26.Bölüm: BEYAZ ALEV

1.9K 390 504
                                    

Merhaba^^  Sessiz bir köşede hikayemize kaldığınız yerden devam edelim✨

Keyifli okumalar minik kabuslarım^^

Bölüme başlamadan önce yıldızı parlatmayı ve satır aralarına çokça yorum yapmayı unutmayın, lütfen.

*
Beyaz Alev
*

Diz çöker gölgeler, karanlığın efendisi şahlandığında...

Diz çöker gölgelerin efendisi, karanlık onu yuttuğunda.

Bir kuzgunun karası...

Bir gecenin ayazı...

Bir kalbin yarası...

Bir kuzgun kafese düşerse... Gece, güneşe boyun eğerse... Bir kalp yara alırsa...

Gölgelerin şarkısı sağır eder yüreğine ket vuran yozlaşmış inançları.

Yansıyan Ruhlar Vahası'nda yapayalnız kalmıştı Kâbus Lordu. Tek düşündüğü burada geçireceği yıllar değil; kollarının arasından yitip giden aşkının kendisini unutup unutmadığıydı.

O hatırlamıştı. Unutmamıştı güzel leydisini.

Rena efsunluydu ve onu ilk gördüğü gün anlamıştı bunu. En büyük ve en güçlü sihrini daha aynadan kurtulmadan önce yapmış, Aryen'le ruhlarını mühürlemişti ve bundan haberi bile yoktu.

Şimdiyse... Tamamen Aryen'in varlığından haberi yoktu, kim bilir.

Rena'nın bir gün yeniden kendisini hatırlayacağına inancı tamdı çünkü aralarındaki şey basit bir duygusal bağlanma değildi. Çok daha fazlasıydı, çok daha güçlüsü... Onlar ruhlarıyla bağlanmışlardı birbirlerine, kaderleriyle. Biri olmazsa diğeri hep eksik kalırdı.

Bir bütün olduklarında herkes önlerinde diz çöker, diyar dize gelirdi.

Saklı Diyar ayırmıştı onları.

Rena'nın özgürlüğü uğruna kendi özgürlüğünü ve diyardaki varlığını feda etmişti Kâbus Gözcüsü.

Rena için... Ona yaşattıklarını telafi edebilmek için ve ilk kez kalbinin sesini dinlediği için birini kendinin ya da krallığının önüne koymuştu.

Keybos Krallığı düşmüş, Düş ve Kâbus Sarayı'na yıkım getirmişlerdi. Aryen krallığını yeniden kurmak için aynadan kurtulduğunda diyarın görüp göreceği en güçlü kral olmaya yemin etmişken şimdi tüm bunları ardında bırakıp Rena'nın yerine geçtiği için şaşkındı.

Mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Tıpkı yıldızlı bir gökyüzü gibi ışıldıyordu gözleri ama gölgeler ışığını çalıyordu.

Rena için kendisini feda ettiği için pişman değildi ama Rena'nın söyledikleri onu buhrana uğratmıştı. Rena dilediği zaman çıkabilirdi, tutsak değildi ama o bunu bilmeden anlaşma yapmıştı Aynalar Kenti'nin efendisi Kenta'yla.

Kahretsin.

Düşünceler dikenli bir sarmaşık gibi zihnine batıp tüm keyfini yok etti. Daha fazla yürümek istemiyordu. Rena'nın çığlıkları kafasının içinde yankılanıyordu hâlâ, gözyaşlarını akıttığı çıplak göğsündeki sızı geçmiyordu bir türlü.

Bir ağacın dibine çöküp sırtını yasladı. Pelerinin iki ucunu tutan kuzgun broşunu iğnesinden çekip çıkardı. Parmaklarının arasında evirip çevirirken ayna ruhlarının ne zaman işkence etmeye başlayacağını düşündü. İç geçirip başını geriye atarak ağaç kovuğuna yasladı. Gökyüzünü izlemeyi severdi Kâbus Lordu. Öyle ki aynanın lanetinden kurtulduğu günden beri Gece Kulesi'nin terasında gökyüzünü izlerken uyuyakalmıştı çoğu kez.

YOZLAŞMIŞ HARABELERWhere stories live. Discover now