1 † jeon jeongguk

1K 112 128
                                    

İyi ve kötü olmayı biz seçmeyiz. Yaşadıklarımız bize doğru yolu çizmemizi sağlar; kimin için iyi, kimin içinse kötü olan o yolu....

-

''Ben asla ama asla o okula gitmem!''

Evet, bütün hayatım tam olarak bu cümleyi kurmamdan sonra tepetaklak olmuştu. Nightmare Akademi'ye doğru yol alan bu trenin içinde giderken ise yapabildiğim tek şey sadece geriye bakıp yaşadıklarımı düşünebilmekti.

Her şey sahip olduğum o gücü keşfetmemden sonra başladı, yani yaklaşık bir sekiz yıl önce. Evet, doğru duydunuz; diğer insanlardan farklı olduğumu öğrendiğimde sadece on yaşındaydım. Aynı zamanda onlardan farklı olduğum için dışlandığımda da sadece on yaşında bir çocuktum. Onlardan beni ayırdıklarını düşündükleri tek özelliğim ise sahip olduğum hayvanları anlayabilme ve onlarla konuşabilme gücümdü.

Beni bu akademiye iten şey de buydu. Gücümü ilk keşfettiğimden beri ailemin üzerimde hep baskısı olmuştu. Ama ben en başından beri bu akademiye gitmek istememiştim, hala da istemiyordum. Bu nedenle okuduğum okulda kalmaya ve herkes gücümü bilip bana ucube muamelesi yapsa da kendimi normal olduğuma inandırarak burada okumaya devam etmiştim.

Fakat her şeyin sonu olduğu gibi bunun da bir sonu olmuştu. Liseyi bitirdiğim zaman hiçbir üniversite beni kabul etmemiş, Nightmare Akademi'ye gitmemi söyleyip hepsinden kapı dışarı etmişlerdi. Normal insanların çoğunlukta olduğu bir kasabada yanlarında yaşamımı sürdürdüğüm ailem ise bana en başından beri ait olduğum yerin orası olduğunu söylüyordu.

Ben ise oraya ait olmaktan kaçıyordum, belli sebepler yüzünden...

Şimdi ise içinde olduğum tren beni pek sevgili kuzenim ile birlikte gitmek istemediğim o kasabaya, o okula doğru götürüyordu ve ben pencereden dışarıyı izlemek dışında hiçbir şey yapamıyordum.

''Jeongguk bak, ağacın tepesindeki yavru ejderhalar ne kadar tatlı!''

Bu okulda üçüncü yılı olmasına rağmen yeni döneme hevesli başlayan kuzenime karşı göz devirdim. ''Ağacı yakıp kül etmeleri mi sevimli Irene?''

''Hey, bu kadar karamsar bakma hayata. Sadece eğleniyorlar.''

''Sen de bu kadar iyimser bakma. Ormanı yok ediyorlar.''

Kuzenim, etrafa attığım nefret dolu bakışlardan sıkılmış olacak ki derince bir iç çekti ve yine salak saçma şeyler anlatmaya başladı.

''Doğanın kanunu bu. Onlar bozar, orman perileri yeniden yapar. Hem hayvanlarla konuşan sen değil misin? Onlarla konuşup aynı zamanda hiçbirinden de haz etmeyen birini ilk kez görüyorum.''

''Teknik olarak hayvanlarla konuşabilen birini zaten ilk kez görüyorsun.''

''Of, içimi şişirdin yine Jeongguk!'' İlgisizliğimden ve negatifliğimden bunalmış olacak ki bir anda ayaklandı pek sevgili kuzenim. ''Ben su almaya gideceğim, gelecek misin?''

''Hayır.'' dedim net bir tavırla. ''Burada kalıp unutulmayı ve trenin beni tekrardan evime götürmesini tercih ederim.''

''Öyle bir şey olmayacak. Şimdiden okula alışmayı kafana soksan iyi edersin, yoksa okulda çok yabancılık çekersin.''

Irene ayaklanıp oturduğumuz kompartımanı terk ettiğinde iç çekerek camdan dışarı bakmaya devam ettim. ''Zaten yabancıyım ki ben o okula...''

Yeni bir okul, yeni bir ev, yeni bir yaşam... Kötüydü. Bunlar benim için çok kötüydü. Ailemden ayrılıyordum; yaşadığım yerden, beni tek tük seven mahalle arkadaşlarımdan ve her zaman benim yanımda olan beslediğim sokak hayvanlarından... Peki ne için?

villain dies ➳ taekookWhere stories live. Discover now