Bölüm 11: Katliam Bekçileri

1.7K 141 19
                                    

"Kırılan kabuğum insanların üzerine düşecek."

Laciverte çalan mavi içimi açıyordu, bunu gökte görmenin verdiği haz tarif edilemezdi. Elektrik tellerine konan güvercinler, binaların kapalı pencereleri, yağmur sızdırmaya hazırlanan bulutlar... Belki çoğu kişinin içini karartan tüm bu unsurlar beni huzura kavuşturuyor.

Bordo perdeyi avuçlarım arasında tutarken başımı cama yasladım, alnımla buluşan soğuk tenimi ürpertti. Bıraktığım perde sırtıma düşerken işaret parmağımı cama dokundurdum, gözlerimi kapattım; parmağımı hareket ettirdim. Bir kanca ve ucuna solucan çizdim. Neden böyle bir resim çizdim bilmiyorum, içimden gelen buydu. Soluğum camı daha da buğulandırırken bordo ojeli tırnaklarımla perdenin uyumuna baktım. Karanlık görünüyordu, karanlığa benziyordum. Tarzım buydu. Aksi gibi bir yanım da tam tersini arzuluyordu.

Bir psikoloğa ihtiyacım olduğuna eminim.

Aldığım nefesle camdan ayrıldım, hırkamı giyip mutfağa gittim. Abim evde değildi, Kadir benle hâlâ konuşmuyordu. Güller açtığında konuşacağını bildiğim için eski hayatıma bir türlü dönemiyordum, istesem de artık dönemeyeceğim gerçeğini ise görmezden geliyordum. İstediğim normal hayat güçlü bir kadın olup abim gibi bir işe sahip olmak, yönetmek ama bir şirketten bahsetmiyorum; insanlar üzerinde hakiki bir korku bırakmak istiyorum. İçimden gelen bu. Moda tasarımı fazlasıyla seviyorum, eski hayalim bu yönde bir şirket açmaktı. Canavarı bıraktığımda çok değişeceğimi biliyordum, bundan korkuyordum. Artık korkmuyorum, tüm ahlak yasalarını attığım çöple cehennemin kuytularına gönderdim.

Kırılan kabuğum insanların üzerine düşecek.

Şimdilik sadece gölgesi.

Telefondan alışveriş yaparken kaynattığım kahveyi ayakta bekliyordum. Kadir'in varlığına alıştığımı yeni yeni fark ediyorum, yanımda bir boşluk hissediyorum. Her neyse, elbiseler harika.

Kahvemi tadını çıkara çıkara içiyordum zira günümün en sakin saatlerini olması gerektiği gibi geçirmek istiyorum. Mesela dilimi yaka yaka akıp boğazıma ilişen kahvenin izlediği tüm yolları hissediyor, kuş cıvıltılarına kulak veriyorum. Tıpkı eskiden yaptığım gibi.

Yine de  bittiğinde adrenaline öyle hızlı uyum sağlamıştım ki kupanın içine su dahi koymamıştım. Sanki az önce kendimi oyalıyormuşum gibi.

Üzerime geçirdiğim bordo dar elbisenin v yakası göğüs kemiğimin üzerindeki doğum izimi gizleyemediği için oraya fondöten sürüp yine bordo olan bir ruj sürdüm. İçimdeki vahşiyi dışıma taşımak hoşuma gitti, düzleştirdiğim saçlarımı salık bırakıp siyah çanta ve çizmelerle özgüvenimi yükselttim. Evet, ben buyum. Bu görüntü benim ruhumun yansıması.

El çantama sıkıştırdığım abime ait çakıya son kez hayranlıkla baktım. Bu artık bana ait.

Evden çıkarken Kadir de peşimdeydi, enerjisinden aldığım huzursuzluk gülümsetti. Onun huzursuz olması doğru bir şey yaptığımı hissettiriyor. Kapıda bekleyen taksinin arka koltuğuna oturduğumda Kadir gelmeden kapıyı kapatacaktım ki tutarak durdurdu, hızla ayağımı indirip bana dönen taksi şoförüne doğal bir görüntü sundum ama bacağıma sürten kapı canımı acıttı. Pislik, diye geçirdim içimden. Karşılığı tuhaftır ki gecikmedi: "Öylece gidip kendini öldürtmene müsaade edemem."

Canım ya beni ne kadar da önemsiyor. Çıkarcı iblis.

"Bakıyorum da kimseyi öldürmemiş gibi devam ediyorsun hayatına." 

"Şu konuma sürer misiniz." diyerek telefonumu şoföre uzattım, abim benim telefonuma konum takip uygulaması indirttiği için karşılığında bende ona indirtmiştim. Şu an o gün o kavgayı verdiğimiz için şükrediyorum. Gerçekten her kötü durumun iyi bir karşılığı varsa Kadir yüzünden yaşadığım bunca olaydan sonra cenneti hak ettiğime eminim.

GEÇMİŞİN RUHLARI: KAMELYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin