Bulundukları bölgeyi paylaşamayan iki güçlü kral. Taht kavgası yapan ve her an birbirlerini öldürebilecek şekilde yetiştirilen taht varisleri.
Bölge hükmünü kendi ellerine alabilmek için evlenmeyi kabul edenler... Bu, Bir Yok Oluş Hikayesi.
Dünyam...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Dünya kötülüklerin yuvasıydı. Her bir bireyin içinde doğuştan bulunan saf kötülük damarlarımızda geziniyor, bizi içten içe yiyip tüketiyordu.
Cecilia krallığı görebilieceğiniz en iyi krallıklardandı. 18. yüzyıla göre son derece hoş görülü ve haklını önemseyen bir yapıya sahipti.
Ancak diyar iki tarafa ayrılıyordu. Saklı krallığa Cecilia halkı geçemezdi. Orası canavarlar ile doluydu, insan canavarlar...
Saklı krallığın adını kimse bilmezdi, kralları tam bir zalimdi. Taht kavgası içinde olan 7 kardeş içinden sadece 1 kız vardı. Taht umrunda değildi, abileri bunun farkında oldukları için o kız saklı krallığın göz bebeği durumundaydı.
Cecilia halkı ve Saklı krallığın arasında bu zamana kadar hep bir uyuşmazlık vardı. Bu uyuşmazlıklardan en çok etkilenen Cecilia Krallığı'nın başıydı.
3 kız 1 erkek çocuğa sahip kral, ortanca kızını asla zapt edemiyordu. Kızı, askerler ile birlikte antrenmanlara katılıyor, ava çıkıyor ve günün birinde Saklı Krallığın savaş açacağını bildiği ön görüsü ile bölgeyi inceliyordu.
Babası bu durumdan oldukça rahatsızdı, ortanca kızını taht varisi olarak görmüyordu bile.
Krala göre ortanca kız, tahta çıkmak istiyor, içerisinde bulukları diyarı yönetme sorumluluğunu kabul ediyorsa diğer 4 kardeşi gibi ilk önce Saklı Krallık'tan biri ile evlenmek zorundaydı.
Durum basitti, şansı varsa Canavarlardan biri ile evlenecek ve her iki diyarın yöneticisi olacaktı.
Eşini kandırmayı başaramazsa sonu belliydi: Resmen "casus" luktan, ölüm. Saklı Krallık acımaz, öldürürdü.
Cecilia Kralı daha önce 2 kez bu riski göze almış, iki evladını toprağa vermişti. Taht varisi olan diğer üç kardeş, ortanca hariç, Canavarların olduğu Saklı Krallık'tan değil biri ile evlenmek, av bölgesine bile geçmeye korkuyordu. Ortanca kardeş Mia Cecilia hariç.
Saklı Krallık ile Cecilia Krallığı'nınavlandıkları bölge ortaktı ve Cecilia'lılar ne zaman ava gitse muhakkak bir kişi ölüyordu. Canavarlar öldürüyordu. Ortanca kardeş Mia ise, bir kez bile burnu kanayarakdönmemişti.
Saklı Krallık , Cecilia Krallığı'na göre cehennemin üstünde yer alırdı. Aksi halde bir insan topluluğu bu kadar cani olamazdı.
Ve şimdi sadece 2 seçenek vardı ; ya Cecilia Krallığı'ndan biri her iki diyara hükmedip barış sağlayacak ya da Saklı Krallık'tan biri başa geçip diyarda taş üstüne taş koymayacaktı.
Peki Mia, canını ve gelecekte sahip olmayı umduğu halkı için ne yapacaktı?
YENİ BİR KURGU İLE KARŞINIZDAYIIMM
Bu aslında yoktu, ilk önce MLB gelecekti ancak durum değişti. Umarım beğenirsiniz, oy vermeyi unutmayalım!!!
