33-Yer ve Duvar♣️

Mulai dari awal
                                    

"Siktir.." Rüzgarın da küfürle beraber söylendiğini duyuyordum. Ben hala şoktan hareket edemezken Rüzgar sanırım kalkıp kapıyı açmaya gitmişti.

"Oğluşum anneye hoş geldin demek yok mu? Eylülcüm sen ne yapıyorsun kızım yerde?" Elif Teyzenin sesini duymamla kafamı kaldırıp kendimi şoktan çıkardım. Hala mal gibi yerde oturuyordum. Hemen ayağa kalkıp Elif Teyzenin yanına gittim.

"Anne! Senin yüzünden Eylül'ün işi yarım kaldı!" Şaşkınlıkla Rüzgara baktım. Ne saçmalıyordu bu çocuk! Annesine mi anlatacaktı? Ve benim işim miydi?

"Ne işi oğlum?" Rüzgarın bana bakıp göz kırpmasıyla o an yerin dibine girmek istedim.

"Anne tam öpüyordu ki.." Bana bakıp sırıtmasıyla gözlerimi kapatıp o rezillik zamanımın gelmesini bekledim.

"Yeri. Yani tam düşüp yeri öpecekti ki zilin çalmasıyla kendisini biraz toparlayıp daha yavaş düştü." Sessiz bir oh çekip kafamı sallayarak Elif Teyzeme güldüm.

"Elif Teyzecim biliyor musun? Rüzgar artık duvarı öpecekmiş öyle söyledi." diyerek bad girl gülümsememi Rüzgar'a gönderdi. Önce kaşlarını çattı ama sanırım sonradan ne demek istediğimi anlayıp tam anlamıyla afallayarak bana baktı. Ne yaptığını unutsam o bakışlara acıyıp affederdim ama o şaka yaptıysa bende intikamımı alacaktım.

"Ahh çocuklar siz! Hadi bakalım kahvaltıya!" diyerek mutfağa gitti. Bende Rüzgara piç smile atıp mutfağa geçtim.

..

Kahvaltımızı felan yaptıktan sonra hazırlanıp dışarıya çıkmaya karar verdik. Sonuçta tatil günlerimizin bitmesine az kalmıştı ve biz bu günlerin keyfini çıkarmalıydık. Arkadaşlarla hep beraber buluştuğumuz otel gibi aslında kafe olan yere gidecektik. Hem beraber vakit geçirip hem de havuza felan girebilirdik.

"Hadi bakalım!" Rüzgar'ın uzattığı elini tutup beraber içeriye geçtik. Beyefendi dışarıda sürekli elini tutmamı istiyordu. Aslında hoşuma gitmiyor değildi. Gidiyordu. Hemde fazlasıyla. Ona ait olduğumu hissetmek fazla güzel bir histi.

"Oo vıcık vıcık romantik çiftimiz de gelmiş." Arda'ya dil çıkarıp herkesi öptükten sonra Sıla'nın yanındaki boş yere oturdum. Rüzgar'da benim yanıma oturmuştu. Sonunda Sıla ve Ömer'de inatlarını kırıp çıkmaya başlamışlardı. Birbirlerini uzun süredir seviyorlardı ama daha neredeyse yeni çıkmaya başlamışlardı.

"Nabersiniz yeni sevgililer?" diyip onlara öpücük attım. Rüzgarda kolunu omzuma atıp beni yanına doğru çektirmişti.

"Ne yenisi kızım be 1 yıl olmak üzere." Düşününce haklı olduklarını anladım. Ben burada yokken çıkmaya başlamışlardı. Ve 1 yıl olması da normaldi.

"Her neyse ya. Onur yok mu tatlım sende kız?"diyerek kahkaha attım. Onu çok severdim. Grubumuzdaki en komik kişiydi ve fazlasıyla yakışıklı ve tatlıydı ama o da bir kıza bağlanamıyordu işte.

"Benim seviyemde kız yok daha canım!" diyerek havalı bakışlarından atınca gülüp önüme döndüm.

"Evet kardeşim kızların seviyesi o kadar düşük değil maalesef." Sevgilimin attığı lafa herkes kahkaha atmıştı. Arda'nın alınmayacağını bildiği işte laf atmıştı. Yoksa kesinlikle böyle bir şey söylemezdi.

"O kadar çok güldüm ki dayanamayıp bahçeye diktiler kardeşim!" Hepimiz bu iğrenç espri karşısında önce şaşkınlıkla kalıp sonra yüzümüzü buruşturduk. İşte Emre gibi böyle iğrenç espri yapma huyu da vardı. Aklıma bir anda Emre gelmişti. En son babamın yanında görüşmüştük ve şu anda Kağan ve ikisini özlediğimi hissediyordum.

DÖNÜŞTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang