üç

658 58 13
                                    

• pedri •

maçın son dakikalarındaydık, bir farkla öndeydik ve ben yedek kulübesindeydim. yetmişinci dakikada xavi beni oyundan almıştı. bir yandan su şişesini belirli aralıklarla dudaklarıma götürüp içiyor, bir yandan da son derece heyecan verici mücadeleyi izliyordum. kolay bir maç olmadığını söylemeliydim, en azından benim için. bunu deplasmanda olmamıza da bağlıyordum, nou camp'te olsaydık farkın en az üç olacağına adım gibi emindim.

gözlerim hızla kalemizin önüne giden rakip hücum hattındayken elimdeki şişeyi yere attım. gerilmiştim ve gerilmekte haklı olduğumu yarım dakika geçmeden topun ağlara gitmesiyle anlamıştım. yedek kulübesinden uğultular yükselirken sevinçten bağıran taraftarların sesi her yerdeydi. sahadaki takım şaşkınlıkla birbirine bakıyordu çünkü top kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde ağları bulmuştu.

"sorun yok," diye konuşmaya başladı xavi. bize doğru dönmüştü. "daha beş dakika var, ne olacağını bilemeyiz." diye devam ettiğinde hepimizin onunla aynı şeyi düşündüğünü biliyordum. o yanımızdan ayrılıp saha kenarındaki yerini tekrardan alırken top gavi'nin ayağındaydı. onu sıkıştırmaya çalışan iki rakip takım oyuncusunun arasından kolayca sıyrıldı ve topu kaleye en yakın kişi olan lewa'ya pasladı. lewa dar alanda olmanın dezavantajıyla şut çekememiş, topu akıllıca ansu'ya bırakmıştı.

"topu geriye bırakmalı, etrafında çok fazla kişi var. vurma ihtimali düşük, en akıllıca hareket defans hattı önüne yerleşene dek topu ayağında tutup önü boşalan gavi'ye pas atmak." kendi kendime konuşuyordum. yanımdakiler katıldıklarını belirtirken ansu bekliyordu, ceza sahasının içine iyice baktıktan sonra aklımdan geçirdiğim ve az önce söylediğim gibi topu yerden, yavaşça orta sahadan gelmekte olan gavi'ye paslamıştı. gavi geriden gelmiş olmanın verdiği güçle yavaş bir şekilde ayağına gelen topa güçlü bir şekilde vurmuş ve skor tahtasındaki vakit tam son on saniyeyi gösterirken gol atmıştı.

hızla yerimden fırlasam da xavi başıyla yedek kulübesine saniyelik bir dönüş yapmış, biz daha yerimizden çıkamadan adeta olduğumuz yere çivilemişti. ondan çekinen herkes hâliyle adım atmamıştı. saniyeler sonra hakem bitiş düdüğünü çalmıştı. üzerimdeki montu kulübeye bırakıp hızlı adımlarla sahaya ilerledim. lewa'nın kolunun altında kenara ilerleyen gavi ile göz göze geldiğimizde gülümsemiş, koşarak gelip sarılmıştı. kollarımı beline sarıp sıkıca kavrarken güldüm ve bedenini biraz havalandırıp bana yukarıdan bakmasını sağladım. gavi'nin ellerinden biri omzumu bulurken yine etrafımızdaki her ses, herkes yok olmuştu. kimsenin bizi garipsediğini düşünmüyordum, maç sonu iki futbolcunun yaptığı klasikleşmiş kutlamalardan birini yapıyorduk yalnızca. bunu normal bir zaman diliminde iki erkeğin yapması çoğu kişiye tuhaf gelebilirdi fakat futbolda aynı şey geçerli değildi.

yine de bunu sadece gol sevinci diye adlandırmak istemiyordum. gavi muazzam oynamıştı, bize galibiyeti getirmişti. ilk benim yanıma gelmek istemiş, lewandowski'nin onu tutmasına rağmen ayrılıp bana sarılmıştı.

"pedro, gavi'yi bizimle de paylaşacak mısın? en çok senin kardeşin, ama biz de bir kutlasak diyorum." férran gülerek söylediğinde gavi'yi indirmiştim, o da yavaşça benden ayrılıp daire olan takımın ortasına geçmişti. ben de dairedeki yerimi alırken xavi konuşmaya başlamıştı.

"hepinizi tebrik ediyorum, iyi oyun çıkardınız. ama son saniyelere bırakılacak bir maç değildi, bir dahakine daha diri bir takım istiyorum. gecikmeyin." diyerek yardımcısı ile birlikte soyunma odasının bulunduğu yere doğru ilerlemişti. gözlerim ona gelen tebrikleri kabul eden gavi'deydi hâlâ. herkesin söylediklerine gülüp teşekkür ediyor, arada bir alnına yapışan tutamları geriye doğru ittiriyordu. kızarmış yanakları, gerilen dudaklarıyla gördüğüm en güzel insandı. dili dudakları arasından sızıp alt dudağını ıslattı ve o an gözlerimi ondan çekmek zorunda hissettim. tribünler boşalmaya başlamıştı, takım ise soyunma odasına ilerliyordu. ansu ile gavi birkaç adım önümüzde yürürken alejandro ile yan yana ilerliyorduk.

maybe, i'm afraid • pedri × gaviWhere stories live. Discover now