4

359 27 0
                                    

Aradan bir hafta geçmişti ve ben çoğunlukla kız kardeşimin kötü imajını düzeltmekle uğraşmıştım.

Okula yaklaştığımda gelen bildirim sesiyle telefonuma baktım. Hoca ilk iki derse katılamayacağını söylüyordu. Oflayarak kaşlarımı çattım "keşke bunu daha erken haber verseymiş" diye kendi kendime söylendim

Karşıdaki kaldırımda Savaş'ı görmemle asık ifadem biraz düzelmişti. Ağabeyinin okula gitmesiyle gülümseyerek yaklaşarak tekerlekli sandalyesinden tutarak kaldırıma çıkmasına bir hafadır yaptığım gibi yardımcı oldum.

"Bilerek hep bu saatte geliyorsun değil mi  arsız kız" diyerek gülümseyerek bana bakmasıyla ona baktım.

"Bana arsız kız demekten vazgeçmeyeceksin değil mi?" Dememle 'cık olmaz' demesiyle hafifçe gülerek kafamı sağa sola salladım.

"Aslında kimseye öyle şeyler söylemem kolay kolay ama tuhaf bir şekilde o gün ağzımdan öyle bir laf çıktı" diyerek rüzgardan dolayı  gözlerimin önününe gelen saçlarımı çekmeye çalıştım.

"Evet fark ettim" demesiyle tek kaşımı kaldırdım.

"Yani seni tanıyalı bir hafta olsada insanları  pek öven biri olmadığını fark ediyorum fakat yinede bu benin için arsız kız lafını söylemeyeceğim anlamına gelmez" demesiyle gülümsemiştim. Haklıydı.

"Sen yinede bana öyle seslenmesen daha iyi en azından etrafta insanlar olduğu zaman" diyerek rüzgardan dolayı önümden çekemediğim saçlarımı düzelmeye çalışmaya devam ettim

"Düşünmem lazım" demesiyle kaşlarımı hafif çattım umarım öyle bir şey yapmazdı.

"Telefonum sende kalmış galiba Savaş" diyerek  gelen Demir denilen çocuğa baktım. Tıpkı Savaş gibi kahverengi gözleri ve sarı saçları vardı. Onunda gözleri bana kaydığında yeni fark ediyormuş gibi yüzüme Savaş'ın yanında ne işim olduğunu merak edercesine bakıyordu.

"Ah evet  doğru ya bende kalmıştı" diyerek Savaş'ın cevap vermesiyle kafamı Savaş'a doğru çevirdim.

"Bizim okuldan bir arkadaşının olduğunu bilmiyordum" diyerek bana bakmaya devam etti Demir.

"Artık biliyorsun" diyerek omuz silkti Savaş

"İsmin nedir?" Diyerek kafasını hafifçe sola eğerek bakmasıyla rahatsız olmuşcasına kıpırdandım. Savaş'ın sıcak bakışlarına karşı Demir'in oldukça soğuk olan bakışı bundaki en önemli etkendi.

"Melis" diyerek tok bir sesle cevap verdim.

"Kaçıncı sınıfa gidiyorsun?" Diyerek sormuştu bu sefer

"Onbir"  diyerek cevap verdim.

"Peki kard-"

"Onu artık sorgulamaktan vazgeçer misin ağabey?" Diyerek araya giren Savaş'ın sesiyle rahatlaladığımı hissetmeye başlamıştım.

"Ben artık gideyim Savaş sonra görüşürüz" diyerek konuştum.

"İyi dersler Melis" diyerek hafifçe gülumsemesiyle aynı şekilde karşılık verip arkamı döndüm. İçimde Demir denilen çocukla konuşmanın olduğu gerginlikden dolayı tuhaf bir his vardı.

"Bekle" diyerek arkadan gelen sesle durakladım. Demir bana doğru seslenerek yanıma geldi.

"Ne oldu?" Diyerek ona baktım.

"Kardeşimi nereden tanışıyorsunuz?" Demesiyle ona kaşlarımı çatarak "neden soruyorsun?" Dedim

"Yanlış anlama ama seni pek tanıyıp adını bilmesemde biraz da olsa okulda  huyunu biliyorum bu yüzden kardeşime yaklaşmasan iyi olur" diyerek konuşmasıyla afallanarak yüzüne baksamda kendimi hemen toparladım

"Daha açık konuş nasılmış benim huyum?" Diyerek hafifçe sinirlenerek konuştum.

"İnsanlardan kendini üstün gören ama aslında oldukça düşük seviyeli bir aptal" demesiyle sinirden gözlerimden ateş fışkırıyordu.

"Senin varya ben" diyerek üstüne atlayarak saçlarını çekiştirmemle 'ah' diye inlemişti.

  " Ne yapıyorsun kızım sen?" Diyerek bağırıp önce beni üstünden atmaya çalıştı fakat başaramayınca oda saçlarımı çekti

"Bıraksana saçımı" diyerek bu sefer ben bağırdım.

"Önce sen bırak" diyerek cevap vermesiyle acıya daha fazla dayanamayarak sarı saçlarını bırakmamla oda benim saçlarımı bıraktı.

Yere çömelip acıdan sızlayan saç diplerime masaj yapmaya başladım. Aynı şekilde Demir'de yere çömelip aynı şeyleri yaparak ters ters bana bakıyordu.

"Bu yaptığıma inanamıyorum resmen bir kızla saç baş kavga ettim" diyerek kendi kendine mırıldanarak konuşmasıyla ona ters bir bakış attım.

"İlk defa bir erkekten dayak yedim bende" Diyerek kopan yerdeki birkaç tutam sarı saçlarıma baktım.

Yere düşen çantamı alıp ayağa kalkmamla başımın ağrısıyla yere düşeceğim sırada belimi birinin tutmasıyla düşmemiştim. Kafamı kaldırıp beni tutan Demir'in yüzüne şaşkınca baktım.

Yüzü tam yüzümün izasında aramızda ise sadece birkaç santim vardı. Kendimi hızla toparlayıp geri çekilmemle oda hafif boğazını temizlemiş bana bakıyordu.

"Bence birdaha karşılaşmamaya çalışsak iyi olacak" diyerek konuşmamla "kesinlikle katılıyorum" diyerek onay vermişti. Daha sonra ise o spor salonuna doğru yürümüş ben ise  okula doğru gitmiştim.

ZIT İKİZLERTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon