14

231 15 0
                                    

"Uzun zaman oldu" diyerek uzandığı yatağının karşısına oturup. Birebir kopyam olan bir o kadar da zıttım kardeşime baktım.

"Evet kardeşim öyle" diyerek cevaplayarak aynı şekilde bana baktı.

"Açmısın Melis'im" diyerek konuşan babama bakıp olumsuz anlamda kafasını sallayıp "Hayır" demişti. Ondan sonra kısa bir sessizlik oluşup kimse konuşmamıştı.

Aslında onunla konuşacak o kadar çok şeyimiz vardı ki... Sadece zamanı bekliyorduk.

"Sormayacak mısınız?" Diyerek sessizliği bozarak konuşan Melis'e baktık bu sefer.

"Anladım taburcu olmamı bekliyorsunuz" diyerek konuşmaya devam edip omuz silkmesiyle kaşlarımı çattım. Tavırları sanki... Kabaydı. Sadece kaba değil aynı zamanda oldukça umursamaz

Kafamı çevirip babama baktığımda oda aynı benim gibi kaşlarını çatmıştı. Kafasını çevirerek benimle gözgöze geldiğimizde onunda benimle aynı fikirde olduğunu anlamıştım.

"Güzel kızım önce iyileş sonra konuşuruz zaten" diyerek konuştu annem.

"Susadım" diyerek konuşmasıyla ayağa kalkıp ona su verdim.

"Teşekkürler" diyerek konuşup geri yatağına uzanmıştı.

Tekrardan yine sessizlik olduğunda içeri giren doktordan sonunda taburcu olabileceğini öğrenip rahatlamıştık.

Eve vardığımızda yolda uyuyakaldığı için onu odasına götürüp odadan çıkmıştık.

"Ona her şeyi bildiğimizi söylemeyelim. Vakit verelim biraz" diyerek oturduğu koltukta gergince ayağını sallayan anneme baktım.

"Bu onun için daha kötü olur bence. Hem en kısa zamanda gidip itiraf edecek" diyerek annemi cevapladı babam.

"Sana kızımın hapise girme ihtimaline göz yumamam dedim!" Diyerek sinirle saçını çekti annem.

"O benimde kızım. Bu onun iyiliği için." Diyerek konuştu babam.

Kapının çalma sesiyle ikisi birbirlerine sert bakışlar atıp susmuşlardı. Ben ise ayağa kalkıp kapıyı açak için ayağa kalktım.

"Deren" diyerek konuşarak içeri giren Caner'e baktım. "Demek Melis uyandı"

"Gel Caner odamda konuşalım" diyerek çaktırmadan bize bakan anne ve babamı gösterdim.

"Ah. Evet" diyerek anladığını belli edercesine konuşarak anne ve babama kısa bir selam verip benimle beraber odama gelmişti.

"Caner ben ne yapıcam" diyerek yatağıma oflayarak oturdum.

"İnan bende bilmiyorum Deren." Diyerek yanıma oturup saçlarını gergince kaşımıştı."Ne zaman Savaş ve ailesine her şeyi anlatacak ailen"

"Melis biraz iyleşince. Yani bir iki güne" diyerek konuştum.

"Önce biz gidip anlatsak. Ben ve sen" diyerek konuşmasıyla ona baktım.

"Bizde sonradan öğrendik haberimiz yoktu falan deriz açıklarız durumu." Diyerek konuşmaya devam etti.

"İnarlar mı ki bize?" Diyerek konuştum.

"Bilmiyorum. Ama en azından ilk biz açıklamış oluruz" diyerek konuşmasıyla olumlu anlamda kafamı salladım.

"Önce Demir'e Melis olmadığımı açıklarım. Daha sonra ise gerçekleri baştan sona anlatırım" diyerek konuştum.

"Savaş'ada ben anlatırım o zaman." Diyerek konuşup gergince yüzüme bakmıştı.

"Ben tek başıma anlatabileceğime emin değilim. Korkuyorum galiba" dememle evet dercesine kafasını sağlamıştı.

"Bende Savaş'a tek anlatamam. Hem durmadan soru sorar cevap bile veremem" diyerek cevapladı beni.

"Peki o halde ikisini bizim pastaneye çağırıp beraber her şeyi anlatalım" diyerek konuşmamla olumlu anlamda kafasını salladı.

"En mantıklısı bu sanırım" diyerek onayladı beni

"Evet evet en mantıklısı bu."

"Peki bugün mü açıklayacağız" demesiyle yutkundum. Demir ve Savaş'ın bir daha yüzümüze bile bakmayacak olma ihtimalleri...

"Bilmem bugün mü olsun?" Diyerek konuştum

"Yani bilmem ki bende"diyerek emin olmayan yüz ifadesiyle konuştu.

"Bugün olsun. Babam her an Melis'i itiraf etmeye götürebilir" diyerek bu sefer emin olan sesimle konuştum.

"Peki ara o zaman Demir'i. Savaş'ıda alıp gelsin" diyerek konuştu Caner.

"Sen Savaş'ı arasan. Demir sesimden gergin olduğumu anlar benim" dememle olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Saçmalama kızım. Ben yanlışlıkla ağzımdan her şeyi kaçırdığımı bilmiyor musun?" Demesiyle yüzümü buruşturdum.

"Ara hadi" diyerek konuşmaya devam etmesiyle derin bir nefes aldım.

"Peki o halde arıyorum" diyerek telefonumu çıkartıp Demir'i aradım.

"Açınca sesi hoparlöre versene" demesiyle olumlu anlamada kafamı salladım.

"Cevap vermiyor" diyerek telefonu kulağımdan çekip kaşlarımı çattım."Demir asla cevap vermemezlik yapmazdı Caner. Bir şey mi oldu acaba"

"Birdaha ara Deren" demesiyle yeniden aramaya başladım. Açmıyordu.

"Caner, Demir cevap vermiyor kesin bir şey oldu. Başına bir şey gelmiş olmasın" diyerek endişeyle konuşmamla "Ona bir şey olmaz. Bir işi vardır birazdan döner" diyerek cevaplamıştı beni.

"Yarın mı konuşsak acaba?" Diyerek konuşmasıyla ona baktım."Ben henüz anlatmaya hazır değilim galiba"

"Sanırım bende değilim" diyerek onu onayladım.

"Peki o halde yarın olsun. Bende eve gidip kafa toplasam iyi olur. Hem birazdan kardeşinini yanına gidersiniz. Malum onunlada konuşacak çok şeyiniz var" demesiyle her ne kadar gitmesini istemesemde olumlu anlamda kafamı salladım.

"Yarın görüşürüz o halde"

"Dur kapıya kadar geleyim senle" diyerek konuşup onunla beraber odadan çıktık.

"Senin ikiz uyanmış galiba sizinkiler ortada gözükmüyor" diyerek konuştu Caner

"Büyük ihtimalle. Yanlarındadır şuan Melis'in" diyerek cevapladım onu.

"Üzme kendini kardeşim. Bak görürsün her şey yoluna girecek" diyerek moral verircesine konuşmasıyla gülümsedim. İyiki vardı.

"İyiki varsın Caner. Sen olmasaydın kafayı yerdim" diyerek cevapladım onu.

"Ee kızım bugün sen yarın ben" demesiyle güldüm. Bu halde bile beni güldürmeyi başaran tek kişi olabilirdi.

"Hadi kendine iyi bak. Yarın konuşucağız zaten bol bol" diyerek konuşmasıyla tebessüm ettim.

Dış kapıya geldiğimizde kapıyı açıp onu uğurladıktan bir dakika sonra kapının tekrardan çalmasıyla Caner'in her zamanki gibi birşeyini unuttuğunu düşünüp kapıyı açtım.

Gelen kişi Caner değil. Dağınık saçları sinirli,kızgın ve kırgın yüz ifadesiyle duran Demir'di.

"Demir" diyerek şaşkınca ona baktım.

"Güzel gösteriydi. İyi kandırdın beni" diyerek kırgın çıkan sesiyle yutkundum. Artık her şey bu sefer bitmişti.

ZIT İKİZLERWhere stories live. Discover now