Zeus, bir patisini diz kapağıma koydu ve başını eğdi. Masum bebek gözleriyle bana bakıyordu. Gerginliğimi hissetmişti. Onu kucağıma alarak tüylerini okşadım, çenesinin altından sevilmek çok hoşuna gidiyordu. Öyle yaptım.

Oturma odasına girip kendimi koltuğa bıraktıktan sonra telefonum çaldı. Kayıtlı olmayan bir numara arıyordu.

"Alo?"

"Alo iyi günler! Cansın Hanım ile mi görüşüyorum?" Arayan 30'lu yaşlarını geçmiş bir adamın sesine benziyordu.

"Evet benim, buyrun?" Diye cevabımı yönelttim.

"Ben Şeref Bey'in avukatıydım, vefat haberini alınca çok üzüldüm. Şeref Bey yaklaşık iki yıl önce bana birçok zarf verdi ve ""Üzerinde isimleri yazılı olan kişilere ben öldüğüm de bunları vermeni istiyorum."" Diyerek vasiyet bıraktı. Burada sizin de adınız var. İsterseniz adresinizi atın, size ulaştırsınlar. Buraya kadar gelmenize gerek yok." Dedi telefonun diğer ucundaki adam.

"Tamam ben adresi yolluyorum mesaj yoluyla ama hemen gönderirseniz çok sevinirim." Dedim yarı gözleri dolu yarı heyecanlı ifadeyle.

"Bir saate elinizde olur iyi günler." Bende iyi günler diledikten sonra aramayı sonlandırdım.

Acaba zarfın içinde ne vardı? Ne yazmıştı? Ekipten diğerlerine de zarf gidecek mi idi? Çok merak ediyordum.

Zeus'a mamasını verdikten sonra mutfakta ki cam parçalarıyla, parçalanmış kurabiyeleri topladım. Çöpe attım. Daha sonra odama çıkıp belden yüksek siyah eşofmanım ile siyah spor atletimi giydim. Dolabımda ki açık mavi renk kapüşonlu oversize hırka gözüme çarptığında hiç düşünmeden üzerime geçirdim.

Telefonum yatağın üzerinde mesaj bildirimiyle titredi.

WHATSAPP'TAN 1 YENİ MESAJ

MANOLYA MOROVA:Sana da aynı mektup geldi mi?

CANSIN ŞAHİNBEY:Avukat aradı, adres falan istedi. Beklemedeyim. Gelmedi hâlâ.

MANOLYA MOROVA:Ben bizimkilere haber verdim. Modá House da buluşacağız. Saat 16.00 gibi orada ol güzellik.

CANSIN ŞAHİNBEY: Anlaştık kıvırcık;)

Telefonu tam masanın üzerine bırakıyordum ki kapı çaldı. Aşağı inip kapıyı açtığımda zarf elime ulaşmıştı. Birkaç imza attıktan sonra kapıyı kapattım ve koltuğa oturdum. Midem bulanıyordu, kalbim küt küt atmaya başladı. Zarfı açtıktan sonra içinden kurumuş mavi begonya yaprağı düştü. Parçalanmasın diye dikkatlice orta sehpaya bıraktım. Bu bir mektuptu ve büyük ihtimalle veda mektubuydu..

Merhaba Sarışın Bücürük,

Sen bunu okur isen ölmüşüm demektir. Ee Allah rahmet eylesin. O gördüğün begonya yaprağını hepinizin zarfına koydum. Benden anı kalsın istedim. Bilirsin begonyaları çok severim, özellikle mavi olanını. Ve tahminimce mezarıma o çok sevdiğim çiçekten de getirmişsindir. Eminim ki bana karşı ne kadar agresif davransan da arkamdan zırıl zırıl ağlamışsındır. Tamam tamam sinirlenme. Ben her zaman bu durumlara hazırlık olsun diye sevdiğim insanlar için ölmeden önce mektup hazırladım. Ve sen o insanların içinden en kıymetli olansın.. Seninle Can Tamer sayesinde tanışmıştık. Büroda göreve başlayalı daha 4. günündü. Seninle dalga geçmiştim, hatırlıyor musun? " Bu kız mı gizli görevlere katılacak? Silahı versen yanlışlıkla kendine sıkar." Demiştim. O günden bu yana benim için hep küçük kız kardeş olarak kaldın. Her zaman daha yakındık seninle. Aramızda kardeşlik bağı vardı çünkü kardeşler hep kavga ederler, inatlaşırlar bilirsin. Unutma yürüyen sinir, ben hep senin yanındayım. Sadece bir hissetmene bakar. Ruhumla bile sana musallat olacağım. Benden kaçmak öyle kolay değil. Eğer içimizden biri bile hayattaysa onlara emanetsin. Onlarda sana emanet. Benim için kendinize çok dikkat edin. Hepiniz benim en değerlilerimsiniz. Hoşçakal civciv ben gittiğim yerde çok mutluyum:)♡

KALP ZANLISI Donde viven las historias. Descúbrelo ahora