ɪ̇ᴋɪɴᴄɪ ʙöʟüᴍ - 9

100 66 8
                                    

Sana gitme demeyeceğim, ama gitme Lavinia. Adını gizleyeceğim, sen de bilme Lavinia..

Özdemir Asaf

~

Tunceli'de ki son günümden tüm dünya ve Putin'e merhaba. Bugün Allah izin verirse tabi hastane işlerimi bitirdikten sonra defolup memleketime gidecektim. Hem tatilde bitiyordu, Asel denen cahili cürebyanında okula gitmesi gerekiyordu.

Sabah gözümü açtığımdan beri içimde bi sıkıntı vardı. Bu yüzden hiç uyanmamayı diledim ama ne yapalım güneşin doğduğunu hissettik bi kere. Bir yandan Erzurum'a dönmek istiyordum ama bir yandan da bırak dönmeyi, Erzurum ne? Bilmek bile istemiyordum.

Burada ne güzel rahattım hergün bir yere gidip geziyorduk, istediğimiz önümüzde istemediğimiz arkamızda, ev işi yok. Evimde olan bin türlü zımbırtı burada yoktu. Uyanmak vardı, gezmek, yemek, içmek ve yatmak.

Şöyle bir sorunda vardı ki eve dönersem bir daha evden çıkmayacaktım.Çünkü çok üşeniyordum. Şimdi kim gidecek çarşıya, o kalabalığa karışacak, insan yüzü görecek falan fistan hiç kaltanamam ve aşırı gerilirdim.

Aslına bakılırsa belkide tek sorun, benim Erzurum'dan sıkılmış olmamda olabilirdi. Ama bu bırakın dünyayı ailemin bile çükünde değildi.

Şehir değiştirip ayrı bir eve çıkmak isterdim mesela. Başımın etini yiyen bir kardeşim olmazdı en azından. Sonra hastanelere kendim gidebilirdim. Kendi hür irademle çalışıp, kendi evimi kendi arabamı kendi işimi kazanabilirdim. Ağrım fazla olduğunda hönküre hönküre ağlayabilirdimde..

Zira beni ağlarken görünce isyankâr ilan ediyorlardı.

Ayrıca anne tarafının daha samimi daha yaşanılır bir havaları vardı. Kimse senin ne istediğine ne giydiğine ne yaptığına asla karışmaz. Ne istersen yapardı hatta. Öyle güzel bir sülaleydi işte.

Ama hiçbiri Erzurum'da yaşamıyordu. Bir teyzem hariç tabi. En çok ilgilendiğim ama yine de çocuklarını say bakayım deseler sayamayacğım teyzem. Her neyse kısaca Erzurum'da burada olduğu gibi kafa dengi insanlar yoktu, ne bi arkadaş ne de bi tam kafa bi akraba çocuğu.

Hiçbirini sevmiyorum zaten.

"Anne ne zaman gidiyoruz?"

Teyzem, kocası, yengemler ve çocuklarla birlikte oturduğumuz kahvaltı sofrasında, sessizce yanımda ki anneme fısıldadım.

"Teyzenlerin ufak bi işi var, kahvaltıdan sonra onu da halletsin gideceğiz." Dedi aynı fısıltıyla.

Kaşlarım çatıldı istemsizce. "Teyzemler ne alaka?"

"Teyzenlerle gideceğiz kızım."

"Sebep?"

"Hastane yollarının üstünde önce mezarlığa uğrayacağız sonra teyzenin kocası abisini görecek oradan da kampüse geçecekler, biz de onlarla birlikte gideceğiz."

Olayı kıstığım gözlerimle yavaş yavaş süzgeçlerimden geçirdikten sonra "Hee." Diye aydınlandım "Mantıklı düşünmüşsün anne."

"Teşekkür ederim kızım, sen de ara sıra böyle düşünebilirsin." diye neyi imâ ettiğini bilmiyorum ama bir şeyi basabayğı imâ ederek söyleyip gitmişti önüne döndüğünde bi süre boşluğa mal mal bakışlar atmıştım.

ᴠɪsᴀʟ | ᴛᴇxᴛɪɴɢWhere stories live. Discover now