change

164 21 3
                                    

hogwarts express king's cross'a yanaşınca herkes yavaşça trenden inmeye koyuldu. regulus birkaç dakika önce çapulcuların yanından ayrılmıştı ailesinin onları beraber görmesini istemedikleri için. sirius trenin kapısından çıkarken james'in omzunu kavradı, "iyisin değil mi dostum?" diye fısıldadı kulağına. james başını aşağı yukarı sallayarak cevap verdi.

birkaç adım atmışlardı ki potter ailesini gördüler. euphemia ve flemont potter hızlıca yanlarına gelip hepsini büyük bir sıcaklıkla kucakladılar. 

"oğullarım benim, iyisiniz hepiniz değil mi?" dedi euphemia hepsinin annesi edasıyla. herkes onaylar cevaplar verdikten sonra, "tutunun, cisimlenelim artık." demişti flemont. çocuklardan ikisi ona, ikisi de euphemia'ya tutunduktan birkaç saniye sonra godric's hollow'dalardı. 

james son yaşananlardan sonra evinden, yuvasından nefret etmeye başlamıştı. hemen yandaki jake'in evini görünce kaskatı kesildiğini hissetti.
tam başını çevirmiş eve doğru yürüyecekken yan evin kapısının açıldığını duydu ve adımları kaldı öylece.

jake evden büyük bir gülümsemeyle çıkıp herkesi selamladı.

"hoşgeldiniz, sirius, nasılsın adamım?" sirius'un olanlar hakkında en ufak bir fikri olmadığından el sıkıştı gülümseyerek. remus james'e kaş göz işaretleriyle 'bu o mu?' diye sordu, james ise hafifçe başını salladı titreme dürtüsünü bastırmaya çalışırken.

"james! nasıl geçiyor hogwarts'da günler? merlin, öğrenci olmayı ne kadar da özlemişim!"
james kimseye bir şey çaktırmamak için kısık sesiyle cevap verdi.
"iyi."

jake onunla konuşmayacağını anlamış, daha da zorlamadan herkese görüşürüz diyerek evine geri girmişti.

"ne kadar da iyi bir çocuk, değil mi?" dedi euphemia james'e.
"evet, öyle gerçekten."  dedi james kusmamaya çalışarak. express'te yediği çikolata kurbağaların midesinden çıkmak için uğraştığını hissedebiliyordu.

en sonunda eve girdiklerinde çapulcular james'in odasına geçti. james titremeye başlamıştı, bu o olaydan sonra onu ilk görüşüydü, olay zaten yaz tatilinin sonunda yaşandığından onu görmesi gerekmemişti bir daha.

remus anlamıştı, james onun bir şey demesine fırsat vermeden kendisini odasının banyosuna attı ve kapıyı kilitledi.

yaşlar gözlerinden ardı ardına akarken ne yaptığının bilincinde değildi. etrafta kesici bir şeyler ararken gözü aynanın yanındaki jiletine takıldı. hızlıca eline alıp kırmaya çalışırken kapının remus tarafından çalındığını duyabiliyordu.

"dostum, iyi misin?"
sesini olabildiğince düzgün çıkarmaya çalışarak cevapladı.
"evet, midem kötü biraz sadece. siz takılın, b-ben geleceğim birazdan."

remus inanmamıştı haliyle. fısıltıyla sirius ve peter ile konuştu. "iyi değil, bundan eminim."
"ne yapacağız?" sirius cevaplamıştı.
"atak geçirecek, onu oradan çıkartmalıyız."
'effie'ye haber vermeli miyiz?" dedi peter.
"sanmıyorum... bir şekilde sakinleştirmeliyiz ama."

o sırada james sonunda kırmayı başardığı jileti elinde tutuyordu.

dik kesikler atmak istemişti bu sefer. bu yüzden jileti tam damarının üzerine gelecek şekilde bastırdı. acıyı hissedemiyordu bile, bu yüzden ne kadar bastırdığını fark etmemişti. jileti sonunda çektiğinde bir amda tüm kolu kanla kaplanmıştı, okul dışında büyü kullanamayacağı için ne yapacağını bilemiyordu. şimdi içini bir korku kaplamıştı
ölecek gibi hissediyordu, ama hayır, ölemezdi.
tuvalet kağıdını eline aldı ve kopartıp koluna bastırdı ama bunu yaptığı anda kıpkırmızı olmuştu bir anda.
kan yere damlamaya başlayınca sonunda acısını hissetmeye başladı.

"siktir, ne yapacağım?' o sırada sirius kapıyı çalmıştı.

"dostum, iyi olduğuna emin misin?" james o anda arkadaşlarından yardım almaktan başka çaresi olmadığını fark etmişti.

"hayır." diye cevap verdikten sonra kapının kilidini açtı. çocuklar anında içeri doluştu ve gördükleri manzarayla donakaldılar.

şoktan ilk çıkan remus oldu.
"bekle burada, çantamda ilk yardım malzemeleri olacaktı."
içeri girdi ve yarım dakika içinde elinde ufak bir kutuyla geri döndü.

sirius ve peter hala ne yapacaklarını bilemez şekilde izliyorlardı.
remus kutudan çıkardığı iksirleri pamuğa döküp james'in koluna sürmeye başladı. canını yakmış olacak ki james yumruğunu sıkmıştı ses çıkarmamak adına. kan birkaç saniye içinde durınca remus bir sargı bezi çıkarttı ve çocuğun kolunu dikkatlice sardı.
işi bittiğinde usulca james'e sarıldı. sirius ve peter da çok geçmeden aralarına katılınca dördüncü sınıftan beri yapmadıkları grup sarılmasını yapmışlardı.

"hadi içeri geçelim, olur mu?" remus fısıltıdan farksız bir şekilde konuştuğunda ayrıldılar. sirius tuvalet kağıdını ıslatarak yerdeki kan izlerini de sildi ve içeri geçtiler. birkaç dakika kimse konuşmadı, ardından remus söze girdi,
"ne zaman ihtiyacın olursa biz buradayız, bunu asla unutma olur mu?" sirius ve peter da katıldıklarını gösterecek şekilde başlarını salladılar.

james ne kadar şükretse az olacağını düşündü. sahi, arkadaşları ve regulus olmasaydı nasıl başa çıkacaktı her şey ile?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

plaster // jegulusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin