Gün ışıyana dek oğlu ile oyun oynamış daha sonra hep birlikte kahvaltı yapmışlardı ve herkes düğün telaşına düşmüştü. Şahan, Şahin ile damat tıraşı olmak için çarşıya çıkmıştı. Ayşe, Ela'yı aldığı gibi odaya süslenmek için kapanmıştı. Zelal kadın eline kahvesini almış ve mutlu günün tadını çıkarıyor. Gelen gidene bakıyordu, Yusuf Mirza ise oğlunu almış ve üzerini değiştirip gelen misafirleri karşılamaya başlamıştı.

~~~~~

- Ayy Ela! Çok güzel oldun bebeğim." Dedi Ayşe beğeni bir dolu sesle, pembe bir elbise giydirmiştı Ela'ya saçlarını kıvır kıvır, yapmıştı... Ela gerçekten büyüyünce çok güzel bir kız olacaktı.

- Ayşe abla! Makyajda yapalım mı? Lütfen, lütfen." Dedi, Ayşe dudaklarını küskünce büzdü. Ela makyaj yapmaya çok meraklı bir kızdı. Onun için cilde zararsız birsürü makyaj ürünleri almıştı.  İstanbul'da Barut, iş seyahatlerine gittiği zaman. Kızlar gecesi yapıyorlardı ve o zaman birbirlerini süslüyorlardı. Ama o makyaj ürünlerini getirmeyi unutmuştu.

- Bebeğim, ben senin makyaj ürünlerini getirmeyi unuttum. Dudaklarına nemlendirici sürelim, gözlerinde hafif bir far sürelim olur mu?" Dedi anlayışla, Ela başını olumlu anlamda salladı.

Kapı ağzın da onları sessizce yüzünde buruk bir gülümseme ile izleyen Barut'tan habersizlerdi. Ayşe ve Ela'nın arasındaki bağı çok seviyordu. Özellikle kendisinin işi olduğu zaman, Ela'yla kendi kızı gibi ilgileniyordu ve asla bundan gocunmuyordu. Ayşe artık, yardıma ihtiyacı olan bir kız değil, kendini bilen bir kadın olmuştu. Hem psikologa gitmiş,hemde açık liseden okumuş ve  üniversite sınavlarına hazırlanmıştı. Kazanmıştı da! İstediği o hukuk bölümünü kazanmıştı! Barut, Ayşe'yle resmen gurur duyuyordu. Derken artık varlığını belli etmek istedi.

- O kadar yeterli, fazla abartmayalım." Demişti, Ela hemen koşarak gelmiş ve etrafında dönmeye başlamıştı.

- Babacığım! Nasıl olmuşum?"

- Çok güzel olmuşsun, dünyalar güzeli kızım." Ela, kıkırdamıştı gözleri Ayşe'ye döndü. Üzerindeki kırmızı elbisesi ile oda çok güzel gözüküyordu.

- Ayşe abla da çok güzel olmuş değil mi?" Diye sordu merakla, Barut, kehribar gözlerini karısına çevirdi ve başını olumlu anlamda salladı.

- Olmuş. Güzel olmuş." Dedi 

Ayşe'nin yanakları alev alev yanarken, oturduğu yerden kalktı. Ve nazikçe teşekür etti ve hep birlikte odadan çıktılar. Ela hem babasının, hemde Ayşe'nin elinden tutmuş ve terasa doğru gitmeye başlamışlardı. Birkaç saate Demir konağına kına yakmaya gideceklerdi. Derken Esma hanımın elinde koli kutuyu  görünce Barut hemen yardıma gitmiş ve elinden almıştı. Çok ağır kutu değildi,

- Bu kutu ne Esma abla?" Diye sordu Ayşe,

- Küçük ağamızın, yeni toz boyaları Yusuf ağam, sipariş etmiş yeni geldi. Sana zahmet Barut bey, şu merdiven başına koyu ver ben onları güzelce önce sileyim sonra odasına götürürüm." Dedi

Barut başını olumlu anlamda salladı ve merdivenin hemen yanı başındaki, odanın kenarına koymuştu.

- Çok meraklı boyalara." Dedi Ayşe, Esma hanım başını olumlu anlamda salladı.

- Mavi boya meraklısı, bir ara sürekli mavi şeker yiyordu. Eğer çok mavi şeker yerse belki şirin olmuş." Dedi gülerek, ah şu Mehran Efe'nin şirin merakı, nereden geliyordu bilmiyordu ama çok fazla meraklıydı. Biberonunu şirin desenli aldırmıştı, hatta Gülhanım oğlunun bu şirinler merakına karşılık, şirin örgü oyuncağı yapmıştı.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin