😍 İstanbul

182 25 27
                                    

Ve işte geldi gönlümün sultanı bölüm, ayy çok mutluyum.

Bakalım bakalım neler bekliyor bizi.

Önce gelenler bir selamıma karşılık isterim 😉

SELAMÜN ALEYKÜM ❤️❤️❤️
__________

Eflin'den devam ediyor...

İstanbul'a yeni gelmiştik, otobüs İstanbul'a girdiği zamna telefona sarılmış bir vaziyette Yahya ve besfrendim bffm canım kuzenim Enes'i aramıştım gelip bizi alsınlar diye. Şimdi bunlar kim derseniz ikisi de kuzenim, unutmayın bizde kuzen çok.

Enes sadece benim süt kardeşim ikizleri ile bir alakası yok ama Yahya'da tıpkı Kaan gibi hepimize süt kardeş, aslında bakarsanız Yahya kafa dengi biriydi, hatta fazlasıyla kafa dengi.

Enes bilgisayar mühendisliği okurken Yahya askerdi 😍 canım kuzenim hepimiz birlikte silah zoruyla asker yapmıştık onu. Ama şimdi halinden fazlasıyla memnundu, komutanlarının başını şişirdiğinden ne isterse yapıyorlardı sağolsunlar. Gerçi bunda eniştemin payında fazlaydı, eniştem Yarbay olduğu için Yahya'nın komutanları babasını dinliyordu anlayacağınız.

Otobüsten inmiş bavullarımızı bekliyorduk ki birden belime dolanan kollarla donup kaldım ama hemen sonra kulağıma yayılan tanıdık sesle gülümseyip bende karnımın üstüne bulunan kollara sarıldım.

"Kuzenim nasılsın ?"

"İyidir kuzu sen ?"
Dediğim gibi belimden ayrılan kollarla karşımda bezgin bir Enes görmem aynı anda oldu.

"Ne kuzusu ya, kos koca bişgisayar mühendisi var karşında"
Demesiyle kızlarla sarılan Yahya atıldı.

"Daha mühendis olmadın saçmalama"

"Olabilir bir senem kaldı şunun şurasında"

"Bir senede bir senedir Enes yapıcak bişey yok"
Dedi Fehime. O sırada gözüme ilişen şeyle ilk başta gözlerimi kısıp anlamaya çalıştım ne olduğunu, zaten hemen sonra fal taşı gibi açılan gözlerim Enes ve Filiz arasında mekik dokudu. Enes'in kolundan tuttuğum gibi uzaklaştım bizimkilerden.

"Pişt bak bakayım sen bana"
Dedim aynı anda omuzuna vurarak, hiç banamısın demiyor hâlâ Fatma'ya bakıyordu. Tam karşısına geçip ellerimle önünde git gel yaptım, sonunda bakışları beni buldu.

"Efendim"

"Efendim mi ? Enes yine ayakların yere basmıyor kardeşim, az yavaş gözünü seviyim"

"Ne yapıcam ben Eflin bişey söyle ya"

"Gidip açılıcaksın"

"O kadar kolaydı yani ? Yeme beni kızım. Fatma bana hayatta bakmaz"

"Sebep"
Dediğimde gözleri tekrardan Fatma'yı buldu, bu defa büyülenmiş gibi bakıyordu.

"Baksana şuna, bembeyaz teni pamuktan hallice, beyaz tenine inat siyaha çalan gözleri neler gizliyor diye derince içine bakmak istiyorum ama korkuyorum haram olduğu için. Gülüşü yağmurdan sonra meydana gelen gök kuşağı gibi muazzam iken ses tonu bir kuşun cıvıldamasını andırıyor. Bu kadar güzel biri, bir şaheser bakar mı sence bana sen söyle Eflin ?"
Enes anlatırken ben de onun gözüyle görmeye çalıştım Fatma'yı ama Fatma'ydı işte bu, öyle abartılası değildi hele sesi hiç değildi. Tabi Enes onun sabah bağırışlarını, çemkirirken çıkan sesini ve ya küs olduğu zaman ki bezgin yüzünü bilmiyor. Fatma'yı hep böyle gülerken sempatik haliyle görmüştü. Yada gerçekten aşk gözü kör ediyordu bilemiyorum.

"Sen baya baya aşıksın be"
Dedim yine omuzuna vurarak, gözlerini zorla ayırdığı Fatma'dan bana bakarken buruk bir tebessüm yerleştirdi suratına. 'hem de nasıl' dermiş gibi bana bakınca içim gitti.

ÜSTEĞMENCİM {Texting} Where stories live. Discover now