BÖLÜM 34 - HABER

Start from the beginning
                                    

"Bana ne istersen anlatabilirsin."

Breena bir an şaşırmış göründü ama sonra gülümseyip el salladı ve hızla merdivenlerden çıktı. O yukarıda kaybolurken ben de merdivenlerin arkasında kalan neredeyse görünmez bir yerde olan çalışma odama yöneldim.

Breena Aeduard

Öğlende doğru Elvis'ten mektup geldi.

Normalde daha geç gelmesi gerekirdi ama Arşidük kaledekilere özel olarak mektupların sihirle hızla ulaştıklarını söylemişti ve kesinlikle buna minnettardım.

Odaya kapanıp ne olur ne olmaz diye kapıyı ardımdan kilitledim. Abel yine Victor'la bahçeye çıkmıştı ve ben de Lolita Hala ile bahçede vakit geçirip Abel'i izlerken mektup gelmişti.

Endişemi zapt etmeye çalışarak Lolita Hala'dan izin isteyip yanından kalkmıştım.

Zarfı masadaki açacakla açtım ve titreyen ellerimle mektubu çıkardım. Derin bir nefes alıp mektubu okumaya başladım.

"Sevgili Grandüşes Breena Aeduard'a,

Söylediğiniz kişiyi araştırdım majesteleri. Hem merkezdeki bilgi locasından yardım alarak hem de kendi imkanlarımı kullanarak geniş çaplı bir araştırma yaptım.

Maalesef üzülerek söylemeliyim ki, aradığınız ve bana sorduğunuz kişi ölmüş, hatta öleli on üç yıl olmuş. Sanırım öldüğünde on dokuz yaşlarındaymış.

Bilinen tek şey annesinin bir fahişe olduğu, onun da öldüğü ve Noah Hessia adlı kişinin yetim kaldığı. Babası hakkında ise hiçbir bilgi yok muhtemelen soylu ya da köle olabilir ama annesi fahişe olduğundan babasının kim olduğunu bulmak çok zor.

Annesi Noah Hessia beş yaşındayken ölmüş o yüzden de küçük bir kasabanın yetimhanesinde büyümüş. On iki yaşında bir kibrit fabrikasında eleman olarak çalışmaya başlamış ve tifo olduğu düşünülen bir hastalıktan dolayı on dokuz yaşında ölmüş.

Grandükalık uşağı
Elvis Lourkinn"

Ölmüştü. Grandük'ün gayrimeşru oğlu ölmüştü ve bu tam on üç yıl önce olmuştu. On dokuz yaşında gencecikken annesinin öldüğünü düşünürken, fabrikadan kaptığı hastalıkla hayatı sona ermişti.

Hissettiğim rahatlamanın ardından hemen bir tiksinme duygusu geldi. Böyle rahatlama hissettiğim için kendimden tiksindim.

Bir insanın ölmüş olmasından mutlu olmak mide bulandırıcıydı.

Mektubu katlayıp gizli cebi olan elbiselerimden birine koydum. Bu cepleri dantel ticareti için anlaştığım yerde diktirmiştim ve kesinlikle faydasını görüyordum.

Ellerimi yumruk yapıp açtım ve kapının kilidini açıp odadan çıktım. Koridordaki camdan dışarı baktım ve Abel'in hâlâ aynı yerde oynadığını far ettim.

Victor ne yapmıştı da onu kendine bu kadar bağlamıştı bilmiyordum ama bundan şikayetçi değildim. Abel'in burada tek başına sıkılmasındansa eğlenecek bir şeyleri olması iyiydi.

Koridorda ilerleyip bahçenin oraya gitmek için kapıya yöneldim. Arkamdan bana seslenen kişiyle duraksadım ve arkaya baktım.

Elias üstüne ütülenmiş bir gömlek ve altına da binicilerin bindiği pantolonu giymişti. Bana selam vermek için elini kaldırdı. Ben de karşılık olarak gülümsedim.

Aramızdaki şeyi kararlaştırmıştık ama ben çocuklara söyleyene kadar Abel'e belli etmeyecektik. Bunu çocuklara mektupta açıklamak istemediğimden yüz yüze konuşacaktım, bu da üç hafta sonra falan gerçekleşecekti çünkü buradan dönerken akademiye uğramayı düşünüyordum.

GRANDÜŞES'İN İMTİHANIWhere stories live. Discover now