Okeye dördüncülerin ve nikâha beşincilerin masası

Start from the beginning
                                    

"Bayan Revianca?"

"Hı?" Kafamı kaldırıp beni düşüncelerimden çekip çıkaran sesin sahibine baktım. 3. Kraliçe...

"Bize Andrew'i nasıl bulduğunuzu anlatmanızı umuyorduk. Herkes bunu merak ediyor." Andrew kim amk?

Aynı salak ifademle ona bakmayı sürdürdüm. Boğazını temizledi. Bu sırada sözü 2. Kraliçe devraldı. Sanırım aynı adamın eşleri olarak çoğu eylemi beraber yapıyorlardı. Konuşmak falan... Ne de olsa birbirleriyle paylaşmaya alışkın olmalılar.

"Cesaretiniz oldukça takdir edilesi. Yaptığınız şeyi düşününce... Majestelerinin bile ilgisini çekmenize şaşmamalı." Heee! Hepsinin derdi bu demek ki! Kralın ilgisini çektiğimi düşünüyorlar. Ah, üzerimde yıldız ışığı ile doğmam benim suçum mu?

Sizin sapık ortak kocanızın ilgisini falan çekmek istemiyorum! Hani okeye dördüncü arayanı çok gördüm de evliliğe beşinciyi arayanı ilk defa görüyorum. Yalnız o 'en az dört' çocuk için söylenmişti karı için değil.

"Oldukça kendine has bir kişiliği var." Dedi kral kraliçeyi tamamen onaylayıp yangına körükle gitmeyi tercih ederek. Hayır ya! Ne zaman ilgisini falan çektim ya! Neden herkes bana aşık ya! Bu güzelliğim lanetim olmalı. Burada şu an Veronica olsaydı benim güzelliğim derdi elbette. Eh onu onaylıyorum onun güzelliği olduğu nasıl da belli başıma açtığı dertlerden!

"Teveccühünüz efendim." Ne demem gerekiyor? Ne yapmak gerekiyor ki? Hayır ben şu an neden bu masadayım ya? Beni buradan alın! Nasıl kalkarım bu masadan mümkünse masa bana girmeden? Ocakta yemeğim mi var desem? Hayır bu dünyada telefonlar olsa arkadaşıma 'çabuk acil bir şey çıkmış gibi beni ara' mesajı çekerdim ama önce arkadaşımın olması gerekiyor.

Ülke başkanları ile ortak görüşmede olmayı bile yeğleyeceğim kabus masasında dikkatler üzerimden çekilmiyordu ne yazık ki. Batı cephesinden yeni bir saldırı aldım. Kraliçe Audbilmmene tarafından!

"Prens Adrian ile oldukça yakın olduğunuzu duydum."Hayır bacım şimdi sen neden beni Adnan ve Behlül'ü aynı anda götüren Bihter konumuna koymaya çalışıyorsun ki?

"Ö-öyle mi? Ben de şimdi duyuyorum." Gerginlikle gülmeye çalıştım ancak 3. Kraliçe oldukça ciddi bir şekilde bakışlarını yüzüme dikmişti. Sonra 4. Kraliçe sözü devraldı.

Tek bir yerden saldırsanız hatrım kalır çünkü! İlla 4 cepheden de üstüme gelin tamam mı? Aman yalnızca biriniz saldırayım demesin ha, hepiniz birden gelin. Teker teker gelmeyin öyle hurra gavura saldırır gibi 4 kulvardan atağa geçin. Çapraz ateşte bırakın tamam mı beni? Turan taktiği ile sarıp sarmalayın leşim çıksın bu masadan.

"Evet. Astlarım sizi gece geç bir saatte prensin odasından çıkarken görmüş. O saatte orada ne işiniz vardı? Neden?" Artık lafı dolandırmakla ve süslü cümlelerle ağzıma sıçmakla da zaman harcamamaya başlamışlardı. Şimdi sorgu birazdan ne giydiğime gelirdi.

Açık açık sorguya çekmeye karar verip kralın önünde beni yerle bir etmeye ikna olmuşlar gibi hepsi de röntgenimi çeken yoğun bakışlarla beni izliyordu. Yerle bir etmek derken hiç de mecazdan bahsetmiyorum. Birazdan sinek misali yerle bir olacağım gibi. Hatta yeri de iteler yerin yerine geçerim. Ne saçma cümle ya türkçe öğretmenim mezarında ters döndü.

Yüksek mahkeme kurulunun karşısında gibi hissedişim derin bir yutkunmayla sonuçlandı. Bomba atılmış gibi sessizliğin çöktüğü masada elbette de bu ses duyuldu. Gerginlikten üstümdeki ecel terleri süblimleşmeye başlamıştı ki derin bir nefes alarak ağzımı araladım. Herkes ağzımdan çıkacak cevaba bakıyordu.

"Kaplumbağa deden." Yok artık bunu demiş olamam!

"Anlayamadım?" 1. Kraliçe kırpıştırdığı gözleri ile saf bir şaşkınlıkla bana baktığında masanın genelinde de aynı duygu hakimdi. Ben deliyim deliii diye kalkıp gitsem şimdi? Varsayımsal olarak konuşuyorum tabii.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıWhere stories live. Discover now