Geldiimmm...
En saçma hikaye ödülünü alabilirim sanırım.
Dskxndkdndknk
Taehyung'tan
Jungkook'un adamı şekerimi getirmişti, Jungkook adamdan bizi yalnız bırakmasını isteyince adam gitmişti.
Şu an ise hem şekerimi yiyor hem de Jungkookla konuşuyordum.
"Ama gerçekten benim bir suçum yoktu kiii, hem ben adama kızdım ama o dinlemedi."
"Güzelim, ben seni düşünüyorum. Eğer o adam sana birşey yapsayd-"
"Yapmadı, hem eğer yapsaydı ben seni çağıracaktım değil mi? "
"Ah...sana kızamıyorum."
Şekeri tekrar ağzıma alıp emmeye başladım. En sevdiğim şekerdi.
Tekrar ağzımdan çekip Jungkook'a baktım. Telefonu ile ilgileniyordu, ciddi bir yüz ifadesi vardı.
"Kook."
"Efendim güzelim? "
"Ben sıkıldım, alışverişe gitmek istiyorum."
"Adamlarımla gitseydin ya bebeğim, neden gitmedin? "
"Ben seninle gitmek istiyorum."
"Benim daha çok işim var bebeğim."
Bakışları hala telefondaydı. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya devam ettim.
"Bana baksana."
Başını telefondan kaldırıp bana baktı.
"Ne oldu güzelim?"
"Alışverişe gidelim."
"Güzelim benim işim var, gelemem ki"
"İşlerin benden daha mı önemli?"
"Tabiki de hayır güzelim ama bunlar zaten daha önceden birikmiş olan işlerim, çok aksadığı için hemen bitmesi gerekiyor."
"Ama ben seninle alışveriş yapmak istiyorummm."
"Güzelim, bende gelmeyi çok isterdim ama gelemem."
"İyi de bu şirketin patronu sen değil misin? "
"Evet, öyleyim."
"O zaman sen ne zaman istersen o zaman olur."
"Güzelim, bunlar öyle şeyler değil hem bunda sadece benim kararım değil karşı şirketlerinde söz yetkisi var."
"Of ama yaaa..."
"Bebeğim"
Pipeti tekrar ağzıma alıp cevap mırıldandım.
"Hm? "
"Güzelim, gerçekten gelmeyi çok isterdim ama yapamam."
Pipeti ağzımdan çekip Jungkook'a baktım. Ellerimi tutup ikisine de sırayla öpücük kondurduktan sonra konuşmaya başladı.
"Kızdın mı bana? "
İç çekip dudaklarımı büzdüm.
"Biraz ama işin gereği olduğunu biliyorum, bu yüzden de kızmam saçma olur ya her neyse boşver ben giderim adamlarla sen işine geri dön."
"Ben şu an boşum güzelim"
"Ne kadar zamanın var? "
"Yirmi dakika sanırım."
"Imm..o zaman senin odana gidelim diyeceğim ama orası çok siyah."
"Çok mu kötü bebeğim? "
"Yani biraz."
"Sen koyu renkleri pek sevmezsin, doğru. İşte bu yüzden sana bir sana özel birşey yaptım."
"Bana özel mi? "
"Evet güzelim, sana özel"
"Ne yaptın ki? "
"Sürpriz."
"Nerede peki? "
"Sürpriz dedim ya güzelim."
Ayağı kalkıp çantamı tek koluma taktım ardından bir elime çilekli bobamı diğer elime de şekerimi alıp Kook'a döndüm.
"Hadi gidelimm."
Sürprizleri çok sevdiğim için heyecan yapmıştım.
"Güzelim sakin ol, biraz sonra gideriz."
"I-ıh olmaz şimdi gidelim."
"Sen nasıl istersen güzelim, çantanı ver bana."
Elimdekilere dikkat edip çantamı ona verdim. Elini belime yerleştirdiğinde yürümeye başladık. Asansörün önüne geldiğimiz de Jungkook düğmesine bastı ve elini cebine atıp telefonunu çıkardı. Birşeylere bastıktan sonra kulağına götürdü, birkaç dakika sonra konuşmaya başladı.
"Biz çıkıyoruz.....Odama....Evet..... Kimse birşey olmadığı sürece gelmesin, anlaşıldı mı?......Tamam...."
Telefonunu kapatıp cebine koyduktan sonra geldiğini belli eden asansör sesi ile bakışlarımızı o tarafa yönelttik.
Kapı neden bu kadar uzun sürede açılıyordu??????
Sonunda kapı açıldığında içeri girdik, ellerim dolu olduğu için düğmeye basması için Jungkook'a baktım. Anlamış olacak ki gülümseyip yanağımı öptükten sonra düğmeye bastı.
"Kapıya sinir oldum, açılması çok uzun sürüyor."
"Farkındayım güzelim, aslında yetkili servisi çağırmıştım ama ne zaman geleceklerini söylemediler."
"Neyse ipucu versen olmaz mııı?"
"Ne için güzelim?"
"Sürpriz için, noluuurrrr."
"Sabırlı olmalısın güzelim."
"Ama çok merak ettim."
"Az kaldı."
"Pffff..."
Bobamı içmeye devam ederken belimi okşuyordu, asansör durduğunda hangi katta durduğuna baktığımda Jungkook'un odasının olduğu katta durduğunu gördüm. Kapının açılmasını bekliyorduk yine...
Kapı açıldığında asansörden çıkıp odasına gideceğimiz sanarken sekreterin masasına doğru gitmiştik.
Masaya ulaştığımızda Jungkook'un boğaz temizleme sesi ile sekreter başını kaldırmıştı.
Bizi görünce aniden elindeki kalemi masaya bırakıp ayağı kalkmıştı.
Baş selamı verip konuşmaya başladı.
"Hoşgeldiniz efendim"
"Teşekkürler, söyleyeceklerimi iyi dinle."
"Tabi efendim, dinliyorum"
"Biz odama geçiyoruz kimseyi içeriye alma, birazdan Chul buraya gelecek ona gerekenleri söyledim. Sana söyleyeceklerim bu kadar gerisi Chul anlatır."
"Peki efendim, nasıl isterseniz."
Belimi sıkıca tutup arkamıza döndük.
Bir anda yerinde durdu ve arkasına döndü.
*****
