23

4K 234 32
                                    

"Gülşenciğim, enerjimiz uymasa ne olur? Bir birinizin yörüngesine çoktan girdik." İmalı konuşmamla, gülümsedi.
Ne zaman salacaksın bizi?

"Uğur, hiç sevmez yörünge enerji."
E, sen söyledin ya. Neyse büyüklük bende kalsın yine. "Sen mi karar veriyorsun?" dedi Demir.

Ağzından bal damlıyor, canım arkadaşım. "Demir sende iyice Rüya'nın yancısı oldun?" Gülşen hiç hoşnut olmayan bir ifadeyle konuştu.

Uğur'un telefonu çalmıştı. Adı tam okuyanamıştım, ama polis yazıyordu sonda. Sanırım karakoldan arkadaşı. "Tamam, eve geçiyorum şimdi. Ben dosyaladı sabaha kadar halleder atarım sana." Bora telefonu kapatıp ayaklandığında, kaşlarım çatıldı.

Daha on dakika bile olmadı. "Rüya kalkalım mı?" Kafamı salladım. Belimde hissettiğim elle gülümsedim. Arkadan duyduğum sesle duraksadım.

"Yarın akşam buluşuyoruz o zaman Uğurcum?" dedi, Gülşen. Gülümsemem solarken, Uğur kafasıyla onaylamıştı.

"Nerede buluşuyorsunuz?" Uğur şarkı sesinden uzaklaştığımızda konuşmaya başladı. "Eski arakdaşlarımla çok uzaklaştık buraya tanışdıktan sonra, öyle eskileri hatırlamak adına bir gece planladık."

Benim şimdi haberim oluyordu. Nişanlım, yarın onu seven kadınla, bir barda buluşacaktı. Uğur'a güvensem, bile kaldırabilir miydim, Gülşenin yapacaklarını.

Gitsindi, sıkıntı yoktu. Ama söyleseydi. Belki bu kadar bozulmazdım. Belli etmedim içimden geçenleri. Yine sadece ben ve siz şahit oldunuz üzüntüme.

On beş dakika sonra evdeydik. Uğur'un evinde. Ben üstümü değişmiş, Uğur'un yanına gelmiştim. Şort ve askılıyla oturuyordum. O her zaman olduğu gibi, siyah eşofman ve siyah tişört. Dolabını açtığımda siyah binlerce tişört ve eşofmanla karşılaşmıştım.

"Hay sikeyim." Oldukça gergin olan Uğur, asla ama asla eski Uğur değildi. Sanki şu an tanımadığım, yabancı bir Uğur var. Hatta Uğur bile değil. "İyi misin?" dedim. Kafasını kaldırmış, ifadesiz bakmıştı. Ne olmuştu, son bir saatte?

"Ne var Rüya?" dedi, sakince. Bok var Uğur ister misin? Sakinliğimi korudum. "Yok bir şey." Yanında oturarak, bacaklarımı kendime çektim, ve elimi bacaklarıma sardım. Bana yandan bakış attı. "Ne istiyorsun?" dedi.
Şu saçmalığı kesmeni.

"N'oluyor?" Tüm bedeni, bana dönmüştü. "Ne demek n'oluyor?" dedi, Uğur. Neydi bu tavırlar. Bir şey mi yaptım ki acaba.

"Neden böyle soğuksun son bir saattir?" Koltuğun, yanına yasladı sırtını. "Normalim, soğuk değilim." dedi.

"Ben eve gidiyorum, cidden saçma sapan triplerini çekmek zorunda değilim." Ayağa kalkacaktım ki bir şey durdurdu.

"Kalman kabahat." Arkamı döndüm. Ben cidden şu an parmağımda bu adamın mı yüzüğünü taşıyordum? Uğur'u getirin bana!

"Ciddi misin Uğur? Neden böyle davranıyorsun bir şey mi yaptım?"
Yine suçu, kendimde arıyordum. Çünkü salağım evet. Bana soğuk davranılıyorsa, suçlusu benimdir. Karşımdaki neden yapıyor diye düşünmem, tek sorun hep benimdir.

"Belkide artık, eskisi gibi değildir bazı şeyler?" Koca cüssesi ayağa kalktı. Dağılmış siyah saçları, mor göz altları öfkeli gözleri. Ben ne yaptım ki...

"Bazı şeyler?" dedim. "Sana olan duygularım." demişti...
İlk bir kaç saniye afalladım, sanki. "Ağlama Rüya." Gözlerimin dolduğunu yeni farketmiştim. Uğur'un böyle bir yüzüde vardı. Ben mi çok geç karşılaştım?

"Ağlama, Rüya." Gözlerini kapatmıştı. Derin bir nefes soludu. Elini kafamın arkasına attı. Kendine çekerek, göğsüne yasladı. Sakince göz yaşı akıtıyordum. Neden böyle yapmıştı ki?

Ellerini belimde hissettiğimde, kendimi ona yasladım. Hissettiğim acı farklıydı. Blöf mü yapmıştı?

"Özür dilerim, özür dilerim." Sakince fısıldadığı şeyle, daha çok ağlamaya başlamıştım. Sevdiğim insanlardan, böyle şeyler duymak çok acıtıyordu. Belki sevdiğim değilde, sadece Uğurdan duymak.

Kafama bıraktığı, küçük öpücüklerle sakinleşmeye çalıştım ama olmuyordu. Bir an yere çakıldım. Onun ani bir şeyle söyledikleri beni yıkıyordu. Usulca koltuğa oturttuğunda, ağlamam durmuyordu. Uğur saçımı okşamaya devam ediyordu. Diğer elide, belimdeydi.

"Rüya, bu tarafımı görmeni hiç istemezdim, üzgünüm. İşlerim yolumda değil, sinirimi birinden çıkmam gerekiyordu." dedi. Sakinleşmeye çalıştım ki konuşayım. "Ama, benden neden sinirini çıkıyorsun ki." Ağlamam dahada şiddetlenirken, Uğur'un fısıldaması karnıma kramplar sokuyordu. Üzüntü, ve kelebek hissi.

Allah'ım ben ne yaşıyorum şu an tam olarak. "Özür dilerim, çok çıkıştım hiç yapmamalıydım ani sinirle oldu." Kafasını benim kafama yasladı. Saçımı öpüyor, belimi okşuyordu. Karnımda tikim var normalde ama Uğur dokununca hiçbir şey olmuyordu.

"Affettin mi?" Kıpkırmızı olduğuna emin olduğum gözlerimi, onun siyahlarıyla birleştirdim. "Her kırdığında seni affedemem." Uğur kafasını arkaya attı. Gözlerini kapattı. Öylece on saniye kadar kaldı. Sonra kafasını kaldırdı. Omuzlarımı okşuyordu. Dudağımın kenarına öpücük kondurdu.

Kahretsin, çok profosyöneldi. Kafamı boynuna gömdüm. Affetmiştim zaten. Katillerle ve suçlularla uğraşmak zor iş. "İlk ve son." dedi. "Söz?" dedim.

Sustu, ve kafasını yeniden kafama yasladı. Benim bu pozisyonda oldukça uykum gelirken, o hâlâ çok zinde ve düşünceliydi. Tufan krizini yeni atlatmıştık. Normaldi bu kadar gergin olması.

"Yarın sende gelmek ister misin?" Vicdanını rahatlatıyordu şu an. Onu tanıyorum. "Hayır." diye mızmızlandım. "O zaman bende gitmiyorum." dedi Uğur.

"Saçmalama, söz verdin Gülşen'e." dedim. "Gitmiyorum, bu kadar." dedi.
Bana uyar aslan parçası. Hatta sen Gülşen'i arkadaşlıktan falan çıkar. Direkt hayatından da çıkara bilirsin.

Beni kendiyle birlikte sehpahanın önüne çekiştirdi. Ben kucağına oturmuş  bacaklarımı iki tarafına sarmış, kafamı boynuna gömmüştüm. O da kucağına laptopu almış işlerine devam ediyordu.

"Özür dilerim." Diye fısıldamıştı tekrar. Saçlarımı yine öpmüştü.

Polis Bey Uğur | TextingWhere stories live. Discover now