Andrew,"Natalie."dedi sert bir sesle. "Laflarına da hareketlerine de dikkat et. Kırarım o çeneni."

Natalie 'nin babasının lafıyla gözleri doldu. Bayan Hawkins 'e baktı ve dudak büktü.

Bayan Hawkins kıza ayıplar gibi bakıyordu. Kafasını çevirip önüne döndü ve hızla bahçeye doğru çıktı.

O çıktığı gibi Bilge yanağına düşen göz yaşlarını gülümseyerek sildi.

Babası ve annesine bakıp,"Evet ne diyorduk?"dedi sesini canlı çıkartmaya çalışıp.

Gracia,"O daha çocuk Bilge, belli ki annesinin dolduruşuna çok maruz kalmış."dedi. Ağladığını hepsi görmüştü.

Bilge,"S-sorun değil anne, biliyorum."dedi. Sesi istemsiz titreyince boğazını temizledi.

Süleyman Andrew 'e baktı.

Andrew dişlerini de yumruklarını da öfkeyle sıkıyordu. Süleyman ile göz göze gelince aniden ayağa kalktı ve Atilla'yı Bilge'nin kucağına koydu.

Atilla aniden annesine gidince dudak büktü ve birden ağlamaya başladı.

Andrew o kadar öfkeliydi ki bebeği duymadı ve yeni yardımcısı Martin'e,"At arabasını hazırla."dedi.

**

"Lordum?"dedi Jennifer büyük bir mutluluk ile. Yeni yeni yürümeye başlamıştı.
"Sizi görmek ne güzel."

Andrew, önce kızın konağına ve kızın odasına gelmişti bir de. Bu ne demek biliyordu Jennifer.

Andrew gülümsedi,"Nasıl oldu ayakların?"

Jennifer, Andrew'in onu merak ettiğini düşündü.

"Daha iyiler lordum."

Andrew kafasını salladı.
Kız yatağının baş ucundaki uzun pudra oturuyor Andrew ise hemen pencerenin oradaki tekli berjerde oturuyordu.
"Ne mutlu sana değil mi?"

Jennifer gülümsedi,"Sağ olun tekrar. Buraya kadar gelmeniz beni onure etti."

Andrew,"Evet, geldim. Bir şey alıp, konuşmak için."dedi. Jennifer yeşil gözleri parladı. Almak.

Ne alacaktı?
"Dinliyorum Lordum."

"Natalie birkaç gündür seninle birlikteydi Jennifer."

Sarışın kadın kafasını sallayarak,"Evet benimleydi. Kızımı çok özlemiş olduğumu söylemek istiyorum Lordum. Tekrar izin verdiğiniz için teşekkür ederim."

"Ancak bugün geri geldi ve Natalie, benim tanıdığım Natalie değildi."

Jennifer anlamadı,"Nasıl yani Lordum?"

Andrew gülümsedi ve birden,"Ayağa kalk Jeni."dedi. Jennifer afalladı,"Sebep lordum?"

"Ayağa kalk!"diye bağırdı Andrew.

Jennifer yutkunarak ayağa kalktı. "Ne olduğunu anlamıyorum sevgili lordum,"

"Ben Jenni,"dedi Andrew ve berjerin iki kolundan tutunup ayağa kalktı. "Bir kadına vurmaktan asla çekinmedim zira benim annem sadece sopadan anlayan aşiftenin tekiydi ve ailemde kadına saygı sıfır denilecek kadar azdı."
Burnunu çekti sertçe. "Ancak ben, adalet veyahut terbiye getirmeyecek dayağa her zaman karşı oldum."

Jennifer'a yaklaştı.

Jennifer kafasını kaldırıp adamın lacivert gözlerine baktı,"Biliyorum Lordum."dedi.

Andrew tebessüm etti. Elini yavaşça Jennifer'ın yanağında ki bir tutam saça götürdü ve iki parmağı arasına usulca aldı.

"Saçların Jenni, bana ipekten bir yatak örtüsünü anımsatıyor."

Taş yürekWhere stories live. Discover now