22. Bölüm: Tadını Çıkar

Start bij het begin
                                    

Ettiğim küfrü algılamam 5 saniye sürmüştü. Kafamı kaldırdığımda herkesin ağzı açık bana baktığını gördüm. Tabii bir kişi hariç. Çakır.

Filmin başından beri tek yaptığı beni izleyip söylediğim şeylere gülmekti, filmin sonundan da hiç etkilenmemişti. Gülerek "Salağa bak karı kız diye diye öldü." demiş ve beni sinir krizine sokmuştu.

"Ay sanki siz hiç küfür etmiyorsunuz. Açtırmayın şimdi ağzımı."

Yanımda sırtımı okşayan Çağın'ın elinin titremesinden güldüğünü anladım.
O hep böyleydi. Aşırı asosyal ve içine kapanıktı. Hep yanında olur ama bunu o kadar sessiz yapardı ki sadece ruhunuz duyardı. Sevgisini de belli edemezdi.

"Off gözlerim ağrıdı, uyuyorum ben."
Babam yanıma gelip kafama bir öpücük kondurdu.
"Ağlama artık kızım. Tamam geçti gitti işte. Hadi git uyu bakalım iyi geceler."

Sırayla herkes iyi geceler dedikten sonra odalara dağıldık. Aram ise belimdeki korseyi tekrar sıkılaştırmak için odama geldi. Önceden yaptığım gibi kazağımı çıkarıp sırtımı ona döndüm. O da hemen işe başladı.

"Daha ne kadar takacağım bunu."
"Kemiğin kaynaşana kadar. Yaklaşık 2 hafta daha bu sıkılıkta olur. Sonrasında biraz gevşetiriz belki."

"Sinir bozucu."
"Korse takmak mı?"
"Rahat nefes alamamak."

Bir süre sessiz kaldı. Daha sonra işini bitirmiş olacak ki sırtımdaki ellerini çekti ve beni ters döndürüp yüzümü avuçlarımın arasına aldı.

"Geçecek hepsi. Mevcut yaraların iyileşecek ve bir daha asla yerine başkaları gelmeyecek. O yüzden kurtuluş öncesi ufak bir bedel olarak da görebilirsin."

Son olmadığını biliyordum ama her bildiğimi söylemem gerekmez.

"Pek ufak gözükmüyor ama."

Yüzümü tutan elleri omzuma kaydı ve vücudumu kolları arasına aldı.

"Keşke bütün acını alabilsem. Hepsi bana geçse."

Rahatsız olur gibi geri çekildim ve yüzüne baktım.
"Deme öyle. Olan oldu. Hem yarın erkenden staja gitmeyecek misin? Uyu hadi."
Gülerek kafamı okşadı ve iyi geceler diyerek odamdan çıktı.

Ben de pijamalarımı giyindim ve kısa sürede uykuya daldım. Ama her zamanki gibi uykum pek uzun sürmedi. Ve yine her zamanki gibi kabuslarla uyandım.Uyandıktan sonra uyumam pek mümkün olmuyordu.

Saat gece 4 civarıydı. Yavaşça yattığım yerden doğruldum ve biraz son zamanlar hakkında düşündüm. Bir anda hayatım değişmişti. Artık vücudum yaralar almıyordu. Beni seven en azından nefret etmeyen insanlar vardı.

Birkaç hafta öncesine kadar kurtulacağımı ve sevileceğimi söyleseler güler geçerdim şimdi bunların hepsini yaşamak olayın gerçekliğini sorgulatıyordu. Sanki hepsi bir rüyaydı, bir gün uyanacak ve o cehennemde yaşamaya devam edecektim.

Bir yandan Eren'imi de düşünüyordum. Acaba burada olsaydı, birlikte kurtulsaydık ne olurdu? Dünya'nın en mutlu en huzurlu insanı olurdum heralde.

Bize yan yana mutlu, huzurlu bir hayat nasip olmamıştı ama o benim lanetler ettiğim hayatımın tek mutluluk ve huzuruydu.

Bana bin tane hayat verseler bininde de Eren'in ablası olmayı isterdim. Aslında sadece abla demek yeterli kalmaz çünkü onun doğmasından itibaren her şeyiyle ilgilenen bendim ve abladan çok bir anne gibiydim. Ama anneler çocuklarını her daim korurdu. Ben koruyamamıştım.

Eren'i düşündükçe nefesimin göğsümde sıkıştığını hissettim. Kafamı dağıtmak için etrafa baktığımda komodinin üstünde Çağın'ın bana verdiği telefonu fark ettim. Uzanıp aldım ve içini incelemeye başladım. Şu zamana kadar tuşlu telefon kullandığım için zorlanıyordum ama kullanım algoritmasını çözmem pek zor olmamıştı.

Yarım saatin sonunda az çok bilgi sahibi olmuş kullanım ve uygulamalar hakkında bir şeyler öğrenmiştim. İçinde evdeki herkesin numarası ismiyle kayıtlıydı. Bir tek Çağın'ın ismi Çağın Abim diye kaydedilmişti. Bu detaya gülmemek elde değildi.

Bir daha eski hattımı kullanmayı düşünmüyordum. Zaten o numaramı bilen tek kişi canavardı. Bir de okul kayıtlarında şahsi numaram olarak geçiyordu.

Hatırladığım bu şey birkaç saniye dona kalmama sebep oldu. O numaramı sadece canavar biliyordu.
Numaramı canavar biliyordu.

Korka korka geldiğim ilk gün telefonu koyduğum komodinin çekmecesine uzandım. Telefon oradaydı. Bir süre almaya cesaret edemedim ama daha sonra kendimi bir şey olmadığı sadece kafamda kurduğuma ikna ettim ve telefona uzandım.

Tamamen kapanmasından dolayı bir süre açılmasını bekledim. Saniyeler sonra telefon açıldı ve ekranına birkaç mesaj bildirimi düştü. Yine korkudan titremelerim başlamıştı. Telefonun şifresini girip mesajlar kısmına girdim. 3 tane bilindik markaların reklam ve indirim mesajlari vardı.

Tam rahatlamış bir şekilde oh çekecektim ki 3 mesajin bir altında bilinmeyen bir numaradan gelen bir mesaj vardı. Bir süre donup sadece bakakaldım daha sonra mesaja tıkladım ve okuduğum an dehşet içerisinde telefonu elimden bıraktım.

+905** *** ****= Sadece kurtulduğunu san ve yaşadığın son günlerin tadını çıkar.

Mesaj 2 gün öncesine aitti. Tüm tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Yaşadığım şoktan birkaç dakika mesaja bakarak donup kaldım.

Hayır, şaşırmamıştım. Zaten onun sonum olacağını hep biliyordum yaşadığım sadece ölüm korkusuydu. Yavaş yavaş şoktan çıktığımda mesajdan aileye haber verip vermemem gerektiğini düşündüm.

Şu ana kadar onlara korku, hüzün ve acıdan başka bir şey vermemiştim ama bu konu hakkında susmayacaktım tabi ki. Onların şu zamanlar tek gayesi canavarı yakalamakken böyle bir şeyi onlardan saklamak ihanet gibi geliyordu.

Ama herkese söylemeyi ve korkutmayı düşünmüyordum. Bu yüzden konuyu polisle irtibatı en iyi olan Vuslat'a anlatmaya karar verdim. Verdiği otoriter vibe her sorunu çözebilir hissi veriyordu.

Gecenin bu saatinde uyandırmak istemediğim için sabahı beklemeye karar verdim. Her sabah yaklaşık 6 civarı kalkıyordu. Odasından çıkar çıkmaz beni kontrole geldiği için kaçta uyandığı hakkında bilgi sahibiydim. Vuslat onun bu rutinini bildiğimi büyük ihtimal fark etmemişti çünkü o geldiğinde uyuyor numarası yapıyordum.

Gördüğüm mesaj tüm uykumu kaçırdığı için sabahı beklemek kolay olmuştu. Ayaklarımı toplamış ve sırtımı yatak başlığına yaslamış bir şekilde yatağımda otururken kapının hafifçe açılma sesiyle oraya döndüm. Açılan kapının arasında Vuslat'ın bedeni belirdi.

Gözleri direkt yatağa odaklandı. Beni uyanık beklemiyor olacak ki düz kaşları çatıldı ve yanıma yaklaşırken konuşmaya başladı.

"Neden uyanıksın bu saatte? Bir şey mi oldu?"

🍂

Bitti.

Bölüm nasıldı? (Kısa diyeni boğazlıyormuşum.)↪️

Canavara sövme kısmı..↪️

Çağın'ın kendini farklı kaydetmesi çok tatlı değil mi ya.↪️

Liyuza'nın sadece Vuslat'a söylemesi iyi mi oldu?↪️

Sizce Vuslat'ın tepkisi ne olacak?↪️

Gelecek bölüm görmek istediğiniz bir sahne var mı?↪️

En sevdiğiniz karakter kim?↪️

Yıldızımızı parlatmayı unutmayınn. Gelecek bölüm görüşürüz.

Öptüm, sevdim.

LİYUZAWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu