BÖLÜM 19

66 4 83
                                    

Güneşe aşık kardelen, görünce öleceğini bilse bile aşkının cesareti ile çıkarır asi başını onca kara rağmen...

2006-

Ahsen iş yerinde yoğun bir gün geçiriyordu. Hafta sonu, yağmurlu bir Ekim günüydü. Canı sıkılarak baktı mağazanın camından yağan yağmura. Birkaç müşteriyi yeni göndermişti. Onların deneyip beğenmediği kıyafetleri yerlerine koymakla uğraşıyordu. Ozan o sabah tatlı bir mesajla kutlamıştı doğum gününü kızın. Geçen sene bugün sevdiği adam da arkadaşları da yanındaydı. Şimdi kendini bu yağmurlu havada hiç olmadığı kadar yanlız hissediyordu. Sevdiği adamın kalbi ruhu onun içindeydi hep yanındaydı ama Ahsen o adamın fiziksel varlığını da çok özlemişti artık. Beş ay olmuştu hasret gözlerinde doluyor burnunda sızlayıp kalbine çakılıyordu. Tamer yoktu üniversiteye başlamıştı çocuk, başka şehirdeydi. Nurdan çalışıyordu. Boğazına dayanan özlem yumrusunu yutkunmak için su içmesi lazımdı ama ramazandı. Öğlene doğru mesaj attı Ozan yine, çocukla konuşarak hasretini dindirmeye çalışıyordu ama bugün yanında olmasını istiyordu aslında Ahsen. Ozan ona ben hep seninleyim, seninde hep yanımda olduğun gibi demişti. Avutmaya çalışıyordu kızı. Ahsen'in bu durgunluğu müdürün de ilgisini çekmişti normalde cıvıl cıvıl bir kızdı. "Kız seni oğluma alayım" demişti bir gün müdür ona. Çok seviyordu bu kızı. Kız çakmak çakmak gözleriyle sevgilisinin olduğunu söyleyip bir güzel paylamıştı adamı. Çok komiğine gitmişti bu adamın. Nerede ben görmedim, diyince de askerde diye cevap vermişti. Müdür pantolonları düzenli bir şekilde katlayan Ahsen'e yaklaştı "maşallah ufak, yüzünde de güller açıyor." Ahsen ona ters ters baktı. Gece sahurda yapamamış şimdiden acıkmıştı zaten. Açlık onu sinirli yapıyordu. Kızın asık yüzü hoşuna gitmedi adamın "Ne oldu kız, senin bahriyeli gemiyle denize mi battı? Ayrıldınız mı?" Ahsen gözlerini devirdi adama. Hıı ayrıldık, fırsatçı ne olacak oğluna yol yapacak aklınca, diye geçirdi içinden. "Hayır ayrılmadık," önünde ki pantolonları olduğu yerde bırakıp rafta duranlara döndü. Düzensiz görünenleri aralardan almaya başladı. Adamdan kaçmaya çalışıyordu. Kız onu böyle okuyan insanlardan rahatsız oluyordu. İnsan her zaman neşeli ve mutlu olmak zorunda mıydı sanki? Bugün bu rolü yapacak gücü bile yoktu. Kimsesiz gibi hissediyordu bir tarafı. Öyle olmadığını görmeye ispata Ozan'a ihtiyacı vardı sadece. Müdür bu kızın masum çocuksu yüzünün, hüznünün sebebini bilmek istiyordu. Tam yeniden sıkıştıracaktı ki kapıdan içeriye ellerinde gül buketi ile bir çocuk girdi. Ahsen katladığı pantolonları yerlerine koyuyordu o yüzden müdür karşıladı çocuğu "Hoş geldiniz buyurun." Çocuk ona selam verdikten sonra kızın sırtına yöneltti bakışlarını "Ahsen hanım?" kız pantolonları yerleştirmeyi yeni bitirmişti arkasını dönüp çocuğun elinde ki çiçekleri görünce şaşırdı. Kuryeye de benzemiyordu. "Buyurun?" çocuk gülümseyerek uzattı çiçekleri Ahsen'e. Kız şaşırmıştı. "Ne bunlar?" bir an bu tanımadığı çocuğun ona çıkma teklifi falan edeceğini sanmıştı. "Ozan gönderdi." Ahsen bir an olduğu yerde kaldı. Sonra hafif mahcup bir bakışla müdürüne baktı. Çiçekleri aldı. Üzerinde ki notu okumaya koyuldu. Müdürü ona sırıttı "seninki de askerim falan demiyor hiç boş bırakmıyor he seni. Akıllı çocuk kaparlar diye korkuyor." Ahsen okuduğu şiire gülümsedikten sonra döndü ona "kolay mı beni kapmak? Doğum günüm bugün ondan gönderdi." Müdür kızın neden mutsuz olduğunu anlamıştı bu cümleden. Kim doğum gününde çalışmak isterdi ki. Ramazan olmasa hemen bir pasta alırdı ona ama iftara daha çok vardı. Kızın neşesi aldığı çiçekle yerine gelmişti hemen Ozan'a mesaj attı. Oyalanmak için etrafı temizlemeye başladı. Ara ara Ozan'la mesajlaşarak geçirdi günü. Çocuk onu hiç aramamıştı bugün. Ahsen iftar öncesi mağazanın arka tarafta ki küçük mutfağına girip çorba yapmaya başladı. Ara ara böyle yemekler yapıyordu. Bugün müdür dışardan söylemeyi teklif etmişti ama onun kendini oyalamaya çok ihtiyacı vardı. "En azından çorbayı yapayım, gerisini dışarıdan söyleriz." Müdür onun doğum günü olduğu için dışarıdan söylemek istemişti. Bu becerikli genç kız gerçekten hoşuna gidiyordu onun. Sevgilisi olmasa oğluna almayı ciddi ciddi düşünürdü. İftar saatine yakın Ahsen'in enerjisi iyice düşmüştü. Bilgisayarın başında stok kontrolü yapıyordu arkada çalan hafif müzik eşliğinde. Orucun ağırlığı üzerine iyice çökmüş gözleri kapanmaya başlamıştı. Gözlerini açık tutmakla mücadele ederken, ona yaklaşan müşteriyi de fark etmedi. "Pardon, kız arkadaşıma hediye alacaktım. Bugün doğum günü..." Ahsen kafasını gömdüğü bilgisayardan şaşkınlıkla başını kaldırdığında ona gülümseyen Ozan'ı görünce birden göz yaşları yanağından akmaya başladı. Hemen kalkıp müdüre aldırmadan sıkıca sarıldı çocuğa. Ozan kızın uzun saçlarını okşadı. Beline geliyordu neredeyse artık saçları. Kız ondan ayrılınca göz yaşlarını öptü. "Çok özledim seni!" Çocuğun bütün özlemi sevgisi bu kadarcık cümle ile akmıştı kızın içine. Müdür karşı karşıya duran birbirlerinin yüzüne özlemle bakan iki gence baktı. Ozan hemen selam vermişti adama. Kısaca tanıştılar. "Ahsen sen çıkabilirsin. Doğum günün kutlu olsun" dedi kıza. Ahsen bir an bu orta yaşlı tonton adama sarılacaktı neredeyse. Kalbi mutluluktan yerinde duramayacak gibiydi. Ozan'da adama teşekkür etti kız montunu alırken ayak üstü sohbet ediyorlardı.

KAHR-I AŞK (+18)Where stories live. Discover now