18. Düş ve Düşes.

Start from the beginning
                                    

Bakışları karnımı bulduğunda kaşları çatıldı. Topu uzak bir yere fırlattıktan sonra Çam'ın oraya gitmesini sağladı. Ardından ellerini belime sardı. Belimi sardığında, dudaklarını yanağımda hissettim. Benim yanağımı öpüyordu. Yanaklarım onun öpüşüyle ezilmiyor, tam aksine hayatın içine serin suların kıyısına dalıyordu.

''Kaba mıyım? Aşk olsun.'' Dedi imalı bir ses tonuyla.

Ellerimle yakasını düzeltmek istedim. Açıkta kalmış kaslarına bakmamaya çalıştım ama tabii ki bu mümkün olamazdı. Onun kaslarını gördüğüm için gözlerim saatlerce kocaman açılabilir, onu dakikalarca izleyebilirdim.

''Oğlumla aramıza giriyorsun.''

İşaret parmağımla boynuna dokunduğumda, nefesi kesilmiş olacak ki gözlerini kapattı. Gözlerini kapattığında, biraz daha bana doğru yaklaştı. Vücudumuz tek beden gibi olmuştu. Birbirimize gittikçe yaklaşmıştık.

''Oğlun öyle mi? Beni ötekileştiriyorsun?'' Tek kaşını havaya kaldırdı.

''Hak ediyorsun.''

Derin bir nefes aldığında, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Titrek gözlerime baktı. Oralarda bir yerlerde hayatımın izini gizliyordum ama o görüyordu. Gözlerimde, elaların yaşamış olduğu tüm sanrıları görüyordu. Nelik acıların bitmek bilmeyen öfkesini kustuğum satırları gözlerime saklamıştım ve şimdi gözümdeki ruhla baş başaydı.

''Hak ediyorum?'' Sesinde soru işaretleri vardı.

''Eh.'' Mırıldandım.

''Ah Gece...'' Yutkundu. ''Sen...'' Sözünü bölen şey, Çam'ın bir anda aramıza girmek için kuyruğunu sallaya sallaya bacaklarımın arasına girmesiydi. ''Çam geldi. Galiba oğlun özel hayata karşı saygılı değil.''

''Basılmışız gibi konuşuyorsun.'' Kuru dudaklarımı ıslattığımda, önümde eğildiğini gördüm. ''Ne yapıyorsun?''

Dudaklarını karnımda hissettim. Dikişli yeri açmak için bluzumu yukarıya çekti. Oraya sıcak bir öpücük bıraktı. Ne amaçlıyordu? Kalbimdeki tozları yutmamı mı istiyordu? O tozlar bir bir boğazıma diziliyordu. Göremiyordu muydu mavilikleri? Ben bir denizdim, onun tarafından toz haline geliyordum. Görmeliydi, görmeliydi ki beni böyle heyecanlandırmamalıydı.

''Bundan sonra her gün, yaraların iyileşene kadar onları tek tek öpeceğim.'' Dedi.

''Serter.''

Nefesim kesiliyordu. Her bir kelimeyi bir düğüm olmuş ipe bağlıyordum. Onun yanındayken konuşmak imkansız hale geliyordu. Sözlerinin yaratmış olduğu duygusal anlamlar, beni cehennem ateşinden koruyordu. Büyükelçi sayesinde yazım kışa kalmamıştı. Artık yaz ayında, güneşi derin bir şekilde hissediyordum.

''Benim güzel karım.'' Omuzlarımdan tuttu ve çenemi parmaklarıyla kaldırdı ayaklandıktan sonra. ''Her daim mutluluğu hak ediyorsun.''

''İyi ki varsın.''

Onun göğsüne uzandım. Parmaklarıyla saçlarımı okşadı. ''Her zaman, yanında olacağım.''

Sanki yıllardır tanışıyor gibiydik. İkimizde birbirimizde bir şeyler buluyorduk. Yaralarımızı sarıyor, üzüntülerimizi paylaşıyorduk.

''Sana bir şey yapmak istiyorum.'' Geri çekildiğimde gülümsüyordu. ''Yemek yapabilirim, tatlıda ama böyle el emeği bir şey yapıp seni mutlu etmek istiyorum.''

''Neden?'' Çenemin altını parmaklarıyla sardı.

''Bilmem.'' Omuz silktim. ''Seni mutlu etmek istiyorum galiba.'' Saatlerce bu şekilde onun kolları arasında kalabilirdim. ''Akşam yemeğini hazırlayacağım, hem sen sürekli bana bir şeyler hazırlıyorsun. Ben de bir şeyler yapmak isterim.''

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now