3-MEKTUP VE BİLİNMEZLİK

197 26 24
                                    

Selamın aleyküm,
Yeni bölümü bekletmeden atayım dedim.
Huzurlarınızda yeni bölüm, umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar...


22 yıl ne dile ne akla kolay olmayan yıllar. Ben onunla geçirmiştim. Ne başlangıcını ne de sonunu bilebiliyordum. Ne nedenini ne de sonucunu bilebiliyordum. Sıkışıp kalmıştım. Ne onu tanıyordum ne de başkalarını. benim bu hayatta tanıdığım en iyi kişi Pelin Öğretmendi. O ki beni tanıyan tek kişiydi, o ki beni tüm kalbiyle seven tek kişi ve yine o ki tek sevdiğim insan. Cebimde verdiği altının ve paranın ağırlığı, kulaklarımda onun iğrenç sesini bastırmaya çalışıp mücadele eden o sesi ve benliğimde beni destekleyen o etkisi...

Yanımda olmadan bile beni destekleyebiliyordu.

Pelin Öğretmene benzeyen kadın ise bana bakıyordu şu an. Nihan Taş. Kendisi bir polisti ve benim kurtuluşumdu. O bakışlarıyla, konuşmasıyla, oturmasıyla kalkmasıyla her şeyiyle Pelin Öğretmendi.

Ayakta dikilirken çamur ve çimenlerin lekesinin bulaştığı beyaz elbisemden gözlerimi ayırmıyordum. Tamamen kirlenmiştim, saçlarım birbirine girmişti, yüzüm toz ve çamur olmuştu ve terlediğim ve çamura bulandığım için de kötü kokuyordum. Nihan Abla'ya böyle bakmaya şu an çok utandığım için başımı asla yerden kaldıramıyordum. Kalbim ise korkuyla yerinde devamlı çırpınıp duruyordu. Biri elini kaldırsa yerinde durmuyordu.

"Biray istersen bir üzerini değiştir. Sana kıyafet ayarlayalım." dediğinde başımı olumsuz anlamda salladım.

"Zahmet etmeyin lütfen. Ben sadece polislerle konuşmak istiyorum." dedim içime kaçmış o sesimle.

"Olmaz böyle, ifadenin alınması için üzerini değiştirip bir yaran var mı diye kontrol etmelisin. Yaran varsa bir baksınlar sonra ifadeni verirsin. Acelesi yok." dedi ve bana doğru ufak bir adım attı.

Bana yaklaşan adımlarını seyrederken hemen yanımda durdu ve elini koluma sırtıma koydu. Acı içinde sesim çıkmasın diye dudaklarımı birbirine bastırdım. Eğer sesim çıkarsa bakmak isteyecekti. Eğer bakarsa o kadın gibi hak ettiğimi mi söyleyecekti?

1 HAFTA ÖNCE

Acılı çığlıklarım sanki hala duvarlarda geziniyordu. Acı bedenime hakimken sızlayan sırtım her şeyi açıklıyordu. Ama bu sefer yerlere saçılan kanlar daha ciddi görünümü veriyordu. Burada ne olmuştu?

Bilmiyordum tek bildiğim şey çektiğim acıydı.

"Beni istemediğim şeylere zorluyorsun, sadece şu evin içinde benim sayemde yaşadığını hatırla ve nankörlük etme." ayakkabılarının kanımın üzerine basıp yerde iz bırakarak çıkışını izledim. Bakışlarım mavi gök yüzüne ulaşınca bir süre orayı seyre daldım. Masmavi uçsuz bucaksız özgürlük. Ama bakınca bana bir özgürlük kazandırmıyordu. burnuma dolan çam ağacı kokusu beni ferahlatmıyordu, terasta olmak beni mutlu etmiyordu, hiç etmeyecekti.

"Lütfen kalkın, pansuman yapmam gerekli." diyen sesi duyduğumda içimdeki duygunun adını bilmiyordum ama kesinlikle Pelin Öğretmene duyduğum gibi bir duygu değildi.

"Her seferinde bana pansuman yapmak yerine yapacağın tüm iyilikleri birleştirip beni neden buradan kurtarmıyorsun, yaptığın pansuman bir işe yaramayacak, yan tarafına yarın bir daha yapacaksın. Neden beni buradan kurtarmıyorsun?" dedi acıdan titreyen ve aynı zamanda güçsüz bir haykırış içinde olan sesim.

"Siz burayı bulduğunuza şükretmelisiniz, nankörlük edip lütfen hak etmeyin." dedi ilk kez bana cevap vererek. Bana cevap vermesi yasaktı.

AY'IN ŞAFAĞIOnde histórias criam vida. Descubra agora