5.0

10.7K 731 293
                                    

~Toprak'dan~

Albay'dan gelen haber ile şuan yola çıkmış, Arden'ler in olduğu depoya doğru gidiyorduk.

Biz gidiyorduk ama bizim yerimize özel harekat polisleri gelip burayla ilgilenecekti.

Giderken Dilan denilen kızı da almayı düşünmüştüm fakat sonrasında bu fikirden vazgeçmiştim.

Eğer Arden isterse buraya gelir, kızı bulurdu. Fakat tehlikeye düşmesini istemezdim, sonuçta silah arkadaşımdı.

Ayrıca yanımızda götürmemiz tamamen yasak ve oldukça tehlikeliydi.

Oraya gittiğimizde neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk.  Ayriyeten o kargaşanın içinde onunla ilgilenemezdik.

Köyden çıktığımızdan beri yüzü düşük olan Kerem'in yanına gittim ve iki elimde tuttuğum silahımı tek elime alıp omuzuna hafif bir yumruk atarak benden tarafa bakmasını sağladım.

"ne oldu, Karadenizde gemilerin mi battı?" alayla karışık söylediğim cümle karşısında Kerem güldü ve cevap verdi.

"çıkmıyor, komutanım." Kaşlarım çatılırken meraklı çıkmasına engel olamadığım sesim ile sordum,

"ney çıkmıyor, aslanım?"

"Dilan. Çıkmıyor aklımdan o okyanus gözleri..."

Ne ara lan?

"ne ara aşık oldun lan?" sorduğum soru ile hızla bana döndü.

"yok öyle bir şey komutanım, gözleri güzeldi sadece, ondan." sırıtıp önüme döndüm.

Bilirdim ben o güzel gözleri...

"öyle olsun bakalım."

~Arden'den~

Birkaç saniye yerimde takılı durduktan sonra hemen soğuk kanlı kimliğime bürünerek sesin geldiği kısıma koşmaya başladım.

Bir yandan da Melih'e cevap veriyordum.

"komutanım, iyi misiniz!? İçeriye geliyorum!"  sert sesimle bağırdım.

"kal orada Melih, bir de seninle uğraşmayayım!"

"ama-"

"emrimi ikaz ettirme bana!"

"emredersiniz komutanım!" daha sonra Kılıç ve Alp'e seslendim.

"Alp, kılıç, ses verin! İyi misiniz!?"

Birkaç öksürük sesinden sonra kulaklıkta Kılıç'ın sesini işittim.

"ben iyiyim, komutanım."  rahat bir nefes verirken Alp'den bir cevap alamadığım için kalbim korku ile kasılıyordu.

Her ne kadar tecrübeli olsam da kardeşimdi o benim. Elbette ki korkacaktım.

"Alp! ses ver aslanım, hadi!" çaresiz çıkan sesim bir şeylerin yolunda gitmediğini haykırıyordu sanki.

"Alp!"

"Alp, ses ver Allah aşkına!"

kulaklıktan Kılıç ile Melih'in korku ve endişe dolu sesleri gelirken ben yangınlar ile dolu koridora nasıl gireceğimi düşünüyordum.

Ne olur ölme, kardeşim. ne olur...

~Barlas'dan~

"doktor Barlas Kılıç, acil servisden bekleniyorsunuz! Tekrar ediyorum, doktor Barlas Kılıç, acil servisden bekleniyorsunuz!"

Yapılan anons ile kahve almak için kantine yönelttiğim adımlarımı acil servise çevirdim.

Kapıda gördüğüm ambulans ile hızlı adımlar ile acil kapısına geldim ve ambulanstan indirdikleri hastanın başına geçerek sedyeyi sürmeye yardım ettim.

Arden'in SillesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin