- Doğru düşünüyorsun." Sırıtarak söylediği cümleye karşı, Şahan göz devirdi ve omuzlarını aşağı yukarı umursamazca salladı. Ayşe ve Barut evlendikten sonra, ayrı eve taşınmıştı Şahan. Ara sıra kahvaltıya ve yemeklere geliyordu ama

- On dakikaya hazır olur ağabey!" Demişti Ayşe tartışan ikiliye karşı ve fırına poğaça tepsisini koymuştu. Barut'ta çayları koyarken, Şahan sandalyeye resmen yayılmış simit yiyordu.

- Akşam mi gideceksin Mardin'e?" Diye sordu Barut. Şahan başını olumlu anlamda salladı. Dün Yâdesi aramış ve İtin eniği! Di gel kız on dokuz yaşına bastı! Düğünü edek!" Demişti. Daha sonra Yusuf ağabeyide arayınca mecbur Mardin yolu gözükmüştü Şahan'a. Üç yıl boyunca asla adım dahi atmamıştı Mardin'e. Şahin ve Melek'in ikiz kızları ile sürekli telefonda görüntülü konuşmuştu.

Lale ve Leyla. Gördüğü en güzel kız çocukları idi. Bir ay sonra iki yaşında olacaklardı. İlk doğduklarında görüntülü aramış ve Ne kadar çirkin kızlar var. Diye dalga geçmişti. Şahin ona o kadar çok öfkelenmişti ki,nerdeyse telefondan Şahan'ı dövecekti. Eee kendisi de zamanında Mehran Efe'ye çirkin demeyecekti.

Ağabeyi ne zaman İstanbul'a gelse yengesi ve Mehran Efe'de geliyordu. Mehran Efe üç buçuk yaşınaydı. Ve o kadar dilliydi ki, büyümüş, küçülmüş dedikleri tam olarak Mehran Efe'ydi. Birde R harfini söylebilse tadından yenmezdi.

- Amca, Yağmuy'un çok güzel saçlayı vay." Geçen sefer gelmesinde bunu söylemişti. Yengesi, her gelmesinde Yağmur nasıl diye sorular işitiriyordu. Ama sağolsun hain yengesi tek kelime etmiyordu! Oda Mehran Efe'ye soruyordu, tabiki de ara ağabeyine soruyordu nasıl olduğunu ama sürekli olarak sorunca utanıyordu artık.

Yağmur... Merak ediyordu Yağmur'u... Üç yıl boyunca hiç görmemişti onu. Üniversiteyi kazanacağından zerre şüphesi yoktu! En iyi puanla kazanmıştı hemde kızıl tilki!


Güzel bir kahvaltı yapmışlardı. Ara sıra Barut ile atışmışlardı. Ayşe ve Ela ise bu manzarayı gülerek izlemişlerdi daha sonra Şahan kendi evine geçmiş ve bavulunu hazırlamıştı. Akşamda havalimanına doğru yol almıştı. Barut ve Ayşe iki gün sonra gelecekti...

~~~~~

Çiçekli elbisesinin önünü hafifçe kaldırdı ve koşar adımlarla merdivenlere yöneldi. Ezma hanım ve Zelal kadınla konuşmuş ve onayı almıştı sıra kocasında idi! Onunda onayını alacağına emindi. Merdivenlerin sonuna gelince ve birkaç saniye boyunca durdu ve  nefesini dinlendirdikten sonra oğlu ile çalışma odasında olan kocasının yanına doğru adımladı. Her gece babası ile çalışma odasına gidiyordu Mehran Efe,  Yusuf Mirza  dosyaları incelerken oda  babasının yanında boyama  yapıyordu.

Kapıyı hafifçe tıklatı, kocası her ne kadar odayı çalmadan gir dese de bu huyundan asla vazgeçemiyordu. İlla o kapıyı çalacak ve şimdi olduğu gibi kocasının o 'Gel cümlesini duyacaktı. Yüzünde kocaman bir gülümseme olurken kapıyı açtı ve içeri girdi. Gördüğü manzara ile deniz gözleri parladı.

Mehran Efe babasının iri göğüsüne yatmış uyuyordu. Yusuf Mirza'da bilgisayardan birşeyler yazıyordu. Geçti ve masanın üzerine oturdu ve elleriyle oğlunun kara saçlarını sevdi... Nasıl güzel uyuyordu, üç buçuk yaşında idi ve tıpkı babası gibi kalıplıydı. İki yaşına kadar emzirmiş ve herşeyin en doğalını yedirmişti oğluna ve yaşıtları gibi hemen toparlanmıştı. 

- Şahan amcam, hediye getirecek diye heyecanlıydı uyumuş." Dedi sabahtan beri, Şahan amcam bana hediye getirecek diye dolaşmıştı ortalıkta.

- Sabahları çok erken kalkıyor, akşam çökünce hemen uyuya kalıyor." Demişti Yusuf Mirza oğlunun saçlarına öpücük kondurdu.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin