2. KISIM BASKI

En başından başla
                                    

Aradan birkaç dakika geçmişti ki içeri saçları bembeyaz olan ve çok güzel yaşlanan tatlı bir bayan, elinde bir tepsi ile içeri girdi. Tepsinin üstünde buharı tüten bir kase çorba duruyordu. Kadın Esin'e gülümseyerek incecik naif sesiyle:

"Demek uyandınız? Bende sizi uyandırmaya geliyordum. İlaç almalısınız, tabi önce kendi tarifim olan bu çorbayı içtikten hemen sonra"

Kadın tepsiyi kucağına bıraktı titreyen elleriyle. Gümüş tepsinin içine özenle serdiği dantel ve bir dilim ekmek çorbanın yanında duruyordu. Elinin tersiyle önce kızın ateşini ölçtü ardından:

"Evet daha iyisiniz. Kıyafetlerinizi çıkarmak zorundaydım, merak etmeyin onları yıkayarak kuruttum"

Esin soluk ve halsiz yüzünü ona doğru çevirerek:

"Neredeyim ben? Siz kimsiniz?"

Kadın gümüş kaşığı çorbaya daldırarak diğer elinde tuttuğu bembeyaz işlemeli, peçeteyide çenesinin altına koyup çorbayı kıza içirmeye çalışıyordu.

"Merak etmeyin hanımefendi, emin ellerdesiniz. Köpeklerimin havlamasıyla sizi bulduğumda baygın haldeydiniz. Burada torunumla yalnız yaşıyorum adım ise Nina"

Konuşurken çorbayı narince içirmeye devam ediyordu.

"Şato buraya bir hayli uzak. Ne işiniz vardı bu havada buralarda?"

Sorduğu soruyu cevapsız bırakmıştı. Kadın gülümseyerek:

"Şatodan geliyorsunuz değil mi! Tuğrul beyde eşisiniz?"

Sorduğu soru karşısında kız kolunu tutarak:

"Nereden biliyorsunuz? Beni tanıyor musunuz?"

Kadın tepsiyi komidinin üstüne bıraktıktan sonra:

"Elbette tanıyorum, her yerde resimleriniz var. Üstelik Tuğrul beyide tanıyorum, yıllarca yanlarında çalıştım. Oğlum yani Liza'nın babası şatonun şoförlerinden biriydi. Bende baş hizmetliydim"

"Öyle mi? Oğlunuz nerede şimdi? "

Kadının gülen yüzü birden düştü ve gözlerini derin bir keder sardı. Ayağı kalkarak dolaba doğru yönelip arkası dönük bir halde cevap verdi. Gözyaşlarını saklamaya çalışsada titreyen sesi onu ele veriyordu.

"Oğlum ve gelinim, Liza henüz 3 yaşındayken geçirdikleri bir kaza sonucu bu dünyayı terk ettiler. Acıları hala içimde çok taze"

Esin kadının bu haline çok üzülmüştü.
İlacını verirken konuşmasına devam etti.

"Oğlum ve gelinimi kaybettikten sonra çalışmayı bıraktım. Kendimi tamamen torunuma adadım. Tuğrul bey her anlamda bizimle ilgileniyor. O çok iyi bir adam. Kendi arazisinin içinde ben ve Liza için bu evi yaptırarak tüm ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Ona minnettarız"

Tuğrul'un onlarla ilgilenmesi Esin'i çok etkilemişti. Kadın ilacı içirdikten sonra şefkatle kızın yanağını okşayarak:

"Sanırım şato da işler pek iyi gitmiyor?"

Anlamsız ifadeyle kadına baktı kız.

"Yapmayın hanımefendi, bana öyle bakmayın. Aksi halde gecenin bu vaktinde hemde bu fırtınada yürüyüşe çıkmış olamazsınız değil mi?"

O an akan gözyaşlarına hakim olamadı. Kadın Parmaklarıyla kızın gözyaşlarını silerek:

"Bilirim çok zor. Eskiden herşey çok güzeldi orada. Tuğrul bey, Mete, Nancy, Aslan bey ve de Yasmina kocaman bir aile gibiydik"

ELIYS (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin