8.Bölüm: MİENAS

4.7K 696 785
                                    

Selamlarrrr, yeniden biz^^

Hiçbir şey konuşmadan kaçıyorum. Hemen bölüme devam edin, neler oldu neler!

Oy ve yorumlarınız benim için çok çok önemli. Ne kadar motive olduğumu anlayamazsınız. Hatta şöyle yapalım bu iki bölüme gelen oy ve yorum sayısı fazla olursa bu hafta bir bölüm daha gelebilir. Yeter ki yanımda olduğunuzu çokça hissedebileyim :,)

Keyifli okumalar!

Derek Fiecher - Gothic Dolls

*

Mienas

*

Yer yarıldı, gök gürledi.

Sular taştı, alevler yükseldi.

Rüzgâr esti, hava çöktü.

Diyarın sihri soluklarıma karıştığında bedenimin altında sarsılan toprak kısa sürede dinginliğini buldu ve gökyüzü duruldu.

Beni kucaklayan toprağın sıcaklığıyla bedenim gevşemiş, göz kapaklarım bir süre açamayacağım kadar ağırlaşmıştı.

Dünyayı terk ederken insan diyarının bütün yükü omuzlarıma yüklenmiş gibiydi. Korkunç bir ağrı kaslarımın üzerine çöktüğünden parmağımı bile kıpırdatamayacak kadar yorgun hissediyordum.

Soluklarım yavaşladı, kalp atışlarım sakinledi. Yavaş yavaş gözlerim aralanırken havanın yoğun kasvetli kokusu ciğerlerime doldu. Yabancı bir diyarın havasını soluduğum için telaşa kapılıp nefesimi tuttum.

Yattığım yerden destek alarak doğruldum. Neredeyse tüm vücuduma yayılan ağrı yüzünden kıvranıyordum.

"Karga sesini kesmezsen son gördüğün yüz bana ait olacak!"

Bir ses kulaklarıma çalındı.

"Şuna da bak!" Kulaklarımı çınlatan yabancı kahkahayla yüzümü buruşturdum. "Yemek masamdaki bir mumu bile yakamazsın köle parçası."

Bu sesin kime ait olduğunu bilmiyordum. İlk kez duyduğum yabancıya karşılık veren ses, zihnimde sahibini bulduğunda kalbim heyecanla atmaya başladı.

"Senin gibi yerde sürünmüyorum en azından. Sefil yılan!"

Omzumun ardından seslerin geldiği yöne baktığımda dudaklarımdan o isim döküldü.

"Erin..."

Sesler sustu.

Erin ve karşısındaki yabancı tartışmayı bıraktı. İkisinin de bakışları beni buldu. Erin'in ışıltılı gözleri özlemle beni süzerken yanında duran genç yabancı ise meraklı bakışlarıyla bana bakıyordu.

"Rena!"

Neredeyse sesinden önce bedeni yanıma ulaştığında şaşırıp kaldım. Bunu nasıl yapabildiğini soracakken boynuma atlayıp sıkıca sarıldı. Kollarının baskısıyla nefesim kesilince kıkırdayarak sarıldım.

"Yaşıyorsun." Sesimin titremesini umursamadım.

Gözlerimden süzülen yaşlardan bir tanesi dudağımın kenarından ağzıma yayıldığında gülümsedim. Gözyaşlarım göğsümün üzerinde can veren kelebeklere yeniden hayat sundu. Her biri neşeli kanatlarıyla uçuşmaya başladığında omuzlarım sarsılarak ağlamaya devam ettim. Her an daha fazla şiddetlenen gözyaşlarımın sebebi mutluluktan başka bir şey değildi.

YOZLAŞMIŞ HARABELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin