2 † affedilmemiş bir şeytan

601 97 113
                                    

Kuş cıvıltıları... Rahatsız edici derecede göze çarpan ışık... Dolap sesi... Kütüphane... Kim Taehyung...

İrkilerek gözlerini açtığında büyük, gri bir tavanla karşılaştı Jeongguk. Yaşananlar zihnine bir bir dolduğunda ise hızla etrafına bakındı. Odasındaydı. Kendi. Yurt. Binasında. Ve. Odasında.

''Tanrım.'' Yatakta hızla doğrulduğunda okul için hazırlanmakta olan Jimin önce ona bakmış, ardından oda arkadaşının yüzündeki şok olmuş ifadeyi umursamadan dolabının önünde hazırlanmaya devam etmişti.

Jeongguk ise kendini büyük bir paradoksun içinde gibi hissediyordu. Çünkü en son kütüphanede olduğuna adım gibi emindi! Ama şimdi nasıl odasındaydı? Ve ne zaman sabah olmuştu?!

Emindi... Cidden emindi! Dün gece o kütüphaneye gitmiş ve Kim Taehyung ile karşılaşmıştı. Ama neden anıları bu kadar silik ve rüya gibiydi? 

''Jimin.''

Siyah ve mor renklerinde tasarlanmış okul ceketini giyen Jimin, oda arkadaşının ona seslenmesiyle döndü ve dinlemeye başladı,

zaten duyduğu şeyleri...

''Ben...'' diyerek düşündü Jeongguk. Ona durumu nasıl anlatabilirdi ki? Ne diyecekti, ben gece kütüphaneye inip gizli bir yer buldum ve orada vampir Kim Taehyung ile karşılaştıktan sonra nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde gözümü yatağımda açtım mı?

Jimin, oda arkadaşının zihninden geçen düşüncelerle şaşırırken bunu belli etmemeye çalışarak önüne dönüp dolabın kapağını kapattı. Anlaşılan yerinde durmayan bir oda arkadaşına sahipti. 

''Dün odaya ne zaman geldin?''

Sorulan soruyla tekrar ona döndü Jimin. ''Geç bir saatte. Ben geldiğimde sen uyuyordun.''

''Uyuyordum?'' Şaşkınlıkla gözlerini açtı Jeongguk. Yatağa nasıl girdiğini bile hatırlamıyordu ama gece Jimin geldiğinde uyuyor muydu?

''Ben okula geçiyorum. Sınıfta görüşürüz.'' Jimin, oda arkadaşını pek umursamadan onu düşünceleriyle baş başa bırakıp kapıya yöneldiğinde kafası karışık bir şekilde mırıldandı Jeongguk. ''Görüşürüz...''

Belki de dün o kadar yorulmuştu ki yatağa nasıl girdiğini unutmuştu, değil mi? Olabilir miydi?

''Ah!'' Jeongguk elleriyle yüzünü kapatarak yüzünü buruşturdu. ''Çıldıracağım.'' Fakat yüzüne değen şeyle duraksadı ve hızla ellerini yüzünden çekti.

Elleri tozluydu ve sol avuç içinde küçük bir çizik vardı.

Doğru, o gizli geçit açıldığında korkup yere düşmüştü yani gerçekten de oradaydı! Ama neden anılarının bu denli silik olduğunu bilmiyor ve yatağına nasıl geldiğini hatırlamıyordu. 

Zihnini biraz daha zorladı. Son hatırladığı şey... son hatırladığı şey... cidden son hatırladığı şey Kim Taehyung'tu. O ve onun soğuk bakışları...

''Of...'' Saçlarını karıştırarak yüzünü ekşitti Jeongguk. Daha ilk günden yaşadığı şeye inanamıyordu!

Bakışlarını bu sefer odalarındaki duvar saatine dikti genç oğlan. Ders saati yaklaşıyordu. Sadece bir duş almaya ve üzerini giyinmeye vakti vardı bu nedenle hızlı olsa iyi olurdu.

Sahi, giyinmek demişken, Jeongguk ne dışarıdan ne de okuldan bir okul kıyafeti aldığını hatırlamıyordu. Bunu nasıl unutmuştu!?

''Neyse.'' diyerek yataktan kalktı ve gözüne kenarda duran kıyafet dolu çantası çarptığında onu alarak dolaba ilerledi. Getirdiği kıyafetlerden birini giyme düşüncesiyle kıyafetlerini dolaba tıkacağı sırada dolap kapağını açmasıyla karşılaştığı okul üniforması ve birkaç kıyafetle daha şaşırdı. Tıpkı Jimin'in giydiğinden bir forma, üzerinde okulun logosu olan bir beden takımı, bir çift spor ayakkabı ve yine okulun logosu basılı bir çanta vardı.

villain dies ➳ taekookWhere stories live. Discover now