Kafasını karşısına çevirip iki eliyle dizlerini sıvazladı. "Yoksa buradan da mı kovacaksın?"


Jongin'in kalbine, Haneul'ın söylediği söz bir bıçak gibi sertçe saplanmıştı. Jongin'de karşısına bakarak konuşmaya başladı. "Buraya sadece.."


İki elini birleştirdi. derin bir nefes alıp verdi ve asıl söylemesi gereken kelime, asıl söylemek istediği şey ağzından dökülüvermişti. "Üzgünüm. Biraz kaba konuştum."


Haneul, kafasını Jongin'e çevirdi. "Biraz?"


Jongin, gözlerini Haneul'a çevirip konuştu. "Peki, biraz değil. Fazlasıyla."


Jongin'in gözleri Haneul'ın gözlerine değdiğinde, Haneul Jongin'in kendisinin gözlerinin içine bakacağını düşünmemişti. Garip hissedip kafasını hafifçe yere eğdi.


Haneul, Jongin'in özrünün samimiliği hissetmişti. Gözleri bütün üzgünlüğünü ele veriyordu.


Haneul sessiz kalmıştı. Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyordu. İkinci kez evde istenmediği hissetmişti. Hemde onun tarafından istenmediğini kulaklarıyla duymuştu.


Jongin, sessizliği bozdu. "Min Ah, ben ve babam sürekli buraya gelirdik. Yazın ellerimizde dondurmamızla, kışın elimizde havuç, kardan adam yapmak için... Buraya her geldiğimizde Min Ah tam ortaya geçip dans ederdi. Hayalinin büyük bir dansçı olmak olduğunu söylerdi. Babam ise onu hep destekleyeceğini söylerdi. "


Jongin güldü ve kafasını yere eğdi. Sözüne devam ederken kafasını kaldırıp tekrar karşıya baktı.


"'Her zaman sizin yanınızda olacağım ve sizi destekleyeceğim.' derdi. Biz küçük her verilen söze inanan saf çocuklar ise onun yalanlarına inanmıştık. Bizi kandırdığını nereden bilebilirdik? Sözünü tutmayacağını..."


Haneul, Jongin'i sadece dışarıdan tanıyordu. Onun hep soğuk biri olduğunu düşünüyordu. Böyle duyguları yaşamamış, böyle şeyleri hissetmeyen biri olduğunu düşünüyordu.


Jongin'in gözlerindeki hüznü gördükçe kalbi parçalanıyordu. Onun anlattıkları duydukça, hissettiklerini anlayabiliyordu. Çünkü, kendisi de ailesiyle sorunlar yaşamıştı. Kendisi de büyüklerin yalandan sözlerine inanıp güvenmişti.


Jongin'i biraz olsun tanıyabilmeyi başarmıştı. Onun hislerini, düşüncelerini biraz olsun anlayabilmişti. Onun dışarıdan göründüğü gibi soğuk biri olmadığının farkına varabilmişti.


"Anlayabiliyorum hissettiklerini."


Jongin, kafasını Haneul'a çevirip güldü. "Anlayamazsın."


"Anlıyorum, çünkü hissettiklerini bende hissettim. Bende önce annemin sonra da babamın sözlerine şüphesiz güvendim, kandırıldığımın farkında olmadan, yalan olduğunun farkına varmadan."

Bad Luck [EXO Fanfic]Where stories live. Discover now