Daisy

196 24 177
                                    

"Bıkmıyor musun?" Diye sordu Changbin dayanamayıp.

"Neyden?"

"Her akşam buraya gelmekten."

"Hayır, peki ya sen?"

"Hayır." Tekdüze bir ses "huzur buluyorum."

İçten bir şekilde gülümsedi Chan
"Bende öyle."

Changbin başını eğip, gülüşüne buruk bir gülümseme ile cevapladı.

"Adımı dahi bilmiyorsun ve yorgun olmana rağmen geliyorsun."
"Yapma,git" git yoksa bu kısacık hayatım da birine daha alışırım.

Chan, onun söyledikleri ile duraksadı. Gitmek istemiyordu ki.

"Chan."

Yerdeki çiçeklere hüzünle bakan Changbin, duyduğu isim ile kafasını kaldırıp ona baktı.

"Bang Christopher Chan. Eğer tek sorun isim ise, halledebiliriz."

Yüzünden düşmeyen gülümsemesi ile konuşmuştu.
Kıskandı Changbin. Her daim olan gülümsemesini, pes etmeyeşini.

Kafasını, iki yana umutsuzca salladı.
Oturduğu yerde ayaklarını uzatıp, ellerini geriye koyarak destek aldı.
Esen rüzgar, yüzünü yalayıp geçti. Derin nefes ile gökyüzüne dikti bakışlarını.

Sessiz ama onun duyabileceği şekilde konuştu.

"Bang Christopher Chan... Güzel isim, sana yakışıyor."

Her hareketin izleyen Chan, meraklı gözlerle ismini söylemesini bekliyordu. Ama dakikalar geçmesine rağmen sesini duyamayınca, pes edip kendi sordu.

"Senin ismin? Öğrenebilecek miyim, sana yakışan bir isim olup olmadığını?"

Öylesine bir cümleydi aslında. Chan biliyordu ki, ona her isim yakışırdı.

"Kısa bir süre sonra, beni görmeyeceksin bile. Bilmene gerek var mı."

Chan'ın gülümseyen yüzü solarken, yerini çatık kaşları aldı.
'bu da ne demek oluyordu?'

"Bir daha gelmeyecek misin buraya?"

"Bir daha gelemeyeceğim buraya."

Changbin, bunu suratına bakarak söylemişti. Ve, her kelimesinde karşısında ki oğlanın gözlerine yansıyan üzüntü ve hayal kırıklığına bir bir şahit olmuştu.

"Umursanmaya değer miyim ki."

Aslında, pek soru sayılmazdı. Kendi ile konuşuyor gibiydi. Anlam vermeye çalışıyordu.

Bekletmeden cevapladı Chan, onun kendince olmayan sorusunu.

"Evet." emindi sesi.

"Neden?" Bu soru karşısında pekte emin olamayacaktı. Çünkü kendi de bilmiyordu.

"Bilemiyorum, sadece... sadece benim için önemli ve değerlisin."

Changbin için yeterliydi bu sözler. Kendini tuttu ama göz pınarlarına söz geçiremedi. Usulca süzüldü yanaklarından damlalar.

Beklenmeyen bu görüntü karşısında afalladı Chan. Ne yapacağını bilemeyerek yanına yaklaştı. Aceleyle yaşlarını sildi. Ardından küçük bir burun çekme sesi geldi.

"Ben, hastayım Chan."

Göz yaşlarını, itina ile silen elleri söyledikleriyle durdu.

"Hasta mısın?"

Elleri, güzel yüzlü çocuğun yanaklarında dururken, kafa salladı Changbin.

"Evet, çok. Ve bunun tedavisi imkansız derece de zor."

Chan, telaşla yerinden kıpırdandı. Elleri aşağı düşerken dudakları büzülmüştü. Onu kaybetmek istemiyordu.

"Hiç bir şey imkansız değildir. İyileşmen için ne gerekiyorsa yaparım. Şimdiden pes etmemelisin."

Gülümsedi onun bu hâline. Gerçekten de kendisi için çok endişeleniyordu. Derin, titrek bir nefes aldı ve konuşmaya hazırlandı.

Chan, ondan önce davranıp yerden bir papatya kopardı ve Changbin'in kulağının arkasına yerlestirirken konuştu.

"Ağlamak, sana hiç yakışmıyor."

Büyüleyici görüntüsüne kapılıp, şaşkınca onu izleyen çocuğa ithafen devam etti.

"Çiçeğin bu kadar yakıştığı kişi, sadece gölgesi ile yetinmemeli."

Kaskatı kesilmişti bu sözler karşısında. Fazla anlamlıydı. Keşke diye düşündü Changbin, keşke onun yerine sana aşık olsaydım Chan. En azından pişman olarak yaşamazdım bu kısa ömrümü.

Tekrardan doldu gözleri, ama bu sefer akmadı yanaklarından. Bekledi öylece.

Ciğerleri çoktan acımaya başlamıştı. İçinde büyüyen çiçeği, tüm iliklerine kadar hissedebiliyordu. Yutkundu istemsizce ve bekledi biraz. Şansı varsa Chan'ın önünde bu utanç verici anı yaşamazdı.

Gözlerinde ki parlama çoktan ışığını kaybetmişti. Bunu fark edeli çok olmuyordu Chan için.

Kulağında ki papatyayı alıp, göle bıraktı. Karşısında ki oğlan, onun bu hareketine kırılsa da ne bir şey söyledi, ne de belli etti.

Changbin zorlukla çıkan sesi ile konuştu.

"Bana çok yakıştırdığın çiçekler, ölmem için her gün içim de yeşeriyor."

Suda ki papatya esen rüzgarla uzaklaştı.

"Cansız bedenime de yakışırlar mı?"

______________________________________________________________________

Diğer bölüm için

Diğer bölüm için

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
CAMELLİA °BinChan°Where stories live. Discover now