2.BÖLÜM: ESKİ GÜNLER

5.3K 398 583
                                    

Üsteki yıldıza basarsanız çok sevinirim🫶🏻
.
Hiçbir hikayeme 2.bölümden fazla devam edemedim. Etsem bile gerçekten hikayenin ana konusunda sapıyor. Her şey karman çorman oluyor. Umarım bunda öyle bir sorunla karşılaşmam, karşılaşmazsınız😶‍🌫️
.
Yazım hatalarım olabilirr🥹🫶🏻
.

🦋İyi okumalar 🦋

Geçmiş zaman

Mehmet abi, dükkanın da yarı zamanlı çalışmam nedeniyle her ne kadar gönüllülük esası geldiğimi söylesem de harçlık olsun diye elime para sıkıştırıyordu.

Tabi bende elbet bir gün lazım olur diyerek küçük bir kutuya, aldığım harçlıkları koymaya başlamıştım.

Geçenler de ise annemle çarşıyı gezerken, vitrinde gördüğüm spor ayakkabı gözüme çarptı. Giydiğim ayakkabı üçüncü senesini doldurmak üzereydi, hatta bazı yerleri yırtılmıştı. Bu gidişle seneye ayakkabı diye bir şey kalmayacaktı.

Pek fazla gözlerimi tutmadım vitrinde. Çünkü biliyordum annem görse parlayan gözlerimle vitrine baktığımı, elimden tuttuğu gibi götürür o mağazaya, vitrinde duran spor ayakkabıyı alırdı. Her ne kadar bana anlatmasa da, durumumuzun içler açıcı olmadığını görebiliyordum. O yüzden gözlerimi baktığım gibi geri çektim.

O gün eve gelince kapıda ayakkabılarımızı çıkarırken, annem yeni bir ayakkabı almamız gerektiğinden bahsetti. Hevesle başımı salladım. Sonraki gün küçük kutuya biriktirdiğim harçlıklarımı çıkartıp, annemden önce gidip aldım, hiç çaktırmadan.

Şimdi görseydi elimde tuttuğum harçlıklarımı, ben alırım der, ellerimdeki parayı cebime hatta o küçük kutuya geri koyardı.

Eve yeni ayakkabılarımla geldiğim de ilk başta şaşırmış, sonrada kızmaya başlamıştı. İyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum ama annemden azar işitmiştim. Neymiş kendisi alırmıştı da harçlıklarımı neden kutudan çıkarmışım da... Ben mutluydum annecim parayı verirken içim gitmemiş, hatta yüzümde büyük bir tebessüm oluşmuştu.

Şimdi ise haftasonu olmuş ve benim mesaim başlamıştı. Sabah erkenden kalkıp, annemi uyandırmadan ayak üstü bir kaç birşey atıştırdım. Artık 14 yaşındaydım, liseye gidiyordum. Kendi işimi kendim halletmeyi öğrenmem gerekiyordu. Anneme yük olmak istemiyordum hele ki üstün de o kadar yük varken, bir de benimkini taşımasın istiyordum.

Dün, gün boyunca bir evden diğer eve temizliğe gitmişti. Yorgundu halihazırda, kaldırmak olmazdı şimdi bir kahvaltı için.

Not defterimden küçük bir sayfa koparttım. Nerede olduğumu belirtmek için kısa bir yazı yazıp, görebileceği şekilde buzdolabına yapıştırdım.

Büyük ihtimal kalktığında, hala beni uyuyor sanıp, direk mutfağa geçerek kahvaltı hazırlamaya başlayacaktı. Başta farketmese dahi eninde sonunda buzdolabı kapağında yazan yazıyı görürdü.

Ses yapmamaya özen göstererek parmak uçlarımla dış kapıya doğru ilerlemeye başladım. Harçlıklarımla biriktirip aldığım ayakkabıyı ayaklarıma geçirirken yüzümde anlamsız bir gülümseme peydah oldu.

Sonunda benimde güzel bir ayakkabım olmuştu. Artık sınıftakilerden ayaklarımı saklamama gerek yoktu.

Askılıktan aldığım montu bir hışımla üzerime geçirip, yavaş bir şekilde dış kapıyı kapattım. Neyse ki kitapçı buraya yakındı da annem izin veriyordu gitmeme.

KALP ÇARPINTISIWhere stories live. Discover now