İstediği zaman sarılabiliyordu! Babasına sarılıyordu.... Bundan daha güzel şey olabilir miydi?

~~~~~~

Hastane odasında heyecanlı bir bekleyiş içinde idi Gülhanım. Bugün haftalar sonra Mehran Efe'yi kucağına alacaktı oğlu kövüzden çıkacaktı resmen! Kalbi küt küt atıyor ve deniz gözleri sürekli kapıda idi. Anası Evin hanım odadaki eşyaları toplamaya gitmişti ve Yusuf Mirza'da telefon görüşmesi yapmak için dışarı çıkmıştı.

Yusuf Mirza...

Ayşe'nin konağa döndüğünü duyduğu zaman çok sevinmişti. Ama işin içinde başka şeylerde olduğunu düşünüyordu çünkü, Yusuf Mirza, Ayşe'yi konağı bırakıp hastaneye geldiği zaman çok kötü gözüküyordu, aşık olduğu o kara gözleri kıp kırmızı idi. O sarsılmaz iri gövdesini o gece küçük bir çocuk göğsüne koyup ağlamıştı... Ne olduğunu bile anlamamıştı Gülhanım, ama kocasını sarıp sarmalamış ve göğsünde ağlamasına izin vermişti. Sabaha kadar ağlamış ve her seferinde şunu cümleyi söylemişti.

Benim yüzümden oldu...

Nedeni sormak istemiş ama sormamıştı Gülhanım. Çünkü kocası anlatmak istese idi anlatırdı, üsteleyip canını sıkmak istememişti. Sadece ağlayıp içindeki öfkesini atsın istemişti derken kapı açılmış ve kocası içeri girmişti, yüzünde anında bir gülümseme olurken, kocası çoktan yanına gelmiş ve yatağın ucuna oturup yanağından öpmüştü. Dikişleri alındığı için daha iyi hareket edebiliyordu hala canı acıyordu ama eskisi kadar değil. Daha sonra alnından öpmüştü kocası,

- Bir sorun yok değil mi?" diye sordu Gülhanım merakla, şu sıralar sürekli kocasına telefon geliyordu ve kocasının canı çok sıkkındı ona belli etmemeye çalışıyordu ama hissediyordu Gülhanım. Kocasının bu hallerine alışık değildi

- Var.." diye itiraf etti Yusuf Mirza " Ama çok önemli değil, akşam Barut , İstanbul'dan gelecek o zaman konuşacağız ve birşeyleri yoluna sokmaya çalışacağız." deniz gözlerini kısıp tam kocasına neyi yoluna sokacaksınız sorusunu sorcaktı ki, kapı açıldı ve içeri doktoru Kardelen hanım ile bir hemşire girmişti... Ve hemşirenin kucağında mavi battaniyeye sarılı oğlu gelmişti.

Mutluluktan nefesinin kesildiğini hisseti Gülhanım, sertçe yutkunmuş ve kocasına bakmıştı. Yusuf Mirza'da heyecanla yerinde dikleşmiş ve hemşirenin kucağındaki oğluna bakıyordu. Haftalar sonra ilk defa kucaklarına alacaklardı, anında dolmuştu Gülhanım'ın gözleri ve yatakta oturur pozisyona gelmişti. Kardelen gülümseyerek hemşirenin kucağından Mehran Efe'yi almış ve heyecan ile bekleyen Gülhanım'ın kucağına dikkatlice vermişti. Hani derlerdi ya; Bir anne evladını kucağına aldığı zaman tüm dertleri unuturdu tam olarak o anı yaşıyordu Gülhanım, gözünden bir damla yaş akmış ve oğlunun mavi battaniyesinin üzerine düşmüştü.

- Çok... Çok güzel." demişti hıçkırıklara boğulurken, anne olmuştu! Günlerce hastanede hep evlatlarını kucaklarına alan kadınlara imrenmişti ve şimdi o almıştı kucağına... Mehran Efe kucağında idi. Hıçkıra hıçkıra ağladı, hayalleri gerçek olmuş anne olmuştu bebeğine kavuşmuştu! Burnunu oğlunun o yumuşacık olan tenine bastırdı ve kokusunu içine çekti. Cennet kokusu burnuna dolunca daha çok ağlamıştı. Yusuf Mirza'nında gözünden bir damla yaş firar etmiş ve iri ellerini oğlunun yanağına koyup okşamıştı, Mehran Efe'nin başı elinden bile küçüktü... Yusuf Mirza birkez daha emin olmuştu ki, oğlunu asla kucağına alamazdı birşey olur korkusundan. Tam o esnada ufacık tiz bir çığlık sesi duyuldu Mehran Efe'den Gülhanım buna bile sevinçten ağladı. Tıpkı Yusuf Mirza'nın dediği gibi küçük kedi yavrusu gibi ses çıkmıştı, o küçük yüzünü buruşturmuştu Mehran Efe, ağlıyordu.

PAYEDÂR(TÖRE) /TAMAMLANDI\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin