Bölüm 2

187 90 1.1K
                                    


2.Bölüm

Kalbinin sesini dinle Papatya!

Saat 20:15 olmuştu, Ailecek salonumuzda oturup televizyona bakıyorduk. Kardeşim telefondan oyun oynuyor, annem babam çaylarını yudumlarken dizi izliyordu. Ben ise pijamalarımı giymiş bir yandan annemin yaptığı kısırı yiyor bir yandan telefondan instagram hesabımda dolanıyordum.

Bir süre video izledim, resimlere baktım. Gönderileri gezdim. Takip ettiklerimin paylaşımlarına baktım. Daha sonra whatsapp'a girdim. Orada da pek bir şey yoktu. Tam çıkacaktım ki gelen mesaj bildirimi ile ana sayfaya tekrar döndüm.

''Güzelim, ne yapıyorsun?''

Sumru'danmış gelen mesaj. Hemen cevap yazdım.

'' Oturuyorum yavrum sen ne yapıyorsun? Bugün görüşemedik hiç.'' Mesajım hemen mavi tık oldu. Mesaj sayfasından çıkmadan yazıyordu.

'' Aynı bildiğin gibi. Dersler ile uğraşıyordum. Sen neler yaptın? Samsun'a dönüş ne zaman?''

'' Yazar eğitmenliği için görüşmeye gittim. Artık karşında eğitimci Papatya var. Gelince de televizyon izlerken uyumuşum. Cuma günü de dönüş yapacağız galiba tam netleştirmedik. Neva ile ev tuttuk. Onun bir arkadaşı daha varmış. Bakalım anlaşabiliriz inşallah. Bizim yurttan arkadaşım gelecekti ama ailesi izin vermemiş.''

'' Can kardeşim benim, tebrik ederim seni. Sen hep böyle başarılı olacaksın. Yürekten inanıyorum buna. İnşallah anlaşabilirsiniz. Ben çok yorgunum, yarın ararım seni. Öpüyorum kocaman.''

'' Ben de canım.''

Sumru ile sadece whatsapp üzerinden görüşebiliyorduk. 2 senedir Fransa'da yaşıyor. Okul tatillerinde Türkiye'ye geliyor zar zor. İnsanlar eğitim hayatları için ya da yaşam standartlarını değiştirmek için çıkar yurt dışına Sumru ise acılarından uzaklaşmak için. Daha doğrusu ailesi böylesinin onun açısından daha iyi olacağını düşündüğü için. Ama bu Sumru'ya iyi gelmiyordu. Bu sene gelince tekrar dönmeyeceğinden adım gibi eminim. Çünkü onun burada canı var. Cananı var. Sevdiceği var.

Sumru'nun Uras'ı var burada.

Kollarında can verdi sevdiği adam. Korkunç bir trafik kazasında. Motor kullanmayı çok seviyordu ikisi de. Bir sinema çıkışı rüzgâra savaş açarcasına sürmüşler motoru. Uras karşıdan gelen araçtaki far ışığının gözlerini kamaştırması ile hızını yavaşlatamamıştı. Bu kadar hızlı gitmeseydi şu an yaşıyor olabilirdi. Maalesef hızını alamadı bariyerlere girdi. O anda ölmüş. Sumru ise yaralanmıştı. Çok şükür sağ salim ama ruhu yaralı. Bir sene psikolojik tedavi gördü. Ailesi burada kaldıkça düzelemez diye yurt dışına çıktılar. Çok zor zamanlar geçirdi. Birlikte paylaştık bu acıyı. Her daim yanında oldum, yalnız bırakmadım hiç. Onunla ağladım. Gözyaşlarını sildim. Teselli etmeye çalıştım. Elimden ne gelirse yapmaya çalıştım. Hep yanında olmaya da devam edeceğim.

Sumru benim çocukluk arkadaşım, dostum, kardeşim, can bağım. Hayatta herkese Sumru bir dost nasip etsin yaradan. Daha Sumru ile ilgili anlatacak, yaşayacak çok şeyimiz var.

Derin bir iç çektim. Telefonumu koltuğun üzerine bıraktım yavaşça. Mutfağa gitmek için oturduğum yerden doğruldum. Beyaz kapıyı gümüş rengi kulpunu aşağı bastırarak açtım. Tezgâha doğru yönelip mavi kapaklı sürahiden tezgâhtan aldığım büyük yaldızlı bardağa su doldurdum. Bir dikişte bitirdim suyu. İçim yanmıştı adeta.

Mutfaktan çıkıp karşıda ki lavaboya girdim. Soğuk suyu yüzüme çarptıkça rahatladığımı hissettim. Derin bir nefes çektim. Soluma dönüp annemin yeşil lale desenli dantel işlemeli havlusuna dokundum. Elimi dantelin üzerinde gezdirirken gülümsedim. Annem benim. Ablama da çok yaptı bu dantellerden. Şimdi bana da yapacakmış iki gözümün çiçeği. Bir yandan gülümserken yüzümü havluyla kurulayıp içeri geçtim.

Bir Papatya MasalıWhere stories live. Discover now