1.1

11.9K 587 57
                                    

11. Bölüm

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

>

"Ay kızım 170 boyun var, nasıl asamıyorsun perdeleri?"

Annem elime perdeleri tutuşturmuş, asmam için zorluyordu beni. Bense sandalyeye çıkmış, asamıyormuş gibi yaparak oyalanıyordum çünkü pencereden dışarıda durarak elleri cebinde sigara içen Özkan'ı görmüştüm, annemin onu çağırmasını sağlamaya çalışıyordum.

Her şey sen beni gör de özlemini gider diye, Özkan..

Annemin belinde fıtık vardı, kendisi çıkamazdı perdeleri asmaya, evde de ikimizden başka kimse yoktu. Babam işe, abim de iş görüşmesine gitmişti. Yani iş başa düşmüştü, daha doğrusu Özkan'a.

"Anne asamıyorum," diye çemkirdim bir anda. Kollarımı asamıyormuş gibi yapmaktan gerçekten yormuştum, elimdeki perdeyi kollarımla beraber aşağı sarkıttığımda derin bir nefes vererek pencereden dışarıya döndüm, sanki Özkan'ı yeni görüyormuş gibi yaparak şaşkın sesimle, "Anne bak, Özkan orada. Çağır, ona astıralım," dedim.

Annemin gözleri de Özkan'ı bulduğunda başka çaresi olmadığını anlayarak, "Özkan, çocuğum," diye seslendi.

Özkan duyduğu sesle bizim pencereye döndüğünde annemi görmesiyle sigarasını yere attı ve ayağıyla üzerine bastı. Herkes içtiğini biliyordu ama yine de saygıdan olsa gerek atmıştı. "Efendim, Gül teyze," diye geri anneme seslendiğinde gözleri açık penceremizden bana da kaymıştı ancak bu, saliselik bir bakıştı. Altımda gri eşofman altı, üzerinde de siyah sweat vardı. Saçlarımı alttan hafif bir topuz yapmıştım ve henüz sabah olduğu için yüzümde makyaj yoktu, bir elimi pencere camına yaslayıp diğer elimi belimin yanına koymuş şekilde Özkan'a bakıyordum.

Kesinlikle süzmüyordum. Bana neydi ki onun siyah, kaslarını belli eden tişörtünden, altındaki gri eşofmanından, dağınık siyah saçlarından, güzeller güzeli gözlerinden.. Bana neydi ki yani?

"Oğlum bir el at da şu perdeleri as, bu beceriksiz kız asamadı bir türlü."

Annemin beni gömmesiyle Özkan, annemin sözlerine keyifle güldü, bense tepkisizce Özkan'ı kesmeye devam ediyordum.

Özkan, "Tamam, teyze," dediğinde yerdeki az önce üzerine basarak söndürdüğü sigarasını aldı ve ilerideki çöp kutusuna atıp bizim bahçeye girdi.

Kurduğum plan işe yararken çok bir şey fark edecekmiş gibi sweatimin eteklerini düzeltmeye çalıştım, saniyeler sonra kapı çaldığında annem kapıyı açmaya giderken elimdeki perdeyle manken gibi sandalyenin üzerinde dikilmeye devam ettim. Az sonra Özkan tüm karizmasıyla bir kahraman gibi perde asmak için girdi odaya.

Özkan hâlâ sandalyede duran bana gülerek bakarken annem, "Diğer perdeler de çıktı makineden," dedi ve bizi baş başa bırakarak diğer perdeleri almaya gitti. Özkan bana doğru gelirken iki elini de uzattı inmem için. "Gel gel," dedi hafif alayla. "Belli ki geceyi orada geçirmeye niyetin var."

Bana ellerini uzatması heyecanlanmamı sağlarken bir şey demeden uzattığı ellerine tutundum ve sanki dağdan iniyormuşcasına ona yaslandım. Oysaki sıradan bir sandalyenin üzerindeydim, adımımı atsam inerdim ama Özkan işte, yorulmama gönlü el vermemişti.

Boyumun ondan daha çok yükselmesiyle başını kaldırdı ve gözlerime baktı. Koyu yeşil gözlerine adeta daldığımda aniden dengemi kaybetmemle tam ağzımdan ufak bir çığlık kaçmıştı ki Özkan hızla belimden kavradı ve tüm ağırlığımla ben üzerine, o ise yere yığıldı.

Ellerim omuzlarında, yüzüm ona dönük kucağında otururken o acıyla inleyerek belini tutmuş, "Ah, belim," diyordu. Gerçekten canının acıdığını görmemle hiç istifimi bozmadan elimi çenesine attım ve yüzünü kaldırdım gerçekten korktuğumu hissederek. "İyi misin?' diye sorarken o, bana saf saf baktı, tam o sırada annem sesimize telaşla içeriye girdi.

Beni Özkan'ın kucağında o şekilde gördüğünde gözleri kocaman olurken tam hızla kalkıyordum ki Özkan beni sertçe üstünden itti. Geriye, yere düştüğümde bu defa acıyla inleyen ben olurken sertçe baktım Özkan'a, o ise mahçup olmuş gibi bakarak çaktırmadan gözüyle annemi işaret ediyordu.

Geri anneme döndüm, yüz ifadesinden yola çıkarak gerçekten sinirli olduğunu fark ettim. Utanç içinde yerimden kalktığımda Özkan da kalktı ve hiçbir şey olmamış gibi, "Perde bu mu, Gül teyze?" Diye sordu.

Sandalye kırılmıştı, zaten plastikti işe yaramaz şey. Annem bir şey demeden Özkan'ı sert yüz ifadesiyle onaylarken bu durumdan pek hoşlanmışa benzemiyordu. Biraz önceki tontiş kadın gitmiş, yerine zebani kılıklı kadın gelmiş gibiydi. Gidip hızlıca başka bir sandalye getirdim ve Özkan'a verdim yüzüne bakmadan, o da aynı şekilde hiç yüzüme bakmadı ve sandalyeyi alıp perdeleri hızlıca bir çırpıda astı, hemen ardından ise yine hiç konuşmadan evden çıkıp gitti. Annemle yalnız kaldığımızda iğneleyici bakışlarına maruz kalmamak için odama koştum, bir yanım Özkan'a bu kadar yakınlaşmamın şaşkınlığı ve heyecanıylayken bir yanım da sandalyeden düşmeden önceki saliselik bakışmamızın etkisindeydi.

Gözler Yalan Söylemez | TextingWhere stories live. Discover now