32. Bölüm

112 10 0
                                    

[12 Eylül 2008]

Yatakhanede her oda dört kişilikti ve Atlas bundan fazlasıyla rahatsızdı. Her şeyden çok etrafındaki çocukların bir domuzdan bile daha aptal olması yüzünden rahatsızdı.

Okulun üniformasından nefret ediyordu, tişörtü mordu. Hangi geri zekalı okul üniformasının mor olmasının harki bir fikir olacağını söylenişti acaba. Okulun adını reklam yapmak ister gibi kocaman tişörtün üzerine basmışlardı. Bu lanet şeyi giymek zorunluyudu.

Ön bahçede oturuken sadece hafta sonunu bekliyordu. Eve dair her şeyi özlemişti. Gözünün önüne gelen kırmızıya çalan koyu kahve gözlerle kafasını dizlerine gömdü.

Acı içinde ve yalnız hissediyordu.

Tek başına oturmaktan sıkılınca kalkıp yatakhaneye doğru yürümeye başladı. Kendi odasına girdiğinde yatağının yanında toplanmış gülerek konuşan oda arkadaşları ve karşı odadan gelmiş bir kaç çocuğa kaşlarını çatarak baktı.

"Noluyor?" Hızla aralarına girdiğinde aynı odayı paylaştığı kendisinden iki yaş büyük olan ama ondan oldukça kısa olan çocuğun elindeki siyah defteri gördüğünde. Kan beynine sıçları.

Defteri hızla onun elinden alırken "naptığını sanıyorsun sen!" Diye bağırdı.

Çocuk sırıtarak ona baktık "kusura bakma Atlas günlüğün olduğunu bilmiyorduk. Her gece onu sır gibi sakladığını görünce biraz merak ettim sadece" dedi.

Yüzünü sadece bir kaç kere gördüğü bir çocuk "kızmısın lan? Günlük falan ne iş?" Dedi, Atlas dişlerini sıkıp sakin olmaya çalıştı "sizi ilgilendirmez defolun" dedi.

Herkesin İri Baş diye lakap taktığı çocuk -kendisinden büyük olmasına rağmen oldukça kısa olan çocuk- "iyi be yemedik" diyip arkadaşlarıyla birlikte uzaklaşırken "istediğin kadar yaz Barış'cığını" dedi.

Etraftaki çocukların kıkırtılarıyla birlikte duyduğu şeyle hızla çocuğa döndü çocuk sırıtarak "olum kızların suyumu çıktı lan? Ne diye taktın çocuğa" dedi.

İri Baş denen çocuğun yanındaki adınu bilmediği başka bir çocuk saçma bir dramatik sesle "Babamdan nefret ediyorum. Hayatımdaki her anı mahvetmekten başka bir şey yapmıyor. Keşke o gün Barış'a evet deseydim, onun nereden haberi olacakti ki. Tam bir aptalım" dedi.

Atlas göğsünün sıkıştığını hissetti. İri Baş yanındaki çocuğu sarsıp "sus lan çocuğu ağlatacaksın şimdi" dedi, dalga geçtiği her halinden belliydi.

Gözlerini sıkıca kapatıp açtı. Babasının kulağına gitmediği sürece bunlara katlanabilirdi. Gözlerini açtığında hala gülen geri zekalılara bakıp "bittimi?" Dedi.

Geri zekalılar çetesi duraksadı. Belliki bekledikleri tepki bu değildi. Kavga etmelerini yada Atlasın ağlamasını bekliyorlardı.

"Bir daha eşyalarıma dokunmayın" dedi defterini yatağının üstüne bırakıp merdivenlere tırmanacakken biri kolundan tutunca durmak zorunda kaldı.

İri Baş denen çocuk "bitmedi, bu kadar kolay olacağınımı sandın?" Dedi, Atlas'ı arkadaşlarına doğru fırlattığında yere düşecek gibi oldu ama iki kolundanda birileri tutup onu ayağa kaldırdı.

"Senin tavırlarından bile belliydi ne bok olduğun"

Aniden karnına bir yumruk yediğinde nefesi kesildi. Acıyla iki büklüm oldu.

"Biz sana hoş geldin seromonisi yapmamıştık değil mi?"

Birileri ayaklarından tuttuğunda birden bedeni havalandı. Kurtulmaya çalıştı ama imkansızdı. Zaten pek çok çocuk kendisinden hem yaşça hemde boy olarak büyüktü.

Hatırla Beni [gay]Where stories live. Discover now