Nereye gideceğinden emin bir halde atıyordu adımlarını yalın ayak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nereye gideceğinden emin bir halde atıyordu adımlarını yalın ayak. Şatonun batı kısmına girdi. Uzun, tozlu, karanlık ve kasvetli koridorunda yürüdükçe gelinliğinin etekleri temizliyordu soğuk koridorun yıllardır tozlu olan taşlarını.

Hızla, delirmişcesine koşuyordu. İşte yine oradaydı. Kükürt kokulu eski zincirli kapının önünde. Ellerini ve yüzünü küflenmiş duvara dayıyarak acı canhıraş halde ağlamaya başladı. Gözyaşlarının tuzlu suyu kan misali akıyordu ellerinin üstünden. Ait olduğu yer burası mıydı?
Ardında ne olduğunu bilmediği kapıyı okşarken, anlını dayadı küfden yeşile dönüşmüş çürümekte olan kapıya ve ağlarken fısıldamaya başladı.

"Geleceğim, yakında çok yakında. Bitecek bu ızdırap..."

Ve dayanamadı daha fazla bedeni bu ağır yüke oracıkta bayıldı kız. Tuğrul tamda oradaydı. Biliyordu buraya geleceğini. Gözyaşları süzülürken yanaklarından kahrolurcasına yumrukluyordu küflü duvarı. Koşarak aldı sevdiği kadını yerden. Kucaklarken acı içinde bakıyordu kıza...

***

Gözlerimi açtığımda odamdaydım ve Tuğrul yanımda oturmuştu. Birden fırladım.

"Tuğrul ne oldu bana?"

"Yok bir şeyin aşkım. Aşırı heyecandan ötürü küçük bir baygınlık geçirdin. Birşey yemedin ondan sanırım"

"Evet günün heyecanıyla pek kahvaltı yapamamıştım. Çok özür dilerim. Kızdın mı bana? Utandırdım seni, hem de böyle bir günde"

Yüzümü okşarken anlımı öptü.

"Asla, beni asla utandırmadın. Hiç önemi yok. Doktor iyi olduğunu söyledi. Kendini iyi hissettiğinde inebiliriz aşağıya"

Hemen yataktan çıkarak:

"İyim çok iyim. Herkes bizi bekliyordur. Afedersin afedersin"

Bunu bekliyordum. Mutlaka bir aptallık yapacağımı biliyordum. Kendimi hemen toparlamalıydım. Aynanın karşısına giderek gelinliğimi düzeltirken birden bağırdım.

"Aman Allahım! Gelinliğimin etekleri neden kir içinde? Çalışanlar gelinliği giydirirken buna dikkat etmediler mi?"

Arkadan belime sarılarak:

"Sorun değil prenses bir kaç gelinlik daha var, Onlardan birini giyersin"

"Ama sen bunu çok sevmiştin"

"Ben sadece içindekini seviyorum"

Derin derin çekti beni içine:

"Seni aşağıda bekliyorum"

Çıkarken kapıda içeri yine çalışan kızlar girdi ellerinde farklı gelinlikle. Beni yeniden giydirdiler itinayla ve kuaförler saçlarımı taradı tekrardan. Fakat bana bakışları biraz garipti sanki, ya da bana mı öyle geliyordu? Heyecanımı bastıracak bir ilaç olsaydı keşke diye düşünürken, tabi ki var. Doktorumun bana verdiği bir hap aklıma geldi.

ELIYS (+18)Where stories live. Discover now