24

4.5K 237 24
                                    

Uğur, dosyaları bitirmiş benimle ilgilenmeye başlamıştı. Az önce kedi köpek gibi kavga etmemiş gibi usul usul bir birimize sarılıyorduk.

"Cips kola?" dedi Uğur. Ben de kafamı heyecanla sallamıştım. Sohbette bulurduk, oh mis. Ne kadar zamandır yapamıyorduk.

Elinde, kola ve çekirdeklerle geldi. "Cips nerde?" diye sitem ettim. "Kalmamış yavrum, geç oldu diye markete gitmiyorum." dedi.

Kafamı onaylar şekilde salladım. Kolaları bardaklara doldurmuş, sohbet ediyorduk. "Gülşen'in yaptıklarının farkındasın değil mi?" dedim, merakımı gizlemek isterken.

"Ne yapıyormuş Gülşen?" dedi. Dalga mı geçiyordu lan benimle. "Gülşen mi, ayı oynatıyor." dedim hafif sinirle. Kahkaha atmıştı. Ne güzel gülüyordu.

"Rüya, salak olmak gerekir farkında olmamak için. Çok eski arkadaşım olduğu için hâlâ yanımda. Eskilerin hatrına." demişti. Gülümsedim.

"Biliyor musun, eğer on yaşında olan Uğur şu an bizi böyle görse çok kızardı." dedi. Kaşlarım havalanmıştı. "Neden ki?" dedim. Gülümseyerek yanağımı öpmüştü. Ne ara ben, bu adama karşı koyamıyordum.
Karşı koymak isteyen kim.

Sana koyunca gelen pişmanlık hissi...

Sus gerizekalı, önemli anımın içine etme.

"Bir kere okulda, canım gerçekten çekirdek istemişti. Ben babamlar beni terk ettikten sonra, amcamlarla yaşamaya başlamıştım. Tabii yengem benden haz etmiyordu. Durumları da kötüydü para istemeyemezdim." dedi, Uğur.

Pür dikkat onu dinliyordum, içimden bir şeylerin koptuğunu hissediyordum.

"Zaten terk ettikten iki gün, sonra ölüm haberleri geldi. Neyse okulda çocuklar çekirdek yiyordu, ben de istemiştim çocuktum. Yanlarına yaklaşıp istemiştim. Okulun serserilerine denk gelmişim ki dayak yemiştim. O gün kendime, çocuk aklımla çok kızmıştım. Çekirdek senin neyine, sen çekirdek bile hak etmiyorsun, ailen bile seni sevmeyip gitti işte diye kızmıştım kendime." dedi. Hâlâ gülümsüyordu. Acılarını hafifletmediğine emindim yüzündeki gülümsenin.

Hatta gülmek zorunda olduğu için, daha çok acıtıyordu. Yanına yaklaşarak, dudaklarına öpücük kondurdum. Sağ elimi, ensesine atarak okşamaya başladım.

"Sonra, tanımadığım akrabalarım çıktı orataya. Bana ucube diyen, beni ezikleyen, bana acıyan bir sürü bakışlar vardı. Ezilmiştim, Rüya. Çocuktum." dedi, Uğur. Kafasını omzuma yaslamıştı.

Belki o bilmiyordu, ama onun beş saniye sonra ne yapacağını bile ezberlemiştim.

"Sonra, hayatıma iki tane kahraman düştü. Annem ve babam. Beni evlat edinmek istediler. Yakınım saydığım akrabalarım bana yüz dönderirken, onlar hiçbir şeyimken, her şeyim oldular." demişti.

Ne kadar acı vericiydi, yaşadıkları. Kalbim parçakara ayrılıp, vücuduma saplanıyordu.

"Sonra işte, üniversite kazandım. Polis oldum, asker oldum. Babanla tanıştım, karanlık işlere bulaştım. Tabii ki babanın kontrolü altında. Hepsinin planlanmış, ve yaptıklarımın kimseye zarar vermemesi içimi rahatlatıyor." dedi. Konular, konuyu açıyordu.

"Uyuyalım mı?" Diye sormuştu. Kafamı evet anlamında sallayarak, ayağa kalktım. Odasına geçerken, yatağa serilmiştim. Burnuma dolan, ferah, ama keskin koku ciğerlerimi şenlendirmeye yetmişti. Uğur da yanıma yatmıştı. Oda da sadece lambanın loş ışığı vardı. Karanlıktı.

Yüzüne baktım, yüzüme baktı. Usulca yaklaştı. Elini belime atıp, kendine çekti. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Bakışlarında olan, yoğunluk heycanlanmama sebep olmuştu.

Dudağımız birleştiğinde zaman durmuş gibiydi. İlk önce usul usul öpüyordu. Belimi okşuyor, bazende dudağımı ısırıyordu.

Uğur, Rüya'nın bıraktığı ufak inlemeyle gülümsemişti. Rüyanın üzerinde olan, askılıya attı elini. Rüya kafasını kaldırmış, onaylar şekilde gülümsemişti.

Uğur, askılıyı usulca çıkarmış, ayna gibi parlayan tene bakıyordu. Daha fazla dayanamamıştı.

Göğüslerini üstten okşuyor, boynunu öpüyordu. Yavaşça göğüslere ulaşan Uğur, derince bir nefes bırakmıştı. Üstünde kalan tek parçadan da kurtulduklarında, Rüya'nın ay gibi vücudu ortadaydı.

Uğur, göğüs uçlarını emiyor, bazende dudağını öpüp, göğüslerini okşuyordu.
Rüya'nın usulca çıkan inlemeleri, Uğur'un duyduğu en güzel melodiydi.

Uğur, Rüya'nın daha hiçbir şeye hazır olmadığını biliyordu. Anlık gelen bir zevk için daha da ileriye gitmeyi düşünmedi. Evlendikten sonra, zaten devamı gelecekti diye düşündü.

Rüya'nın gözlerine bakmıştı. Rüya, utanıyordu evet. Uğur gülümsedi. Dolaba ilerleyerek, kendi tişörtünden birini alıp, Rüya'ya giydirdi. Rüya hâlâ utançtan, Uğur'a bakamıyordu.

"Yavrum, utanma bunlar çok normal şeyler. Sen benim nişanlımsın, bugün sabah karım olacaksın." dedi.

Dudağının kenarını öpmüş, kendisiyle birlikte yorganın altına sokmuştu. Rüya, kafasını Uğur'un göğsüne koymuştu.

"Hadi uyu." demişti, Uğur. Rüya'nın bacak arası hâlâ sızlıyordu. Bacaklarını birbirine yapıştırmış, kıpırdamak istemiyordu. Uğur bunu farketmişti.

Rüya ne olduğunu anlamadan, Uğur usulca parmaklarını şortun içine sokmuştu. Parmakları ıslaklıkla karşılaştığında, Uğur kendini zorla tutmaya başlamıştı.

Rüya'nın inlemeleri çoğalırken, en son rahatlamıştı. Uğur, Rüya'nın saçına öpücük bırakmış, banyoya girmişti.

On beş dakika sonra, belinde bornozla çıkmıştı. Rüya, hâlâ çok utanıyordu. Uğur, Rüya'nın bu hallerine gülümsemişti. Altına eşofman giymiş, üstü çıplak şekilde Rüya'nın yanına gelmişti.

Sıkıca sarılmış, saçlarını okşuyordu. Rüya bu sırada uykuya dalıyordu.

Uğur, düşünmüştü. Asla önüne böyle birinin çıkacağını ummuyordu. İlk hatasında onu bırakıp gider diye dülünüyordu, gelecekte olacak karısı. Ama şu an kolları arasında uyuyan ay parçasına bakmıştı. Rüyanın, minicik, ama hafif kepçe duran kulaklarına baktı. Uzanıp öpmüştü.

Rüya, daha çok sokulmuştu ona. Uğur da gece yarısına kadar kolları arasında olan, kadınla birlikte düşünmüştü. Ne kadar harika olduğunu.

Polis Bey Uğur | TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang