçecekti. Mehran Efe'yi babannesine emanet etmişlerdi. Şahin eşliğinde hastaneye gelir gelmez, doğuma alınmıştı Gülhanım.Herşey normaldi,hatta Yusuf Mirza bile doğuma girmiş karısının elini tutmuştu. Gülhanım, bir yandan acı içinde bağırıyor, bir yandan kocasının elini sıkıca tutuyordu. O her bağırdığın da Yusuf Mirza karısının alnını öpüyor. Karısı ile sakince konuşuyor, herşeyin yolunda olduğunu söylüyordu. Ve tam o anda bir tiz bir ağlama sesi duyuldu, Gülhanım derin bir nefes alıp kendini rahatlamış hissetmişti. Yusuf Mirza'nın, gözleri anında dolu dolu olurken, doktorları Kardelen hanım, annenin kokusunu alsın diye hemen göğüsüne  koymuştu. Hıçkıra hıçkıra ağladı.Gülhanım göğüsüne yatan oğlu ile.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin