17

276 22 18
                                    

bölümü sıkıcı bulur musunuz bilmem ama unutmayın ki bu üçü 27 yaşında, 27 yaşında adamlar hayatlarını nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşıyorlar. ona göre okuyun.

haru'dan;

küçükken...
ah evet, konuya böyle girmek en iyisi.

ben küçükken, o zamanlar büyüklerimizin tuşlu telefonları vardı. market alışverişlerinin çoğu mahalle bakkalında yapılır, veresiye alınırdı. eş doşt birbirini görür, herkes herkesten haberdar olurdu. nerede o eski bayramlar cümlesindeki o eski bayramlar bizim zamanımızdı işte.

ben ise akşam yemeğine kadar arkadaşlarımla sokakta oyunlar oynardım. o zamanlar mahallemizde bir kız vardı, bu kız aynı zamanda arkadaşım manjiro'nun kız kardeşinin arkadışıydı. biz futbol maçı yaparken ne zaman gol atsam ona bakardım. gülümsemekten tüm dişlerim gözükür, gözlerim kısılırdı ama kız bana hiç gülmezdi. onun güldüğü başka biri vardı. 7 yaşındaki bir çocuk için olabilecek en büyük yenilgi buydu.

bir gün beni sevmediğini bildiğim halde ona açılmıştım. elimde kaldırım kenarlarından topladığım papatyalardan bir buket vardı, heyecandan ellerim titriyor iki bacağımın üzerinde zor duruyordum. düşündüğüm aksine kız beni reddetmedi, tam sevgili sayılmazdık ama en azından ona gülümsediğimde gülümsüyordu artık.

bir gün parktayız, arkadaşlarım akşam yemeğine yetişmek için erken ayrılmışlar. kızla tek başıma kararmaya yüz tutmuş hava eşliğinde salıncaklarda hafif hafif sallanıyorduk. benim altın sarısı saçlarımın aksine gözleri gibi kara saçları vardı, teni de ne beyaz ne esmerdi. yaşına göre oldukça zayıftı ve eve uyumak dışında pek gittiğini görmüyordum. mahalledekiler ona sokak kızı derlerdi. sokak kızı geldi, sokak kızı gitti. ama her şeyden önce o benim sokak kızımdı.

o gün onunla uzun uzun sohbet ettik, güldük, eğlendik. arada onu sinirlendirdiğimden omuzuma vururdu ve gerçekten acırdı. zalimin kızı eli ne kadar da ağırdı öyle! sonra artık eve gitmem gerektiğini söyledim ama o hiç eve gitmeye niyetli değil gibiydi. yine de zorladım onu, evinin kapısına kadar götürdüm. güzel bir gülümseme sundu bana, o sıra tepedeki dolunayın ışığı ona vuruyordu. tanrı biliyor gibiydi melek olduğunu. vedalaştıktan sonra eve yöneldim ve her zamanki gibi klasik hayatıma devam ettim. klasik olarak adlandırdığım hayatımın son bulacağını bilmeden.

ertesi sabah mahalle kalabalıktı, polis, ambulans ne ararsan vardı. sokak kızımın evine yaklaştıkça kalabalık beni boğuyor, gürültü kulaklarımı tırmalıyordu. çocuktum, hiçbir zaman farkına varamamıştım yanı başımda oturan kızın istismara uğradığını. haberlere çıkmış son dakika haberi olarak, 43 yaşındaki xx adlı babanın önce karısını ve kızını sonra da kendi canına kıydığı. o gün hiçbir tepki veremedim, düşündüğüm tek şey dolaylı yoldan suçlu olduğumdu. eğer engel olsaydım gitmesine belki de şu an yanı başımda olabilirdi.

"nereden nereye! bir zamanlar bu sofra başında milli fakir pastamızı çatallıyorduk." sarhoş olduğundan sesinin tonunu ayarlayamayan uzun siyah saçlarını gelişi güzel toplamış arkadaşıma baktım. elindeki bitmiş şarabı sertçe yere koyarken kendi kendine arkada açtığımız şarkıya eşlik etmeye başladı. eski usul yer sofrası başına toplanmıştık, kocaman alan olmasına rağmen yine de yer yokmuşcasına birbirimize yakın oturmuştuk. "hmm. hmm. avare oldum, serseri oldum terki dünyada zalim. senin Allah'ın yok mu~"

onun bu haline bıyık altından gülerken kendini hemen arkasındaki koltuğa yaslamış kafasını da geriye atarak siyah kısa saçlarını daha da dağılmasına sebep olan arkadaşıma baktım. toplandığımızdan beri bir şeyler söyleyecek gibi oluyor ama bir türlü ağzındaki baklayı çıkarmıyordu. onu zorlamak istemiyordum, aramızda sır olmazdı. lise de o ikisi aynı kızdan hoşlandığında bile birbirleriyle düzgün bir şekilde oturup konuşmuşlardı. -ki eminim bu onların tek düzgün konuşmasıydı.- eğer merak ediyorsanız söyleyeyim, konuşma sonunda ikisi de kızdan vazgeçip yıllardır varlığını sürdürdüğüm bekarlık sultanlığıma katıldılar. -keisuke'nin fuck bodylerini saymazsak tabii-

"jiro-ya! ağzındaki bakla bekleye bekleye leblebi oldu la. ya yut ya tükür."

"iyi söyleyeyim de off..." konuşurken kaldırdığı kafasını cümle sonunda tekrar sertçe koltuğa vururken endişelenmeden edememiştim. abisi okulu bırakıp dükkanın başına geçmesini söylediğinde bile bu kadar üzgün durmuyordu.

"beyler. ben galiba evleniyorum."

"ne?!"

"yoğamına!"

keisuke'nin laubaliliğini görmezden gelerek gözlerimi arkadaşımın irislerine diktim. istemsizce kaşlarım çatılmıştı, ilişkisi bile yokken bu evlilik konusu nereden çıkmıştı bir anda?!

"abim ya. 2 3 gün önce geldi baya azarladı beni. kocaman adam oldun hala bir kızı takıp getirmedin de, doğru düzgün iş sahibi değilsin de, bari git askerliğini yap falan diye bağırdı çağırdı. sonra da oturdu yanıma bir tane kızın fotoğrafını gösterdi, bu kızla konuşacaksın olursa evlenirsiniz dedi. telefon numarası yazan kağıdı da masanın üstüne bırakıp gitti. dün kızla konuşuyor musun deyince ne bileyim abimi üzmek istemediğimden herhalde evet konuşuyoruz iyi anlaşıyoruz dedim. abim de olmadı düğün için dükkanı satarız diyor."

"DİZİMİ ÇEKİYORUZ AMIN-"

bir kere bile düşünmeden ayağa kalkan keisuke'nin pantolonunu indirirken onun tüm odak noktası açık kalan bacaklarına değen soğukluğa kaymıştı. onu göz ardı edip kısa siyah saçlı arkadaşımın yanına yerleşirken soğuk ama terlemiş elini avucumun arasına aldım. kafasını omuzuma yaslarken o olayı en baştan tane tane anlatmaya başlamıştı. bir süre sonra sessizce yanıma oturan keisuke de başını omuzuma yaslamış birkaç dakika manjiro'yu en baştan anlatması için darlamıştı.

keisuke söylediklerinde haklıydı aslında. bir zamanlar 7 yaşındaydık, tek düşüncemiz abanıp durduğumuz topun kimin tarafından kaleye gönderileceğiydi. şimdi ise 27 yaşındaydık, yaşıtlarımızın büyük bir çoğunluğu evlenip çoluk çocuğa karışmıştı, biz ise üç denyo yer sofrası kurup şarap içiyorduk.

nereden nereye.

•••

o sırada;

siz
abi
napıyon

abim olasıca herif
işin mi düştü rin

siz
ya yok
halini hatırını sorayım dedim

abim olasıca herif
he tamam
kötüyüm la

siz
niye abi

abim olasıca herif
şu mülteciler sinirimi bozdu
sınıra gidiyom ben
sorun varmış

siz
abi sen teröristsin 🤢

abim olasıca herif
la tamam işte
mültecilere yardım edicem
askerler geçirmiyormuş gidim de yardım edeyim

siz
AMINAKODUĞUM ĞLKEYİ Mİ BÖLÜCEN SİKİK ORUSOU ÇOCUPU VATAN HAİNİ SENİN GİBİ ABİ OLMAZ OLSUN SS ALDIM ŞİKAYET EDİCEM SENŞ BEKLE SEN

abim olasıca herif engellendi

ben bu kitaptaki haru'ya o kadar aşığım ki cebime katıp uzaklara kaçmak istiyorum. geçmişini öğrenince ne demek istediğimi anlayacaksınız.

ran'ın gerçekten vatan haini olduğu öğrenen okuyucular anlık:

ran'ın gerçekten vatan haini olduğu öğrenen okuyucular anlık:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
heaven and back | rinzuWhere stories live. Discover now