"Yani geleyim mi?" diyerek düzeltti cümlesini. Bu hali gözüme o kadar tatlı geliyordu ki.
"Kendi can sağlığım için, yanımda iri yarı birine ihtiyacım var sanırım." dedim.
İstemem, yan cebime koy misali.

"Rüya, sarılayım mı?" aniden sorduğu soruyla şaşkın, şaşkın yüzüne baktım. Kenardan bakan, 27 yaşında olgun bir adam asla demezdi.

"Hayır." dedim duygularımdan bağımsız şekilde. Özsaygım için kendime teşekkür ederim.

Beni korumak için yaptığı onca şey, beni nasıl yıpratmıştı. Bir yıldır döktüğüm psikolog paraları, göz yaşları. Hepsinin bir bedeli vardı değil mi? Bunu ödeyecek kişide bizzat karşımda duruyordu.

Masum, masum bakan Uğur'a her ne kadar kıyamasamda süründürecektim. Kıyamadığım zamanlarda da bana nasıl kıydığını hatırlar, sürümdürme görevime devam ederdim.

"Benimle gelmek ister misin?" diye sordu.
Buna da hayır diyemem artık.
"Olur." dedim oldukca isteksiz gibi davranarak. Ya tabii, isteksiz. İzin verseler koşarak gideceksinde, Allah'tan araba var.

Evden çıkarak Uğur'un arabasına yerleştik. Arabasını değiştirmişti. En son Uğur'la birlikte arabaya bir yıl önce binmiştim. Şu an kendimi 2021 kışında hissediyordum. İlk konuşmaya başladığımız anlar. Sahi, belkide kader ağlarını o gün örmüştü?

"Yeğenin olmasaydı kader ağlarını öremezdi." dedim sesli düşünürek.
Yüzüme baktı. Kırmızı ışıkta durmuştuk.

"Sana göre örülü hali mi bu?" diye sordu alayla.
O kadar sıkıntı yaşadık, hatta hayatımın en kötü dönemini bana Uğur yaşattı. Neymiş korumak içinmiş.

"Sen kendinde konuşma hakkı görüyor musun? Örülü hali bu evet. İyi ki de böyle. Beni korumak ayağına nişanlanan adamsın sen. Şimdi gelip dalga geçer gibi halinden memnun değilmişsin gibi davranamazsın." dedim sinirle. Bir tanede suratına geçirmek istedim ama yapmadım.

Gözlerimde olan kini ben bile hissettim. O kadar kin ve nefretle bakmıştım ki gözlerine, yerine sindi. Bir şeyler parçalandı içinde. Benim kendim parçalanmıştım, o da bunu düşünsün bir zahmet.

"Memnun muyun Rüya? Allah aşkına neden tüm suçu bana atıyorsun? Ne yapsaydım, evlenseydik de Selim düğün günü senin kafanı mı patlatsaydı?" diye sordu dayanamayarak. Sesinde bariz bie acizlik vardı.

"Suç benim mi Uğur? Bana anlatsaydın ya, deseydin durum böyle. Ben anlamaz mıydım? Neden söylemedin? Gel ayrılalım, sahte nişan olacak bilmem daha ne boklar. Ben anlardım Uğur," dedim ve gözlerimi kapattım.
Yaşadığım şeyleri hâlâ sindiremediğimi anlamıştım.

"Neymiş, ben evlenilecek kadın değilmişim. Sen bu lafın yükünü bilir misin? Ben bir yıldır omuzlarımda taşıyorum. Sevdiğim adam ya, sevdiğim adam! Sen yükledin bu yükü bana, sen!" dedim bağırarak.

Bir şeyleri anlamalıydı artık, ben o kadar çektim. Birazda o çeksin.
"Rüya, sen benden gitmeseydin ben senden gidemezdim! Ulan neyini anlamıyorsun?! Sen benden gitmeliydin, tiksinmeliydin! Yoksa kimse beni senden koparamazdı, sen hariç." dedi ve kafasını arkaya yaslayarak, gözlerini kapattı.

"Ki zaten sen bile koparamadın." dedi sakin ses tonuyla. Korna sesleri duymamızla, trafikte olduğumuzu hatırladık. Yarım saatin ardından ofis tarzı bir yere varmıştık.

Uğur beni beklemeden önden girmişti içeri. Sinirliyse ben daha fazla sinirliyim. Sanki nişanlanan benim.
Kızım, o kadar uğraşıyor çocuk. Geldiğinden beri tek dediğin sen nişanlandın. Her şeyi anlatmasına rağmen, bir dur artık!

Keşke gelmeseydim. İçeri ardından girdim. Tanıdık simayla gülümsedim.
"Yengem!" diye Murat üstüme koştu.
Sarıldığımızda sırtına vurdum iki tane.
"Oh be, sonunda gördüm nur cemalini!" dedi heyecanla.

"Murat be, nasılsın?" dedim ben de aynı heyecanla.
"İyiyim be yengem, ama," diyerek kulağıma eğildi. "Uğur hiç iyi değil." dediğinde gözüm, çekmecede bir şey arayan Uğur'a kaydı.

Ben de dudaklarımı büzdüm.
"Niye, nişanlısı mutlu edememiş mi?" diye sordum. Kızın hiçbir suçu yoktu, biliyorum. Hatta keşke diyorum, Uğur çok önceden o kızı onların elinden kurtarsaydı. Benim sinirim Uğur'aydı. Bana gelip anlatmak yerine, saçma sapan yollar denedi.

Sonuçlarına en çok ben katlandım.
Sidik mi yarıştırıyorsun Rüya? Derdi her ikinizde çektiniz işte. Adamın yüzünün nuru gitmiş, daha ne anlatıyorsun?

Mantıklı konuşan tarafımı susturdum. Hiçbir şey sinirimin önüne geçemezdi.
"Yenge haberin yok mu?" diye sordu murat.

"Var Murat, var." dedim L koltuğa ilerleyerek.
Bağdaş kurarak oturdum. "Yenge, kahve yapayım mı?" diye sordu Murat.
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Rüya kahveden nefret eder, çay yapayım ona." dedi Uğur ve mutfak olduğunı düşündüğüm dar odaya girdi.

Murat gözlerini büyütmüş sırıtıyordu.
"Gözüm ne renk diye sorsam, mavi der. Ama senin çay sevdiğini bile biliyor." dediğibde göz devirdim. E bir zahmet Murat.

"Ben hiç söylemedim ona. Kendisi dikkat etmiş." dedim ben de sırıtarak.
Gerçekten hiç söylememiştim.
"Gamze nasıl?" diye sorduğunda sırıtmam büyüdü.
"Ne yapacaksın?" diye sordum.

"Öylesine." dedi yastıkla oynayarak. Eminim öylesinedir..
"Çok iyi, o da seni soruyor." dediğimde gözleri ışıltıyla bana baktı.
"Gerçekten mi? diye sorduğunda kafamı olumlu anlamda salladım.

Odaya üç çay bardağıyla giren Uğur'a baktım. Tepsiye en sediğim tatlılardan da koymuştu. Az önce kavga eden biz değildik sanki.

"Siz niye durgunsunuz?" diye sordu Murat. Hepimiz yuvarlak olan, küçük ahşap masanın etrafına oturduk.
"Değiliz." dedi Uğur yüzüme bakarak.

Çalan telefonla herkes irkilmişti.
"Efendim Koray?" diye sordu Uğur.
Yüzü mimikten, mimiğe giren Uğur'un gözleri parlamıştı.
"Orospu evladına bak amına koyayım, kaçtı kaçtı sınıra varınca kaza mı yaptı?" diyerek kahkaha attı.

Murat'ın gözleri büyümüştü. Kaşlarım çatıldı çünkü bir şey anlamıyordum.
"Ameliyyatına mı gireceksin şimdi?" diye sordu Uğur.

Birkaç şey söyledi telefonda ki adam.
"Sağ çıkarmayın, zaten içeride ben öldürtecektim. Erkenden işi hallolsun." dediğinde ürktüm. Uğur'un böyle taraflarıda mı varmış?

Telefonu kapattığında ayaklandı ikiside. "Doktor olan Koray aradı. Selim sınıra vardığında kaza yapmış. Kafası ikiye bölünecekmiş, sağ tarafa bayılmasaydı. Yine şanslı çıktı şerefsiz. Ama bu sefer kurtulamayacak." dedi ve gülümsedi.

"Gidelim o zaman hastaneye." dedi Murat ve ceketini aldı.
İkiside beni unutmuş gibi kapıya iletlediklerinde Uğur duraksadı.

"Rüya seni eve bırakayım." dedi. Ben de isteksizce ayağı kalktım. Keşke gitmeseydi. Kavga ederdik.

Selim denen şahıs sağ çıksaydı Uğur öldürtecekti değil mi? Hâlâ Uğur'un yeni gördüğüm tarafına şaşırıyordum.

Ve en çok Selim'in bu kadar kolay nakavt olmasına şaşırıyordum.
Keşke en başından kaçmaya çalışsaymış.

Umarım Selim'in intikamını alacak yeni birisi çıkmaz.

Polis Bey Uğur | TextingWhere stories live. Discover now