33.BÖLÜM "YAKLAŞAN TEHLİKE"

Start from the beginning
                                    

     Eğitmen Satürn, bahçede beni bekliyordu. Karamel çok sert bir bakış fırlattı ve arkada gelmek üzere olan Baki'ye seslendi. "Ooo Baki, seni burada görmek ne büyük şans. Ben seni saray başkoruyucusu sanıyordum. Akademide ne işin var? Yalancı prensesi almak sana mı düştü? Sana baştan anlatayım burada kulede o kadar çok yalan söyledi ki kısa sürede yalnız kaldı. Yok annesi çok zenginmiş, yok çok varlıklılarmış da bilmem ne... Sanki gerçekleri biz bilmiyoruz, yalancı işte" dedi. Ben Karamel'e, "İstersen sonunun gelmesini böyle ucuz bahanelerle gölgeleme. Hem benim ne olduğumu herkes bilir. Sana açıklama yapmayacağım. Hadi Baki gidelim" dedim. Baki, Karamel'e selam vererek beni uçan arabamıza bindirdi. Yanıma da Eğitmen Satürn oturdu. Hızla Kaf Dağı'nın tepesinden aşağıya inerek Zümrüdüanka'ya vardık. Yolda Eğitmen Satürn,"Normalde dönem arası dışında okuldan çıkmamız yasaktır. Kesinlikle buna izin verilmez. Ancak şu anda Zümrüdüanka için bu durumla karşılaşıyorum Jale. Bak sana güveniyorum ve güvenimi boşa çıkarmayacağını umuyorum. Çünkü ben bu sebepten dolayı mesleğimi kaybedebilirim" dedi. Ben, "Emin olun Eğitmen Satürn doğru söylüyorum. Zaten siz de araştırınca göreceksiniz" dedim.

     Araba durdu ve aşağıya indik. Saraya doğru ilerledik. Sarayın kapısı açıldı ve bizi içeriye buyur eden çalışanlar bile son derece tedirgindirler. Sanırım bizden önce haberimiz gitmişti. Herkes olanlardan haberdar gibi duruyordu. Babam hemen merdiven başında telaşla beni bekliyordu. Gözlerinde bir parça korku ve telaş vardı. "Hoş geldiniz, hemen içeriye buyurun" dedi ve bana sarıldı. Biz, Eğitmen Satürn ile birlikte sarayın içine geçtik. Biz geçer geçmez koruyucular kapıya dizildiler. Sanki çok ciddi bir elmas var da onu koruyor gibiydiler. Gözlerimi bir parça dışarıya çevirdiğimde sarayın her yerinde ciddi güvenlik önlemleri aldıklarını gördüm. "Hadi Jaleciğim sen git odana dinlen" dedi babam bana. Sonra Zencefile, "Zencefil gel de prensesimi odasına götür" diye seslendi. Zencefil yanımıza geldiğinde ben babama, "Hayır baba, olayı asıl duyan benim. O anda orada olan benim. Burada kalmak istiyorum. Ne konuşacaksanız ben de duymak istiyorum. Hem unutma senden sonra Zümrüdüanka'nın başına ben geçeceğim. Böyle bir durumda ne yapacağımı bilmem gerek" dedim. Babam, "Ama bu doğru olmaz küçüğüm. Çok ciddi önlemler alacağız ve senin burada olman pek uygun olmaz. Hem sadece Satürn ile ben olmayacağız. Zümrüdüanka Ülke Konseyi toplanacak. Büyük Şaman, Başgeneral, Başyargıç, Mavisihri de gelecek. Ayrıca Eğitmen Atom da burada olacak. Tabi ki sihriminilerin başı Primis da onları temsilen gelecek. Baki ve ben onları karşılayacağız. Yani bu küçük bir durum değil. Şimdi hemen odana git meleğim işimiz çok acil bizim" dedi.

     Ben, tamam anlamında başımı salladım. Odama gittim ve kendimi kuş tüyü yatağıma bıraktım. Zencefil yumuşak bir sesle;, "Prensesim" dedi "Olanları duyduk. Ancak ne yalan söyleyeyim çok da şaşırmadık. Prenses Karamel -ki annesi de öyleydi- tam bir cadıdır. Burada bize ne eziyetler etmiştir anlatamam. Neyse ki Zümrüdüanka sizin hükmünüzde olacak" dedi. Ben, "O kadar emin değilim Zencefil. Hem biliyor musun? Öz kardeşim bu savaştan sonra bana işkence yapacakmış inanabiliyor musun? Biz aynı kandayız birbirimizin tek kardeşiyiz. Halbuki ben onu bulduğuma ne kadar sevinmiştim. Ama yok, gerekli önlemler alınacak" dedim. Zencefil,"Evet prensesim, ancak unutmayın onlar da gerekli önlem ve saldırı planlarını ayarlayacaklardır. Eğitmen Satürn'den sonra Eğitmen Atom'un da bir anda ortadan kaybolması kimsenin dikkatinden kaçmayacaktır. Zaten onlar da eminim böyle bir değişikliği Kraliçe Gece'ye bildireceklerdir. Ancak üzülmeyin Zümrüdüanka çok güçlüdür. Surlarımız, kralımız, deneyimli Başgeneralimiz, baş yargıcımız ve Büyük Şamanımız ile biz adeta bir güç topuyuz. Hiçbir şey o kadar kolay değil prensesim. Siz biraz dinlenin. Ben misafirlere çay götüreceğim" dedi.

     Ben,"Şeyyy... Zencefil orada konuşulanları bana anlatmanı istesem" dedim. Zencefil, "Hayır prensesim tabi ki olmaz. Bu hiç etik değil. Hem ayrıca bu iki ülke arasındaki bir savaş meselesi. Siz bunları düşünmeyin. Zaten biraz sonra sizi çağırır, dinlerler. Sonra odanıza gelir uyursunuz. Sizin yapacağınız bir şey yok. Şimdi üzerinizi değişin, biraz sonra da toplantı odasının önüne buharlaşın ve babanızın sizi çağırmasını bekleyin. Tanıklığınızı yaptıktan sonra odanıza buharlaşırsınız. Aşağıda daha yeni, zeytinli börek pişmişti. Ben bir bardak portakal suyu ile birlikte size onu getiririm. Yer ve uyursunuz hadi prensesim" dedi ve odadan buharlaştı. Ben, yapacak başka bir şey olmadığından ve buna uymak zorunda olduğumdan elimi yüzümü yıkadım. Okul kıyafetimi çıkardım ve yeşil üzerine beyaz puantiyeli elbisemi giydim. Ayağımdaki okul ayakkabılarından da kurtularak beyaz kelebekli terliklerimi giydim ve aşağıya buharlaştım. Babamın beni çağırmasını toplantı odasının önünde sabırsızlıkla bekliyordum.

Merhaba arkadaşlar,

Zümrüdüanka Ülkesi savunma planlarına başladı bile,

Peki Lamippaslılar boş duracaklar mı? Hiç sanmıyorum.

Değerli yorumlarınızı bekliyorum.

Gelecek bölümde görüşmek üzere,

Okumaya ayırdığınız zaman için teşekkür ederim. 

ALTIN ASALI EJDERWhere stories live. Discover now