Bölüm 52

6.2K 319 45
                                    

"Kiraz çabuk aşağıya in! Burada olduğunu biliyorum."

Yüzümü buruşturdum, ne diyordu bu? Burada olduğumu nasıl biliyordu?

"Ne diyor bu?" Diye mırıldandım yüzümü buruşturarak. Bilmediği ifade bir şekilde dudaklarını büzdü.

"Aşağıya inelim de, öğrenelim bakalım. Derdi neymiş," kapıdan çıkmak üzereyken Kuzey kolumu tuttu. Yutkunarak bana baktı.

"Boşver.." diye mırıldandı, "Gitme."

Dursun istersiniz zaman, her şey bitsin. Sadece onunla beraber olun istersiniz. Anlarsınız onu ne kadar yaraladığınızı, baktım gözlerine. Pişmanlık duygusunu hissettim ruhumun en derinliklerinde. O gözlerden hayat akıyordu, o hayat akan gozlerde yaşamı bulmaya çalışıyordum. Her gittiğim yeri mahvettiğim gibi onun hayat akan gözlerini, onun yaşamını da mahvediyordum.

"Gitmeyeceğim.." kolumu tutan elini tuttum. Avuçlarımın arasına aldım, aramızda ki mesafeyi kapatmak ister gibi bir adım attım.

"Kiraz.." dedi yavaşça, sesinde kırgınlık vardı. Sesi titriyor gibiydi, "Yapma bunu, tekrar gitme ona.."

Dayanamadım, sarıldım ona. Kollarında buldum kendimi, ellerim boynuna sarılmıştı. Onun elleri belimdeydi, yavaş yavaş ensesini okşadım. Ağlamamak için zor duruyordum.

"İçim gidiyor.." diye mırıldandım, "Asıl sen yapma, içim gidiyor.."

Belimde ki ellerini yavaş yavaş çekti, ondan ayrıldım. Ellerini çeneme koydu, gözlerime sabitledi gözlerini. Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki, yine korna sesini duyduk. Gözlerimi devirdim.

"Kiraz çabuk buraya gel, iyi misin?" Tekrar Uraz'ın sesini duyduk.

"Napıcaz peki?" Diye sordum cama bakarak, "Burda durup böylece bekleyeceğiz mi?" Dedim.

"Bekleyeceğiz.. o gidene kadar bekleyeceğiz." Gülümseyerek tekrar baktı bana, "İsterse saatlerce, günlerce burada beklesin. Yanımdasın ya, ne kadar kalırsak kalalım umrumda değil."

Bir anda gelip yanağına bir öpücük kondurdum, bunu beklemiyor olacak ki dudaklarını dişledi. Gülümsemeyle karışık sırıtmaya başladı.

O sırada içeriden telefonum çalmaya başladı, arkadan Kuzey'in sesini duydum.

"Açma.." dedi yalvararak, "Eğer o arıyorsa açma, lütfen." Telefonda kimin aradığına baktım. 'Uraz <3' yazıyordu. Acaba Kuzey görmüş müydü? Uraz'ı böyle kaydetmemem gerekirdi.

"O arıyor." Dedim gözlerim hala telefondayken Kuzey'e baktım, "Bekle, şu telefonu açıp onu buradan göndereyim, gerçekten. Yoksa başımızın etini yiyecek." Dediğimde biraz tereddüt etti, ancak kafasını salladı. Aramayı açtığımda hapörlore alarak telefonu masaya koydum.

"Efendim Uraz?" Dedim bıkkın bir sesle, hemen anında sesi geldi.

"Kiraz neredesin?" Diye sordu, yutkunarak Kuzey'e baktım. O ise sinir krizi geçirir haldeydi.

"Nasıl yani? Evdeyim." Dedim yalan söyleyerek, bu sefer daha sinirli bir sesle konuştu.

"Bana attığın mesajlar hiç öyle demiyor ama, adres buraya getirdi!"

Bu sefer kaşlarımı çatmıştım, "N-ne? Ben sana adres falan atmadım." Dediğimde alayla bir kahkaha attı.

"Kiraz beni sinir etme, aşağıya gel konuşalım! Burada olduğunu biliyorum." Bu ses ile Kuzey anında oturduğu yerden kalktı.

"Ben sana göstericem şimdi, kim kimi sinir ediyor.", Diye sinirle dış kapıdan dışarıya çıktı. Onun arkasından koşuyordum telefon elimde.

"Kuzey! Nereye!" Dediğimde hiç durmadan konuştu.

Kimdiniz Komutanım? √ TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin