8' Mingyu'nun Yanındaysan

Începe de la început
                                    

"Birdenbire bu kadar samimiyet fazla olurdu." dedim umursamaz bir tavırla kot pantolonumun üzerinden dizimi kaşırken.

"Neden fazla olsun ki? Sonuçta ona aşık olmaya çalışıyoruz. Aman, çalışıyorsun." Jeno'nun söylediğine kıkırdayınca elindeki havluyu kavrayıp yalandan omzuma vurdu.

"Bardak ver. Çok konuşma."

Yanımdaki tepsiden bir bardak daha uzattım.

"Bu defalık hastalık sayesinde buluştuk. Bir daha nasıl buluşacağız? Mingyu neredeyse her gün akşamlara kadar çalışıyor." diye sorduğumda Jeno gözlerini raflarda gezdirip bir süre düşündü.

"İş yerine gidemez misin?" diye sorduğunda abartıyla ellerimi havada salladım.

"Yok, hiç o ortama girmeyeyim." sonra birdenbire aklıma gelen şeyle elimdeki yeni bardağı ona uzatırken duraksayınca Jeno da elini uzatmış bekler bir vaziyette duraksadı.

"Ne oldu?"

"Geçen gün Mingyu telefonda bir iş ortağının düğününe gideceğini söylemişti. Bana eşlik etmek ister misin demişti ama bu cümlenin aynısını kurmuştum ona."

Jeno büyük bir umutsuzlukla derin bir nefes verip elindeki havluyu tezgahın üzerine bıraktı.

"Sen cidden iyi misin? Zaten amacımız nişanlına yakın durman. Nasıl kabul etmezsin?"

Omuzlarımı silkerken, "Dedim ya, öyle ortamları sevmiyorum." dedim. Jeno dudaklarını birbirine bastırıp elimdeki bardağa uzandı ve sertçe elimden çekti.

"Ara şimdi hemen. Düğün geçmediyse gitmek istediğini söyle."

Yüzümü buruşturup tekrar omuzlarımı silktim. "Hayır ya, çok gerilirim ben."Jeno ile aramızda sinirli bakışma geçtikten sonra,

"Sen bu adama aşık olmak istediğine emin misin? Hayır her fırsatta ona yanaşmak yerine kaçıyorsun da." diye çıkıştı. Sıkıntılı bir nefes verip önümdeki tepsiyle oynamaya başladım.

"Gerçekten elimden geleni yapıyorum. Sadece kalabalık ortamları sevmiyorum. Üstelik Mingyu'nun yanında olduğum için çoğu insanın gözü benim üzerimde olacak. Zaten öyle bir ortamda nasıl bir yakınlaşma geçebilir ki aramızda?"

Jeno söylediklerimi büyük bir ciddiyetle dinledikten sonra elindekileri bırakıp üzerine çıktığı tezgaha oturdu ve bacaklarını aşağı sarkıttı.

"Bir erkek için bu tür şeyler önemlidir velet." dedi işaret parmağını havaya dikeltip. "Sen kendi isteğinle orada Mingyu'nun yanında duracaksın. Basit bir şey gibi görünebilir ama aslında çok anlamlı."

Yüzümü anlamsızca buruşturdum. "Nasıl yani?"

Jeno bana daha fazla katlanamıyor gibi gözlerini devirdikten sonra,

"Oraya Saram olarak gitmeyeceksin. Mingyu'nun nişanlısı Saram olarak gideceksin. Herkes sizi görecek,aranızdaki şeyi görecek. Bir erkek için bu histen daha güzel bir şey var mıdır?"

"çok saçma." dedim fikrimin arkasında durarak. "Zaten bilmesi gerekenler aramızdaki ilişkiyi biliyor. Hem Mingyu'nun böyle düşüneceğini sanmıyorum."

"Bence de saçma." dedi Jeno tek omzunu havaya kaldırarak. "Ben sevdiğim kadını insan içine çıkartmak istemezdim. Aksine, sadece ben bileyim benimle olduğunu. İkimiz bilelim yeter." Jeno'nun ağzından çıkan her kelimeyi, onları söylerken yüz ifadesinin aldığı şekle kadar inceledim. O konuşurken ona öylesine dalmıştım ki sonrasında birkaç şey daha söylemişti ama dinlememiştim.

Kelebekler ' JenoUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum