۞4.Bölüm۞Saklı Krallık'ta 2. Gün

92 61 69
                                    

Üste bıraktığım şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz.

𓃮

Son günlerde hayatımın hızına yetişemiyor gibi hissediyorum. Daha bir gün evvel tek derdim avlanmak ve halkımı canavarlardan korumaktan ibaretti. Şimdi ise kendi canımı düşünüyordum. Hayatımın hızı ile tam aramızdaki mesafeyi kapattım diyordum ama o hayat yok mu illa bir şey yapacak, son anda bir atakta bulunarak beni geçiyordu. Kaybetmek bana göre değildi ve şimdi ise yığıldığım yerden ayağa kalmaya çalışıyordum. Bana ne olduğu hakkında cidden en küçük bir fikrim dahi yoktu. Bildiğim Mia, burada tutulacağına bu sarayı ateşe verir, yine giderdi ancak ben, küçük çocuklar gibi oturmuş ailemden gelecek desteği bekliyordum.

𓃮꙰

Uyandığımda güneş henüz doğmamıştı. Bu demek oluyor ki kaçmak için zamanım vardı.

Akşam üstümdekiler ile uyumuştum, zaten giyecek başka bir şeyim yoktu. Bu sözde 'misafir canlısı' krallık da beni umursamamıştı. Gerçi, bende onlar olsam benim gibi bir had bilmezi umursamazdım. İsterse pisliğinde ölsün, banane?

Yine mi kendi sonumu yazdım?

Tam odadan çıkacakken gözüm yerdeki pisliklere takıldı. Dün akşam, prensese çok kaba davranmıştım.

Tamam, telafi etmeyecektim ama bir özür dilerdim.

Aşağıya indiğimde özellikle sessizdim,biri beni görmezse köpeği de alır giderdim.

Karşımda Charlie'nin sırıtan yüzünü görene kadar öyle düşünmüştüm.
Hemen yanında da prenses.

"Kaçmaya mı çalışıyorsun?"
Gözlerim açıldı, " Ne? Ben? Kaçmak? Yok be," elimi öne doğru savuşturdum. "köpeğime yeniden çiğ et vermeyin diye uyarmaya gidiyordum, ne kaçması? "

Charlie, ' Öyle mi olmuş? ' der gibi ima ile baktığında omuzlarım aşağı düştü, yalan söylemeyi iyi öğrenmemiştim.

"Madem köpeğin kötü beslenmesinden korkuyorsun, eti al hizmetçilerin olduğu mutfakta kendin pişir. O sırada," bir eli kardeşinin omuzunu okşuyordu. "dünyalar güzeli kardeşim sana eşlik etsin."

Prenses bana bakıp hafifçe eğilerek selam verdiğinde aynı şekilde karşılık verdim. Kabul etmiş oldum. Charlie yanımızdan ayrıldığında, prensese döndüm ve elimi uzattım.

"Tanıyorsun zaten ama adettendir, Mia."

Gülümsedi, yine enerjisi yerindeydi, "Ophelia."

"Memnun olduğum konusunda emin değilim Prenses Ophelia," yine fazla kaba olmuştu, "dün gece için özür dilerim. "

"Memnun oldum, prenses." adım ile hitap etmiyordu. "Dün gece için seni affediyorum, sonuçta gerginsin. "

"Teşekkürler."

Uzun süre birbirimize baktığımızda rahatsız hissediyordum. " Mutfak, ne
tarafta? "

"Eşlik edeyim, " dedi ve eli ile aşağı inen merdivenleri işaret etti. Dediği yere gittim.

𓃮꙰

Köpeğimin yemeğini hazırlarken, Ophelia hizmetlileri mutfakta bulundurmamıştı ve çok eğlenmiştik. İlk günden ona karşı kötü olduğum için pişmanlık duyuyordum ancak Ophelia'nın yanında olunca Laura yanımdaymış gibi hissediyordum. Kardeşimi çok özlemiştim. Buraya bağlanmayacağıma emindim ancak yemek yememe konusunda emin olamıyordum. Acıkmıştım.

Aç olmama rağmen kahvaltıya katılmadım.

Cecilia Krallığından,

Laura,

𓃘𓃮

Ablamı bulamıyorduk. Gerçi ben nerede olduğunu iyi biliyordum ancak insan yine de korkuyordu. Babam Victor, tüm halka haber salmıştı. Herkes ablamı arıyordu.

Kahvaltı bittiğinde, odama gittim ve iki renkte ip aldım. Kırmızı ve mavi.

Hızlı adımlar ile ablam Mia'nın odasına gittim, balkonuna çıktım. Tam iki gündür gözleri kapalı halde aç duran şahin kapı sesini duyunca hareketlenmişti. Bir insan neden balkonunda, bir kafeste şahin besler anlamıyorum ama ablamın yaşıyor olup olmadığını bu kuş sayesinde anlatacaktım.

Mia, şahini bulup getirdiğinde ufacıktı, gözleri açık değildi ve açtığında ilk Mia'yı gördüğünden annesini Mia sanıyordu. Özgür kaldığında ilk ona gidecekti.

Şahinin bileğine mavi ipi bağladım. Eğer yaşıyorsa ve iyiyse bunu çözüp şahini geri yollardı ve kuş, kafese dönerdi. Alışmıştı.

Eğer ablam yaşıyorsa fakat yardım lazımsa kırmızı ipi çözerdi. Kuş yine buraya gelecekti. Kırmızı ipi de kuşun diğer bileğine bağladıktan sonra kuşun gözünü açtım. Ablam kendi elbisesinin kumaşı ile bağlamıştı ki kokusunu unutmasın.

Şahini korkarak elime aldım ve fazla tutmadan havaya saldım. Kuşun gözden kayboluşunu izlerken ellerimi ablamın balkonundaki desteklere dayamıştım.

Tanrım, eğer beni duyuyorsan, ablam bir daha asla geri dönmesin.

Dımdım dımdım dıııım dımdım

Bölüm sonuu

Cecilia (Düzenlemeye Alındı) Where stories live. Discover now