ɪ̇ᴋɪɴᴄɪ ʙöʟüᴍ - 11

61 50 1
                                    

Bir dilek tutma hakkım olsaydı,
tüm yollarının bana çıkmasını dilerdim..

Anonim

~

Annemlerin mezar ziyareti bitmiş, aralarında konuşa konuşa arabaya doğru geliyorlardı. Kapıyı açıp aşşağı indim. Üstümden kamyon gibi geçmelerindense inip onlara kapı açıp sonrada rahatça yerime kurulmak daha makuldü şuan.

"Geç olursa gitmeyiz."

"Yok yok ne geçi, daha var. Hem zaten kaçta gittiğimiz farketmiyor alıyorlar hemen."

Arabaya yaklaşmalarıyla artık bi kaç kelime seçebiliyordum ama şuan tam olarak neyden bahsettiklerini anlamamıştım.

Geç olursa nereye gitmezdik.
Bir yere daha mı gidecektik?

Ahmet amcanın abisi vardı birde, sinirden sıkıntıdan bunu unutmuştum. Ayrıca hastaneye geç kalmıyor muyuz? İstediğimiz saatte bizi alırlar mı? Püskürerek güldüm farz edin. Annem başka bir Türkiye'de yaşıyor galiba.

Az sonra yanıma vardıklarında sanki az önce sinirden söven ben değilmişim gibi yüzüme çok manidar bi tebessüm kondurup arabaya binmeleri için ufak bir jest yaptım.

"Daha iyi misin kızım?" Hemen yanımda Yağız'ın arabaya girmesini beklerken sormuştu Ahmet amca.

Yüzüme bi tebessüm kondurup hızla başımı salladım. "Çok iyiyim."

"Öyle bir anda gidince bir şey oldu zannettim, Emirhan'ı gönderdim arkandan." Derken açık kapıdan şoför tarafına baktı."

"Yok yok. Bir şeyim kalmadı şimdi turp gibiyim."

"İyi çok şükür. Hadi bin bakalım." Diye keyfile mırıldandıktan sonra içeri geçti. Bende içeri geçmek için hareketlendiğimde gözüm ona takılmıştı.

Omzunun üstünden ifadesiz bir bakış tutturmuştu. İçeri geçip kapıyıda kapattıktan sonra o da önüne dönüp arabayı çalıştırdı.

Yol boyu hep bi mırıltı hakimdi. Öndekiler kendi aralarında araba motor beygir bi'şey konuşuyor yanımdaki iki felaket tellalı ise onun bunun dedikodusunu yapıyordu. Annem fazlasıyla memnundu bu halinden, gözlerine bakınca belli oluyordu. Keyfi gayet yerindeydi.

Arabanın en sessizi, aile içinde bile tek kalan ben ise köşede tünemiş müzik dinliyordum.
Ne yapabilirdim ki? Kimse kafa dengim değildi ne konuşabilirdim. Wolkswagenin son modelinin kaç beygir olduğunu mu ya da daha kötüsü Nuriye'nin kolundaki bileziğin gramını mı? Ne konuşayım bunların arasında?

Uğraşacak hiçbir şeyim olmadığından el mecbur bakışlarımı tekrar ona çıkarmıştım. Uğraşmak için iyi bir varlıktı o. Şu an'ı günler aylar belkide yıllar sonra hatırlayacaktım ve bunu bilerek şuan güzel bir anı oluşturmaya çalışıyordum. İlerde keşkelerle yâd etmemek için...

Ara sıra muhabbete katılıyordu ama asla gözünü yoldan ayırmıyordu. Kaşları çatık, hedefi sürekli ileriydi. Bende ona bakmayı bırakıp bu seferde direksiyon üzerindeki ellerine baktım. İmkanım olsa ayaklarında bakıcamda imkanım yok.

Araba sürmeyi öğrenmek istediğimden, yanımdaki her şoföre dikkatle bakardım. Her hareketini izler, analiz eder aklıma kazırdım. Günün birinde illa ki öğrenecektim. Bunlar ön hazırlık olurdu ne güzel.

ᴠɪsᴀʟ | ᴛᴇxᴛɪɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin