Kafasını iki yana sallayarak reddetti hyunjin'i. Canı ne dışarıya çıkmak ne de başka bir şey yapmak istiyordu.

"İyi hissetmiyorum şu an"

Hyunjin anlayışla kafasını sallayarak devam etti saçlarını sevmeye. Jungkook gözlerini tavana dikmiş ona bakıyor, hyunjin ise onun şiş gözaltlarına bakıyordu.

"Tamam sen nasıl istersen"

O sırada evin dış kapısının açılmasıyla ilk önce rose ve diğerleri girmişti üstlerinde ki iş kıyafetleriyle.

Omega haklarının gelmesiyle artık tüm omegalar istediği mesleği yapabiliyordu kolayca.

Rose takım elbisesinin paltosunu çıkarıp koltuğa atarak jungkook'un yanına ilerlemiş ve kendini onun yan tarafına atmıştı yorgun bir yüzle. Diğerleri de onun gibi paltolarını çıkarıp koltuğa oturmuştu.

"Çiçeğim" momo neşeli bir ifadeyle jungkook'a eğilip yanağına koca bir öpücük bırakıp doğruldu ve hyunjin'in yanağında bir makas aldı. "Bugün nasılsın?" Dedi jungkook'a bakarken

"İyiyim" dedi yalandan jungkook. İyi olmadığını diyip hem onları endişelendirmek istemiyordu.

Momo onun cevabıyla ne kadar tatmin olmasa da üstelemeyip kendini koltuğa, rose'un yanına atıp başını onun omuzuna dayamış, rose ise kafasını onun kafasına dayamıştı. İkili bugün çok yoğun çalıştığından oldukça yorgundu.

"Jimin nerede?" Hyunjin merakla konuştuğu sırada tam o an içeriye girmişti jimin moralsizce. Yüzü düşmüş şekilde, ve onu izleyen şaşkın bakışlar eşliğinde dalgın bir şekilde tekli koltuğa oturmuştu.

"Ne oldu buna?" Demişti jisoo saçında ki örgüleri çözerken. Saçını iki yana ayırıp örgü yapmış, örgülerden de topuz yapmıştı ve onları bozuyordu şu anda.

"B-bir şey olduğu yok ne olmuş olabilir ki?" Jimin'in telaşla konuşmasıyla rose yorgunca ayağını kaldırıp diğer koltuğun üstüne uzatmıştı.

"Oldu jimin ne yalan diyorsun? Anamız ağladı bugün ki cinayet davasını çözeceğiz diye"

İkisi de artık bir avukat olarak ilk davalarını almışlardı ve bu bir cinayet davasıydı.

Jimin rose'un bunu demesini bekliyormuş gibi kafasını hızla sallayıp ve koltuğunda geriye yaslamıştı. "Doğ-"

"Bir dakika" diyerek onu böldü o an hyunjin. Hala daha jungkook'un saçlarını okşamaya devam ediyordu.

Jungkook ise sessizce onları dinliyordu.

"Sen hastaneden raporlarını alacaktın ne oldu o iş Ne çıktı tahlillerde?"

"İyiii" dedi jimin garip bir ifadeyle. Gözleri yerde ki halının üstündeydi ve dalgınca bakıyordu.

Sanki bir şeyi örtbas etmek istiyordu.

"Hmm anladım" hyunjin garip bir sesle konuşup jungkook'un saçlarını okşamaya devam etti.
Jungkook tek kelime etmiyor onları izliyordu. Konuşmak dahi gelmiyordu içinden.

Ama susadığını hissediyordu ve bu yüzden kalkmıştı yavaşça omeganın dizlerinden.
"Nereye? Bak yine odaya falan çıkmak yok az yüzünü görelim" jisoo sahte bir sinirle anında ona dönerken saçlarını çoktan açmış şekilli saçlarıyla ona bakıyordu.

Jungkook bıkkınca bir nefes verip yerinden kalktı ve ayaklarını sürte sürte yürümeye başladı. "Su içeceğim" omuzları çökük bir şekilde yürürken jisoo bağırmıştı arkasından.

"Tamam yine gel sonra film izleyeceğiz" o sırada koltuktan kalkmış ve diğerlerine dönmüştü.

"Ben üstümü değişip geliyorum sizde komedi filmi falan açın az kafası dağılsın çocuğun"

Yes to heaven~taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin