"Hava almak istedim." Söylediğim doğruydu ama eksikti. Esasen Anni ile konuşmak istiyordum.

"Çok güzel kokuyor." dedim koyu ahşap yüzeyli adanın taburelerden birine kurulurken. "Ne pişiriyorsun?"

"Vişne marmelatı. Denemek ister misiniz? Ama on dakikaya daha ihtiyacı var." Elindeki kaşığı bırakıp makineye yöneldi. Bu ıssız mutfakta alışkın olduğu yalnızlığa müdahale almış gibiydi. Varlığım yüzünden hem tutukluk yaşıyordu hem de memnuniyet. "Kahvenizi nasıl içersiniz?"

"Yeşil çayı tercih ederim mümkünse."

Başını hafifçe eğdi. Tecrübesinin ışığındaki seri hareketlerle önümdeki tabakları artırdı. "İyi uyuyabildiniz mi?" diye sordu buzdolabından portakal suyunu ve başka birkaç soğuk içeceği daha çıkarıp masaya yerleştirdi. "Dün gece sizi biraz korkuttum sanırım. Tıklatacaktım ama kapınız aralık olduğundan karşılaşmış bulunduk."

"Kapatmayı unutmuşum sanırım." Açıkçası dosyayı okurken bayılır gibi uyuyakaldığım için hatırlamıyordum. "Sanırım Kevin Bey yok. İşe mi gitti?"

Omzunun üzerinden bakarken kaşları çatılır gibi oldu. Yanlış bir şey mi söyledim yoksa burnumu sokmamam gereken bir konuyu mu açtım anlamadım. "Dün Kevin Bey'le kısa sohbetimizde fırsatım olmadığından soramamıştım. Ne zaman eve gelir acaba? Yine dünkü gibi geç mi?"

Çay fincanını önüme bıraktı. "Bir sakamet söz konusu galiba. Kevin Bey derken Cesur Bey'i mi kastediyorsunuz?"

Başımla onayladım. "Dosyalarda genelde soy isim yazmadığından alışkanlık olarak ben de öyle kaldı."

"Cesur Bey'in soy ismi Noyan ama."

"Nasıl?"

"Cesur Noyan. Tam ismi bu. Bu evde Kevin diye biri yaşamıyor."

Elim istemsizce telefonuma gitti. Hemen ardından okuduğum dosyalar hızlı bir şekilde gözümün önüne geldi. Hobiler, beğeniler, meslek, yaş, fotoğraf, adres, mezun olduğu okul, evin kapı numarası. 71

Dün gece bana adımdan emin olup olmadığımı sorduğunda bir şeylerin ters gittiğine zaten anlamıştım. Ona bildiren partner ismi tamamen farklı olduğu için belki de sadece garipsemişti. Ama ben sırrım üzerindeki hassasiyetim yüzünden yanlış anlamış ve neredeyse bir şeyleri gizlediğime işaret edecek hatalarda bulunmuştum.

"Levon Bey bir problem mi var?" diye soran Anni'nin tereddütlü bakışlarına cevaben başımı olumsuz anlamda salladım. İlgisini benden çekmesini sağlayacak hafif tebessümle çayımı yudumladım. Ama göğüs kafesimin altında bir çarpıntı baş vermişti. Doğru evde değil miydim? Yoksa evraklarda mı bir aksilik olmuştu? ÜKM'den konuyla ilgili bilgi talep etmeli miydim? Enrico'ya acil bir mesaj çekmem gerekiyordu.

Parmaklarım telefon ekranında hızlı hareketleri neticesinde durumu kısaca izah ettim ve Enrico'dan cevap beklemeye koyuldum. İstediğim mesaj geldi. "Belgelerdeki karışıklığı araştıracağım. Neticede bizim için isimlerin hiçbir önemi yok. Sadece iki haftayı tamamlamaya bakalım."

Haklıydı. Galeyana gelmeye dünden hevesli yanım yine direksiyonu eline almış, ruh halimi keşmekeşe sürüklerken, kalbime endişeden kaynaklı bir karamsarlık zerk etmişti. Rolümü iyi oynadığım takdirde zaten planımı sonuçlandıracaktım. Yine de yeni partnerim hakkında hiçbir şey bilmemek doğru hissettirmiyordu. Annie'den damıtabileceğim kadar veriyi almalıydım.

Gözümün ucuna ilişen gölge araladığım ağzımı geri kapamama sebep oldu. Benimle rastlaşan siyah bakışların ablukasına girdim. Cesur başını hafifçe eğdi. Aynı şekilde selamına karşılık verdim. Durup bakınca yaptığım hatayı daha net görebiliyordum. Enrico'nun hazırladığı dosyadaki adamla pek bir benzerliği olmadığı aşikardı. Dün gece gerginliğim ve loş ışık yüzünden fark edemediğim yüz hatları keskindi. Burnu, kaşları, ağzı ve pürüzsüz çenesi yaşını ele veriyordu. Sadece suratına bakınca benden küçük olduğu anlaşılıyordu. Partner programlarına dahil olabildiğini hesaba katarsak yirmi beş yaşında var yoktu.

NUD - Gayजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें